Olağanüstü hukuksuzluklar

Olağanüstü hukuksuzluklar
11 Kasım 2016 11:21

Mevzuatımıza göre Barolar, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak amacıyla, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. Dolayısıyla ülkedeki hukuksuzlukların karşısına çıkması gereken kurumların başında Barolar gelmektedir. Demokratik tüm ülkelerde de aynı ilkeler geçerlidir.

 

 

 

 

Av. Kemal AKKURT  H&H YORUM

 

Uzun süredir sessizliğe gömülen, ülkemizdeki hukuk ve insan hakları ihlallerine karşı üç maymunu oynayan Türkiye Barolar Birliği (TBB), duyarlı Barolarımızın çabalarıyla nihayet siyasi iktidara ve kamuoyuna çok önemli uyarılarda bulundu. Dileğimiz, Türkiye’nin ayakta kalan birkaç kurumundan biri olan Barolarımızın ve TBB’nin Anayasal ve yasal görevleri olan uyarılarda bulunmaya devam etmeleri ve hukuk devletinin tesisine katkıda bulunmalarıdır.

 

Geçtiğimiz günlerde özel gündemle TBB’de toplanan Barolar, “Uyarıyoruz, Artık Yeter” başlıklı bir bildiri yayınladılar. Bildiride, öncelikle ilk andan itibaren darbecilerin karşısında ve demokrasinin yanında durdukları ifade edilmiş, Türkiye’nin “kandırıldım, aldandım, yanıldım” gibi ifadelerle dillendirilen yaşamsal hatalara ve zaaflara tahammülü kalmadığı vurgulanmıştır.

 

Darbeci suç örgütüyle mücadele etmek amacıyla ilan edilen OHAL’e dayanılarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile, tüm devlet teşkilatının kapalı kapılar ardında yeniden şekillendirildiğini, milli mücadele döneminde bile çalışıp ortak akıl üreten TBMM’nin bugün KHK’lerle yok sayıldığını, OHAL’in darbe ile mücadele amacından saptırılarak olağan (ve sürekli) bir yönetim tarzına dönüştürüldüğünü, ülkenin fiilen kuvvetler birliğine getirildiğini ifade etmişlerdir.

 

Barolarımız, Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının zaten sorunlu olduğunu, ancak bu dönemde tamamen yok edildiğini, ülkenin fiilen kuvvetler birliğine getirildiğini, “yerli başkanlık sistemi” olarak takdim edilen yeni düzenden neyin amaçlandığının da böylece ortaya konulduğunu kamuoyuyla paylaşmışlardır.

 

TBB ve Barolar, idam cezasının yeniden getirilmesinin, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tarafı olmaktan çıkmamız anlamına geleceğinin bilinmesine rağmen, bu yönde kampanya başlatıldığı, asıl amacın vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin güvencesiz hale getirilmesi olduğunu vurgulamışlardır.

 

Bu dönemde basın özgürlüğü, demokratik bir toplumda, hiçbir şart altında kabul edilemeyecek ölçüde kısıtlanmıştır. Amaç, vatandaşların siyasi iktidarın istemediği haberlere ulaşmasını engellemektir.

 

OHAL KHK’lerinin en önemli etkisi, savunma hakkını ve avukatlık kurumunu etkisizleştirmektir. Asıl amaç, vatandaşların avukatlar tarafından savunulan temel hak ve özgürlükleri sınırlamak ve yok etmektir. Bunların sonucu olarak, vatandaşların yargıya olan güveni kalmamıştır. Yargı, artık ülkemizde mülkün (yani devletin) teminatı olmaktan çıkmıştır. Yargılamalar, siyasetin yol açma aracına dönüşmüştür.

 

Tüm bunların sonucu olarak; siyasi iktidarın müdahalesine açık olan mahkemelerce, milletvekillerine, belediye başkanlarına, yargı mensuplarına, gazetecilere, akademisyenlere ve avukatlara yönelik tutuklamalar, terör örgütlerinin zemin kazanmasına ve propaganda alanını genişletmesine neden olmaktadır.

 

Barolarımıza göre; 79 milyon vatandaşımızı kucaklaştırmanın tek paydası, adalettir. Geleceğe güvenle yürümenin ve çoğulcu – katılımcı demokrasinin tek yolu, hukukun üstünlüğüdür.

 

Barolarımız ve TBB, tüm vatandaşlarımızı içine sürüklendiğimiz durumun yarattığı açık ve yakın tehlike konusunda “uyarma” görevini yerine getirmektedirler. Cumhurbaşkanı’nı, siyasi iktidarı, başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere, tüm yüksek mahkemeler ile yargı organlarını, hukukun evrensel kurallarına uymaya ve toplumdaki gerginliği sona erdirmeye davet etmektedirler.

 

Atatürk’ün dediği gibi, “Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır”. Türkiye’de Avukatlar, (tüm sorunlara ve sıkıntılara rağmen) dik durmaya ve umudu yaşatmaya devam edeceklerdir.

 

Türkiye’nin yetiştirdiği önemli bilim insanlarından ve siyasetçilerden Prof. Dr. Erdal İnönü’ye göre; “Olağanüstü hal, olağanüstü hukuksuzlukların kanun hükmüne bağlanmasıdır”. Avukatlar olarak, güzel ülkemize egemen olan bu olağanüstü hukuksuzlukların bir an önce bitmesini, evrensel hukukun, insan haklarının, demokrasinin ve barışın egemen olmasını diliyoruz…

 

(*) Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı

[email protected]

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Emek ve Dayanışma Bayramı
Dünya Barış Günü
Avukatlar Günü