Necdet Özel, Erdoğan’ı ikna mı etti?

Necdet Özel, Erdoğan’ı ikna mı etti?
27 Ocak 2013 19:06

Erdoğan cuma gecesi, karşısında 5’i bir yerde gerdanlık gibi dizilmiş gazetecilere konuşma yaparken, çok sayıda askerin tutuklu olması nedeniyle artık elde komutan kalmaması durumuna ilişkin olarak şöyle dedi…

 

Safile USUL H&H YORUM

“Şimdi bu kadar fırkateynimiz, gemilerimiz vs. var. Yani nererdeyse komuta kademesinde oralara gönderilecek subayımız kalmıyor. Bakın şu an içeride 400’e yakın emekli-muvazzaf subayımız var. Sen yüzlerce subayı, hele de Genelkurmay Başkanı’nı (İlker Başbuğ) kalkar da bu şekilde değerlendirirsen (terörist olarak) bütün moraller bozulur. O zaman terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar?”

 
Erdoğan’ın Genelkurmay emekli Başkanı Başbuğ hakkında gerçekten böyle düşünmediğine hemen hemen eminim.

 
Şöyle ki…

 
Erdoğan da tabii ki, İlker Başbuğ’un terörist olduğu isnadının saçmalığını biliyor ama…

 
İlker Başbuğ’un, görevdeyken kendisine itaatkar olmadığını ve kendi hiyerarşisini içselleştirmediğini düşündüğü için hapiste olmasına hiç tepki duymadı.

 
Keza, Bülent Arınç’ın Çukurambar’da evinin etrafının gözlenmesinden dolayı Başbuğ’u suçluyor.

 
O aralar bir, kozmik odaya girme hikayesi olmuştu hatırlarsanız ve ardından da İlker Başbuğ’un, “Ben izin vermesem nah girerlerdi.” şeklindeki bir ifadesi de internette dolanmıştı.

 
Bunun üzerinde Genelkurmay’dan bir açıklama yapılarak, “Başbuğ o konuşmayı bir toplantıda yaptı.” şeklinde, Başbuğ’un o sözlerini sahiplenici bir açıklama yapmıştı.

 
Başbuğ’un bu sözleriyle Erdoğan’ı çok öfkelendirmemiş ve hapse girmiş olmasının Erdoğan’da, “Nah girerdin diyordun, sen de şimdi nah çıkarsın” gibi bir his yaratmamış olması da düşünülemez.

 
Erdoğan’ın İlker Başbuğ’a en küçük bir sempati duyduğunu iddia edebilmek ise, çok zor birşey.

 
Ve, eğer Erdoğan Başbuğ ve diğer komutanların, denizci veya havacı vs. komutan ve subayların bu kadar çok sayıda, yüzlercesi ile hapse atılmasından rahatsızlık duysaydı, HSYK eliyle yönlendirme yapar ve bu davalara müdahil olurdu.

 
Bundan adım gibi eminim.

 
Fakat şimdi cuma gecesi tekraren de olsa, bu sefer daha güçlü ve açık ifadelerle bu tutuklamaların sakıncalarından ve güvenliğe olumsuz etkilerinden söz etmesi neden olabilir?

 
Kanımca buna iki şey neden oldu.

 
1-Necdet Özel başından beri yumuşak diplomasi uyguluyor kanımca. Yani, Erdoğan’ı ve Hükümeti karşısına almadan ve yavaş yavaş onlara her seferinde ordudaki tutuklamalara karşı olma sebebinin asla darbeye teşebbüsü hoşgörmek olmadığını ama artık TSK’da darbe gibi bir düşünce de olmadığını ve bu tutuklamaların artık hakikaten de askeri görevlerin yerine getirilmesinde engel teşkil ettiğini anlatıyor yeri geldikçe ve tekrar tekrar.

 
Erdoğan’a güven vermeye çalışarak, onun ordu tutuklamalarına mesafe almasını sağlamaya çalışıyor uzun zamandan beri.

 
Özel bunda bir parça mesafe almış olabilir diye düşünüyorum.

 
Kaldı ki, Erdoğan’ın orduya ihtiyacı var. (Ortadoğu’daki düşmanlarını korkutmak için tesbih sallayacak hali yok ya, di mi?)

 
Ve, artık Özel onu, bu kadar çok sayıda tutuklamanın kritik eşiğe ulaştığı konusunda ikna etmiş olabilir biraz.

 
Mesela Deniz Kuvvetleri’nde Org. Güner’in istifasından sonra orgeneral rütbesinde Donanma komutanı olacak kimse kalmamış ve bu görevi geçici olarak koramiral rütbeli birisi alacakmış.

 
Bu örneğin, çok somut bir gösterge.

 
Erdoğan bu somut örnekten etkilenmiş olabilir.

 
2-Erdoğan aslında hatırlarsanız, başından beri askerlerin içerde olmasını açıkça savunmadı kamuoyuna karşı. Bu konuda hep, “yargı kararı” dedi, “bizim işimiz değil, yargının işi” dedi, “kaçmayacak askerlerin tutuklanmasına gerek yok” dedi. Çünkü, orduya karşı açık ve tahrik edici olabileceğini düşündüğü ifadeleri kullanmıyor. Erdoğan zaten çok ihtiyatlı birisi. Tehlikeye asla yanaşmıyor. Şu ana kadar ordu ile ilişkilerde de tehlikeye yanaşmadı. Yoklaya yoklaya ve emin olduktan sonra adım attı. İyice bilgi aldıktan ve emin olduktan sonra hareket etti. Tabii, o adımları atarken bile hep çekindi. Şunu unutmayın, cesur zannedilen birçok adımın arkasında binlerce iniş çıkış, tereddüt ve korku vardır. İşte son olarak da Org. Güner’in istifası, ardından yeni istifaların gündeme gelebileceği söylentilerinin artması Erdoğan’da iki türlü çekingenlik yarattı; a-istifalar artar da elde adam kalmazsa gerektiği zaman gerektiği ülkeleri nasıl korkuturum, b-bu kadar çok asker giderse ve aniden ordu içinde kontrolsüz bir eskalasyon (patlama) olursa ne yaparım?

 
Kanımca Erdoğan bu etkenlerle cuma gecesi tutuklamalara karşı eskisinden daha açık ve vurgulu konuştu.

 
Sonucunu zaten göreceğiz ama ben kolayca vazgeçeceğini düşünmüyorum intikamın derin ateşinden.

 
Mümkün olan noktalara kadar içecektir intkam şerbetini lakin pragmatik olarak asker tutuklamalarının gevşemesi için biraz daha fazla istekli olacak olabilir.


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar