Neredeler cüppeli hukuk otoriteleri?

Neredeler cüppeli hukuk otoriteleri?
17 Ekim 2014 10:00

Bu yazı Türkiye’deki faşist hukuk koşulları ile soylu mücadele veren iki elin parmaklarının sayısını geçmeyen hukuk otoriteleri dışındakileri konu edinmektedir.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Demokrasiyle yönetilen ülkelerin en yaşamsal sorunu hukukun bilimsel kurallara göre işleyip işlemediği ve yargının iktidarın baskısından uzak olarak tarafsız olup olmadığıdır.

 

Mutlakıyetle yönetilen ülkelerde göstermelik olarak bulunsa bile zaten yasalara gereksinim yoktur.

 

Her şey kralın iki dudağı arasından çıkan sözlerle şekillenir.

 

Peki, demokrasi ile yönetilen ülkelerde neden hukukun rayına oturması ve yargının tarafsızlığı çok önemlidir?

 

Bunun en önemli nedeni demokratik ülkelerde yaşayan ve seçme seçilme hakkını kullanan yurttaşların ketenpereye gelmesi, hukuksal yollardan aldatılması, yargının baskı altına alınarak her türlü yolsuzluğu yapan iktidara karşı çıkanların şeytanın bile aklına bile gelmeyen her çeşit yoldan pusu kurularak cezalandırılmasıdır.

 

Yani belirttiğim bu noktada yurttaşların demokratik hukuk devletinde yaşadığı sanrısı ile alçakça aldatılarak faşizmin cenderesinde can çekişir halde sürünmeye terk edilmeleridir.

 

Demokratik hukuk sisteminde olumsuzlukların genel bir çerçevesini çizdikten sonra Türkiye’deki hukuk katliamını ve yargının şiddetli baskı altına alınarak yargıçların, savcıların, savunmanın ayağını oluşturan avukatların nasıl baskı altına alınıp sindirildiğini ve buna bağlı olarak yurttaşların nasıl ezildiklerini anlatabiliriz.

 

Her şeyden önce hemen şu çerçeveyi sunacağımız olaylarla bir tez olarak sunalım ki, AKP iktidar ve Recep Erdoğan başbakan olduktan sonra hukuk sistemimiz ile yargı buldozerlerle dümdüz edilip Recepizim yargısı egemen kılınmıştır.

 

Daha doğrusu TBMM’ce yasa olarak çıkarılan Recepizim zırvaları bir kralda bile olmayan yetkileri Recep Erdoğan’a vermiştir.

 

İşte temel sorun da buradadır.

 

Korkutup sindirdiği bakan ve milletvekilleri vasıtasıyla Recep Erdoğan kral iradesi olarak ne istiyorsa emirkulları hemen onu yerine getiriyorlar.

 

Peki, milletvekilleri ve bakanlar neden böyle çok korkarlar Recep Erdoğan’dan?

 

Tek sözcükle söyleyeyim ki, Recep Erdoğan’ın erişilmesi çok zor olan karizmatik gücünden korkarlar.

 

Erişilmesi çok zor olan bu karizmatik güç nedir?

 

Seçmenin en az yüzde 50 si gibi çok büyük kısmının kendisine oy vererek her seçimde yerel olanlar dahil partisini iktidar, kendisini başbakan yapmasıdır.

 

Bu kadar yüksek oyu neden alır?

 

Çok acı ama hemen belirteyim ki, seçmenin büyük çoğunluğunun öğretim seviyesi düşük hatta milyonlarca okuma yazma bilmeyenlerden oluştuğu için bu kitleler bilgi bazlı değil din tüccarı siyasetçilerin kullanabileceği efsane ve masallara dayalı dinsel duygular üzerinden Recep Erdoğan’a oy vermektedir.

 

İşte böyle dogmatik inançlara dayalı seçim sermayesi Recep Erdoğan’a erişilmesi olanaksız karizmatik bir güç sağlamaktadır.

 

İşte bu güçten korkan kendi milletvekilleri ve bakanları, hünkar hazretleri yasa olarak ne isterse hemen onu ilahi emir gibi yerine getirmektedirler.

 

Recep Erdoğan’ın emirleri yerine getirilmediği an bakanların bakanlığı biter, milletvekilleri ise birdahaki dönem asla yeniden aday gösterilmezler.

 

Çünkü Recep Erdoğan’ı yakından tanıyanlar bilir ki, o bir kin ve intikam abidesidir.

 

Dünyadaki en büyük zevki isteklerini yerine getirmeyen ve kendine güya kötülük etmiş kişilerden intikam almaktır.

 

İşte dünyada siyasal alanda bitmeztükenmez en kıymetli cevherin üstüne oturan yani dinsel dogmatik hurafelere dayalı olarak dinsel duygular üzerinden oy kullanıp AKP’yi iktidar yapan kitlelerin sürekli desteğini Recep Erdoğan her seferinde gole çevirerek Türkiye’yi ileri demokrasi safsatası ile hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaştırarak azgın faşizmin kucağına oturtmuştur.

 

Recep Erdoğan’ın çıkarttığı yasaların hiçbirinin evrensel hukuk ilkeleri ile bir ilişkisi yoktur.

 

Çıkarttığı bu yasalar Ortaçağ krallarının emirleri gibidir.

 

Meclis’in önünde duran ve bundan sonra çıkaracağı yasalar da yurttaşların özgürlüklerini yok eden onları şiddetli baskı altına alan faşizmin kuralları çerçevesinde olacaktır.

 

Kendilerine karşı çıkan herkesi bir bahane ile kodese tıkacaklardır.

