Ne yaparsanız yapın gi-di-ci-si-niz!

Ne yaparsanız yapın gi-di-ci-si-niz!
26 Haziran 2016 10:08

MHP’de, muhalifler, yalnız MHP Genel Merkezi ile değil, Saray’la da, “şeytan”la da mücadele etmek mecburiyetindedirler.

 

 

 

 

Yeniçağ Gazetesi’nden Arslan Tekin’in bugünkü yazısı;

 

MHP’de “taze kan“ın MHP oylarını önemli ölçüde artıracağında, Balgat mukîmleri hariç, herkes müttefik.

 

(Bakmayın siz, elbette, Balgat mukîmleri de MHP’nin, “taze kan”la sıçrama yapacağını biliyorlar ama ah o içlerindeki şeytan yok mu!… Akılları başlarına gelmeye başlasa, hemen vesvese veriyor: Çekilmeyin; muhaliflerin yollarını kapatın! Bu partinin evveli de âhiri de sizsiniz!)

 

Muhalifler nasıl zorlu bir yola girdiklerini, bu yolun nasıl dikenlerle, çakıllarla dolu olduğunu görsünler. MHP’ye “taze kan” getirmek, halka umut vermek isteyenler, yollardaki dikenleri, çakılları temizlemiyorlar sadece; açılan derin yarlara köprü kurup karşıya geçmek, yollarına devam etmek zorunda da kalıyorlar. Dikenler, çakıllar, yarlar sun’î mânialardır; azimle, kararlılıkla aşılır. Dönüp bir geriye bakmalı… Kim var arkalarında? Halk var mı?

 

Muhaliflerin ardında halk var, halk! Hem de olmadığı kadar.15 Mayıs’ta Esenboğa’da, 19 Haziran’da kongrenin yapıldığı alanda gördük… İnsanlar hiçbir organizasyona tâbi olmadan yurdun dört bir yanından koşup gelmişler, mutlaka “değişim” demişlerse, bunu Saray da, “şeytan” da engelleyemez; toplarını tüfeklerini yığıp engellemeye kalkarlarsa, kaybeden bir parti değil, Türkiye olur! Halk bunun şuurunda… Âdeta ölümüne 15 Mayıs’ta da 19 Haziran’da da Ankara’ya koştu; yoksa muhaliflerden illa şu olsun veya bu olsun, diye değil. Muhalifler de bunun idrâkindeler.

 

15 Mayıs’ta MHP Genel Merkezi’nin önüne “organize” kalabalık toplamak istediler, kimseyi ikna edemediler, 50-100 kişiyi ancak bir araya getirebildiler. Madem dik durmak istiyorsunuz, arkada halk var mı, ona bakacaksınız. Esenboğa’da “Değişim!” sadaları, ta Balgat’ta, ta Beştepe’te, kulakları sağır edercesine yankılandı.

 

19 Haziran’da yine aynı sada yükseldi halktan… Balgat’takiler bu defa, üç beş kişiyi bile ikna edip parti önüne getirememişler. Koskoca binada derin bir sessizlik, bir umutsuzluk hâkim… MHP’nin Mevcut Genel Başkanı’nın odasında sadece dışarıdan gelen iki kişi var: İkisi de 12 Eylül öncesi İstanbul Ülkü Ocakları başkanları… Onlar da, eski arkadaşları, Mevcut Başkan’a şirinlik yapmak isteyen, hani muhaliflere -dolayısıyla Ülkücülere- “nesebi gayr-i sahih!” diyen Genel Başkan Yardımcı’sı var ya, onun arkadaşları… “Rica”sını kıramayıp gelmişler. (Benim de arkadaşlarım olduğunu belirteyim!)   Namusuma tevdi edilmiş içerideki konuşmaları buraya aktaramam.

 

Demem o ki, Mevcut Genel Başkan, muhaliflere “saydırarak”, onları oraya buraya yamayarak,  netice alacağını düşünüyorsa yanılıyor. Kendileri okuyan bir insandır. Halk hareketleriyle nasıl netice alındığını bilirler.Yeni bir engel çıkardılar. Bir delege vasıtasıyla yine arayıp sorup “Balgat’a veya Saray’a yakın bir mahkeme bulmuşlar, kongre kararlarının yürürlüğünü durdurmuşlar. Kongre zabıtlarına bakıp son kararı verecek olan Yargıtay Başsavcılığı’dır. Nedir maksadınız? Halkı daha mı bilemek istiyorsunuz?!İşin nereye varacağını göreceğiz.

 

Ne yaparsanız yapın gi-di-ci-si-niz!!!

 

 

Kaynak: Arslan TEKİN / Yeniçağ