Ne olacak suriyeli mültecilerin hali?

Ne olacak suriyeli mültecilerin hali?
15 Haziran 2015 11:30

”Bundan sonra Suriyeli mültecileri sınırlarımızdan içeri almayacağız” diyen ve boyuna göre koca koca laflar eden-sıfıra yakın olan devlet adamlığı kapasitesini kastediyorum- kukla başbakan Davutoğlu’na rağmen dünden itibaren yine sınırlarımıza biriken binlerce mülteci Akçakale sınırkapısından içeri girmeğe başladı.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Öncelikle bir durum tespiti yapalım ki ülkemizde AKP hükümeti yetkililerince iki milyonu biraz aşkın olduğu söylenen Suriyeli mülteci sayısı kamuoyundan çekindikleri için yalan söylüyorlar-iki milyonda vahim bir rakam- ama nereye kadar.

 

Peki, gerçek sayı ne kadar?

 

Maalesef dört milyon mülteci ülkemizde yaşamaktadır.

 

Dünyada birçok devletin dört milyon nüfusu bile bulunmamaktadır.

 

Türkiye her açıdan adeta bir Arap ülkesi durumuna düştü.

 

Kültür, görünüm, dil,renk vs. bu ülkeye artık Türklerin ve kadim Anadolu halklarının yaşadığı bir ülke diyemezsiniz.

 

Ben Ankara’da yaşıyorum; şöyle bir Kızılay’da ve buraya bağlı ana arterlerde gezinin bakın adım başı Suriyeli, Arapça konuşan insanlarla yanlarına aldıkları çok küçük çocukları duygusal sömürü aracı olarak kullanarak dilenen Arap kadınlarına çok rastlayacaksınız.

 

Örneğin, dün Kızılay tarafında bir kafede oturup kitabımı okuduktan sonra bir markete alışverişe gittim.

 

Marketin tam önünde yine bir Arap kadını tahminen yanında bulundurduğu bir yaşındaki çocuğu ile postunu yere sermiş dileniyordu.Yanlarına yaklaşarak alışverişten arta kalan bozukları verdim ve Arap kadınına ”ma ismihu-bunun adı ne?-acizane biraz Arapça bilirim- diye çocuğun adını öğrenmek istedim; kadın ‘‘Şems” diye yanıtladı ki Arapça ”Güneş” anlamını taşıyor.

 

Ve işin garip tarafı bu zavallı garip şirin çocuk verdiğim bozukları almak için annesinden önce elini uzattı ve de sevinsin diye parayı ona verdim.

 

Elbette Suriyeli mültecileri yürekten acıyoruz ama bu zavallıların dramına neden olanları da vicdanlarımızda yargıladık ama asıl uluslararası yargı önünde yargılanmasını da dört gözle bekliyoruz.

 

Peki bu insanlık dramına kim sebep oldu?

 

Öncelikle hemen baştan bir hususu belirteyim ki bunun sebebi Beşar Esad değildir, zira o kişisel çıkarları uğruna bizim BOP Eşbaşkanı gibi yurdunu bölmeye çalışan değil, bilakis kahramanlar gibi yurdunu savunan gerçek bir liderdir.

 

Şimdi şu soruları soralım.

 

‘Sabah namazını Şam Emevi camisinde kılacağız” diyen kimdi?

 

”Birkaç haftaya kalmaz Esad düşer” diyen kimdi?

 

Üç günde Suriye’yi işgal ederiz” diyen o büyük kahraman kimdi?

 

Üç yıldır binlerce tırla Suriye’ye giden silahlar kime gidiyordu, Esad’a mı yoksa dinci psikopat teröristlere mi?

 

Türkiye’de hastanelerde tedavi edilen teröristler hangi masumların katilleri ve hangi zavallı mültecilerin alçak sorumlularıydı?

 

RTE zamanında Başbakanlık için tahsis edile katrilyon değerindeki paralar nerelere harcanıyırdu?

 

Suriye’deki teröristlere ayni ve nakti yardımlar-sağlık, gıda,elden verilen paralar, sağlanan elektrikler vs.- Suriye’de katledilen dört yüz bin masumun ve dışarıya iltica eden beş milyon zavallının-dört milyonu bizim omuzlarımızda- şedit ıstıraplarını sağlamadı mı?

 

İşte bunları kim yaptıysa gerçek katil ve Neron mesabesindeki(eşdeğer) zalim veya zalimlerdir.

 

Kamuoyu bunları çok iyi biliyor.

 

Bunlar ölünceye kadar başlarını secdeden kaldırmadan sürekli namaz kılsalar da, haram servetlerini yoksullara dağıtsalar da, binlerce cami yaptırsalar da, devamlı Kabe’nin etrafını tavaf etseler de o inandıklarını sandıkları İslam’ın Kur’an’na göre zalim ve ebedi cehennemliklerdir.

 

Ulan siz Allah’ mı kandırıyorsunuz süper beyinliler?