 

Recep Erdoğan böyle demokrasiyi yok eden ve ülkeyi karanlığa götürüp yurttaşları faşizmin ağır dişlileri arasında ezen yasalar çıkarmaya zorunludur.

 

Neden?

 

Bir ülkeyi yöneten başbakan, cumhurbaşkanı veya devlet başkanı suç bataklığına gömüldüğü zaman kendini korumak ve kurtarmak için muhaliflerini, özgürlük isteyen yurttaşları ezip yok etmek adına cürümlerini çoğaltır.

 

Hitler denilen 20. yüzyılın kanlı diktatörü ‘’diktatör bisiklet binen adama benzer, pedal çevirmeyi durdurduğu an devrilir’’ diyerek cürüm bataklığındaki başyöneticinin ruhsal durumunu gayet iyi açıklamıştır.

 

Recep Erdoğan’da hukuka aykırı bu kadar cürüm işledikten sonra Hitler’in tarif ettiği bisiklet sürücüsü olduğunu çok iyi biliyor.

 

Durduğu ve yavaşladığı an gerçek hukuka dayalı yargının tepesine çullanacağını da biliyor.

 

Bu nedenle evrensel hukuk ilkeleriyle ilgisi olmayan faşizmin pençelerini kullanan, faşizme dayalı yasalar çıkarıyor, kendini korumak ve güvende yaşamak için.

 

Türkiye’nin 77 hukuk fakültesi var ve buralarda binlerce hukukçu, hukuk otoritesi şahsiyetler ders vermesine rağmen aydın olmanın verdiği özgüven ile hangisinin sesi çıkmaktadır bu haksızlık ve hukuksuzluğa karşı?

 

Hiçbirinin.

 

Halbuki aydın olmanın en temel koşulu, olmazsa olmazı tamamen özgür olması ve hiç korkmadan doğru bildiğini cesaretle söylemesidir.

 

Senin hukuk otoritesi olman bir yurttaş olarak devleti yönetenin faşist baskıları altında inlerken benim için hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur.

 

Biliminsanı çekinmez.

 

Biliminsanı korkmaz.

 

Biliminsanı özgüven sahibidir.

 

Biliminsanı sürekli olarak toplumu aydınlatır.

 

Bilimin pervasızca faşist devlet yöneticilerine meydan okur.

 

Biliminsanı başta yöneticiler olmak üzere kimsenin önünde eğilmez ve kimseye yalakalık yapmaz.

 

Biliminsanı diktatörlere had bildiricidir ve bildirdiği hadler çok yaralayıcıdır.

 

Hiç olmazsa Galile kadar yürekli olun, bilim otoriteleri.

 

Galile Ortaçağ karanlığının mahkemesinde ölümden kurtulmak için yargıç önünde Kilise’nin baskısı ile ‘’dünya düzdür’’ demişti ama mahkemeden dışarı adımını atar atmaz ‘’siz istemeseniz de dünya yuvarlaktır, dönüyor’’ diyerek bilimin ve biliminsanının namusunu ayaklar altına alıp ezdirmemişti.

 

Ey hukuk otoritesi değerli hocalar siz Galile kadar da olamıyorsunuz.

 

Çok azınız dışında hem içerde hem de dışarı çıktığınızda bilimsel gerçekleri söylemiyor, hukuk ve demokrasi adına yurttaşların özgürlüklerini savunmuyorsunuz.

 

Saklanmışsınız o değeri pek yüksek kürsülerinizin arkasına pırsmış duruyorsunuz.

 

Korkmayın pek değerli hocalarım.

 

Diktatörler ve faşistler önce korkakları ezer, yok ederler.

 

Doksanlı yıllarda biliminsanlarımız antidemokratik uygulamalara karşı bilimsel sembolleri olan cüppelerini giyerek hükümetleri demokratik kurallar çerçevesinde protesto ederlerdi.

 

Üniversite rektörlükleri, hükümetlerin hukuku çiğnemelerine karşı kurumsal bildiri yayınlarlardı.

 

Nerede o eski Türkiye’nin bilim otoritelerinin hukuka dayalı demokratik başkaldırıları?

 

Siz neredesiniz yeni Türkiye’nin bilim otoriteleri?

 

Unutmayın üniversiteleri suskunluğa büründürülmüş, bilim otoriteleri korkutulmuş bir millet diktatörlerin kirli ayakları altında ezilip yok edilmeye mahkumdur.

 

Biliminsanları bir milletin aslında gerçek liderleridir.

 

Onlar haksızlık ve hukuksuzluk karşısında susarsa toplumun hepsi susar.

 

İmam cemaat meselesi.

 

Ey değerli hocalarımız ve hukuk otoritelerimiz, Recep Erdoğan’ın gemi azıya almış bir şekilde bundan sonra çıkaracağı hukuk nosyonundan yoksun yasalara ve antidemokratik uygulamalarına karşı demokratik tepkilerinizi ortaya koymazsanız ülke olarak, millet olarak mahvolmak üzereyiz.

 

Polis devletinden de öte Hitler faşizmine de rahmet okutacak bir felaket ortamına Recep diktatörlüğü ile çok tehlikeli bir şekilde hızla yuvarlanıyoruz.

 

Biliminsanlarımız ve hukuk otoritelerimiz eğer siz cüppelerinizi giyerek hukuka dayalı demokratik başkaldırı hakkını kullanırsanız kitlelerin aynı şekilde demokratik tarzda arkanızdan geleceğinden kuşku duymayın.

 

‘’Kitlelerin aklı yoktur, duygu ile hareket ederler’’ toplumbilim yasasını hiç unutmayalım.

 

 

 

 

[email protected]

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!