Ne yaparsan yap, nasıl örtersen ört ama içini dışını göreceğiz boşuna uğraşma!

Ne yaparsan yap, nasıl örtersen ört ama içini dışını göreceğiz boşuna uğraşma!
28 Ocak 2015 12:42

Bu sene astroloji ve gökyüzünün hayatımıza etkilerinin geçtiğimiz yıllara nazaran, sosyal medyada çok daha fazla yazılıp çizildiğini görmüşsünüzdür.

 

Dolly KARLIYOL TOSUN H&H YORUM

 

Astrolojinin kıyısından, köşesinden, ucundan, ilgilenmeyenleriniz bile (örneğin kocam bile artık “gökyüzü bugün çok mu kötüydü” diyebiliyorsa) gökyüzündeki hareketlerin ne kadar zorlayıcı ve öğretici olduğunu en azından bir yerlerden duymuş okumuşsunuzdur…

 

Tüm dünya ve insanlık aslında kendini keşfetme, farkındalığa varma ve manevi dünyaya hayatın elle tutulamayan boyutuna, aynada gördükleri yüzün arka planına bakacakları bir döneme hızlıca giriş yaptı.

 

Peki bu gökyüzü durumu ruhumuza işliyorda, oradan giydiklerimize yansımıyor mu? Kesinlikle yansıyor!

 

Benim en çok dikkatimi çeken ve bu etkiyi en etkili şekilde yansıtan moda akımı, şeffaf bir başka deyişle transparan modasıdır. Tabi bahsettiğim bu transparanlık kıyıdan köşeden bacağın bir kısmı, omuzun bir köşesi gibi değil iddialı bir çıplaklık! Bu çıplaklık bize diyor ki “ne yaparsan yap, nasıl örtersen ört ama içini dışını göreceğiz boşuna uğraşma” der gibi! Şeffaf konuşmak davranmak kendin olmak toplum içinde ne kadar zor ve riskli ise, bence bu moda akımına uymak da o kadar zor…

 

Şeffaf, içindeki herşeyi apaçık görülebilen bir çantaya kim eşyalarını koymak ister? Ayakların her bir detayını gösterecek iddialı bir ayakkabıyı kaçımız rahatça giyebiliriz? Peki ya bilmem kaç katlı binanın en üst katına çıkıp, tüm şeffaflığı ile önümüzde beliren zemine oturmayı kaçımız ister?

 

 

1

 

Aynı şekilde şeffaf olup patronuna “sen de yanlış yapabilirsin ne var bunda” veya sevgilisine açık açık “şu anda sana tahammül bile edemiyorum” diyen kaç kişiyiz?

 

Tüm bu söyleyemediklerimiz ve şeffaf olamadığımız anlardan sonra, ya bazımız depresyona giriyor, ya tatminsizlik sendromu başlıyor, ya da tüketim çılgınlığı ile boyumuzu aşan borçlarla baş başa kalıyoruz. Halbuki tüm bu şeffaf giysiler gibi olmayı bir becerebilsek kaybedeceklerimiz kadar kazanacaklarımızın da olacağını öğreneceğiz. İşte bu öğrenme sürecini bize gökyüzü hareketleri seve seve öğretecek :)

 

2

 

 

3

 

4

 

5

 

6

 

7

 

 

8

 

Ünlülerin doğal bakım reçeteleri

 

Bu aralar doğal bakım ve doğal yaşam sırlarına takmış vaziyetteyim. Devamlı araştırmalar yapıp, bu konuda uzman kişileri takip ederek, bilgi topluyorum. Bir yandan da, hepimizin hayranlıkla takip ettiği ünlülerin nasıl seneler geçmesine rağmen yaşlanmayıp, genç ve sağlıklı kalabildiklerini öğrenmeye çalıştım. Bakın neler çıktı ortaya :)

 

 

9
Sophia Loren’in gençlik aşısı domates…

 

Domatesleri soyup püre haline getirdikten sonra, içine bir kaşık bal ve zeytinyağı katan Loren, bu karışımı yüzüne sürdükten sonra bir saat bekliyor. Bu yöntemle cildinin kırışmaya karşı direnç ve ışıl ışıl bir görünüm kazandığını belirtiyor.

 

Catherine Zeta Jones beyaz dişlerini çileğe borçlu…

Güzel gülüşü ile ünlü Catherina Zeta Jones’un beyaz dişlerinin sırrı ortaya çıktı. Jones, haftada birkaç kere çilek püresiyle dişlerini fırçalıyor!

 

Sarah Jessica Parker’ın tercihi kuşburnu…

Gözlerinin etrafındaki morluk ve mimik kırışıklıklarından yakınan Hollywood’un seksi yıldızı Sarah Jessica Parker, bu bölgeye kuşburnu yağı ile masaj yapıyor. Bunun dışında günde en az 4-5 bardak kuşburnu çayı içen Parker, bu poşetleri atmayarak gözlerinin üzerine yerleştiriyor.

 

Naomi Campell, selülite karşı kahve masajı yapıyor…

Vücudunda selülitlerin yerleşmeye müsait olan kısımlarını kahve ile ovan Campbell, aynı zamanda bu bölgeyi haftada birkaç kere üzerine kahve serpiştirdiği folyo kağıtları ile kaplayarak bekliyor.

 

Anlam(lı)SIZ cepler!

 

Aşağıdaki örnekte görüldüğü üzere anlamsız bir bölgede duran ve ellerin bile zorla girdiği üst ceplerin neden icat edildiğini hiç düşündünüz mü?

 

Seneler evvel aynen böyle ince bir mont satın almıştım, neyse ki minik ölçülere sahip olduğum için üst ceplere kaybolmaması gereken birkaç bir şeyi küçük ellerimle koyabilmiştim… Ama sürekli o cebi aç kapa bana fenalık getirmişti ve içimden “neden bu kadar kullanışsız bir cep yapar ki insanoğlu” demiştim.

 

Belki bilenleriniz biliyordur ama ben ilk defa öğrendim ve etkilendim. Aslında bu cepler giyen kişi için yapılmamış, evet yanlış okumadınız :) bu cepler 2. dünya savaşı sırasında motosiklete binen kişilerin arkasında taşıdığı kişiler için yapılmış. Soğuk havalarda can havli ile önündekine tutunurken ellerini sokup ısınabilsinler diye :)

 

14 Şubat sevgililer günü öncesi bu bilgi bana gayet romantik geldi. Ne dersiniz?

 

unnamed
Ruhunuza ve bedeninize iyi baktığınız günler dilerim…

Dolly Karlıyol Tosun

www.lapetitedolly.com

 

@LAPETİTEDOLLY

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
DEPRESYON! Varlığımız yaşama programlıdır, ölüme değil…
Homeopati ile derinden şifa ‘Şeker toplarından, hücrelere mesaj var!’
Bana sıkça sorulan sorular!