 

Bunlara destek vermeyenlere ‘’ırgat’’ diyen ilahiyatçıların kazma molozları da kitlelere haşa satmaya çalıştıkları Kur’an’a göre dudaklarına ateşten gem vurulacası-bunun hadis olduğunu din satıcıları çok iyi bilir- aşağılık zalim ve cehennemliklerdir.

 

Neyse şimdi gelelim asıl ne demek istediğime.

 

Zavallı Suriyelileri acıyoruz ama bizim millet olarak dört milyon mültecinin sayısından birkaç kat fazla yoksulumuz var ve onları düşünmek zorundayız.

 

Üstelik devasa boyuttaki bu kadar mülteci şimdi olmasa bile en az orta vadede Türkiye için bir ‘’milli güvenlik ve ‘’güvenlik’’ sorunu oluşturacaktır.

 

Zaten şimdiden mültecilerin karıştığı kriminal suçlar başlamıştır ve her geçen gün artacaktır.

 

Bu kadar mültecinin ya eğitimsizlik ya da farklı eğitim nedeniyle kültürel uyum sorunu yaşanacağından önemli ölçüde kaosa neden olacaktır.

 

Türk nüfus oranının yüzdelik dilimler halinde düşüşüne neden olacağından Türk milleti için ‘’milli güvenlik’’ sorunu oluşturacaktır.

 

Yine orta ve uzun vade de terör odakları tarafından bilhassa PKK terör örgütü tarafından terörist kaynağı olarak kullanılacaktır bu sayıdaki

 

Suriye mülteci topluluğu.

 

Zaten bu kadar

 

Suriyeli mültecinin içeri sokulmasında böyle bir kastın olduğu kesindir çünkü Araplar Kabul edilirken Türkmenlerin geçişine hep ambargo konulmuştur.

 

Biz adamımızın ne mal olduğunu çok iyi tanıyoruz.

 

Bu kadar göçmenin 78 milyon insanımızın geçimini zora sokacağı kesindir ki bu kadar yüklü zamların, yüksek benzin fiyatlarının, ağır vergi yüklerinin, düşük maaş zamları vs. nin nedeninin ne olduğunu sanıyorsunuz siz?

 

Bu kadar mülteci ile birlikte Suriye’nin istihbarat teşkilatı binlerce ‘’El-muhaberat’’ ajanının Türkiye’ye girdiği kesin ötesi bir gerçekliktir.

 

Esad hem bu konuda hem de dört milyon aç ve sorunlu nüfusunu bize baktırdığı için her an bir tarafı ile katıla katıla gülüyordur.

 

Yerim senin dünya liderliğini ‘’özetapar-narsist-‘’ adam.

 

Dünya liderliğini Beşar Esad’dan öğren; bak dünya ile savaşıyor ve milyonlarını da sana besletip baktırıyor.

 

Bravo sana Beşar Esad!

 

Bu kadar mülteciyi ne yapmamız gerektiğine gelince benim kişisel görüşüm şu.

 

Ki, bu sayı yakında beş milyona çıkacaktır.

 

Suriye’de askeri önlemlerle güvenli bir bölge veya bir güvenlik şeridi oluşturularak mültecilerin tümü oralara yerleştirilmelidir.

 

Lazım değil, yine biz bakalım ama onları tek bir mülteci kalmamacasına kendi topraklarına, güvenli bölgeye yerleştirelim ve güvenliklerini sağlayalım.

 

Bunu yapmadığımız taktirde Türkiye olarak yukarıda sıraladığım nedenler muvacehesinde(çerçevesinde) biz güvenliğimizi kaybedeceğiz.

 

Bu da yapılmadığı taktirde başka bir şey yapacağız.

 

Thmin ediyorum Suriye’nin nüfusu 25-30 milyon arası bir rakam.

 

Yakında da Suriyeli mülteci sayısı beş milyona ulaşacağından, Suriye topraklarının en az beşte biri doğrudan mal varlıkları ile birlikte

 

Türkiye’nin kontrolüne geçmelidir.

 

Onların kölesi yok.

 

Nedir Türk milletinin bu Araplar’dan çektiği, bin iki yüz senedir sırtımızda taşıyoruz.

 

Tarih boyunca Araplar uğrunda kutsal sanıldıkları için milyonlarca Türk kanı akmış, mal ve servetleri onlara hibe edilmiştir.

 

Milletimiz Türk-Arap ilişkileri tarihini ve Türkleri Arapların nasıl köle gibi kullandığını bilse gerçekten bu duruma vicdani olarak isyan eder.

 

Arapları, Atatürk Türk milletinin sırtından kaldırıp attı ama ondan sonra bu harika durum 20-30 yıl kadar daha devam etti, sonra gelen Arap kutsalcısı gerici sivri zeka zihniyetler tarafından yeniden sırtımıza yapıştırıldı.

 

RTE döneminde ise sırtımıza öyle bir monte edidi ki adeta Araplar’la siyam ikizi olduk ama onlar hep bizi köle gibi kullanıyor..

 

Acaba RTE’nin eşinin Arap olmasının bunda payı büyük mü yoksa imam-hatip sendromundan mı kaynaklanıyor?

 

Ama hurafe inançlar nedeniyle Arapların tutsağı ve hamalı olmadığımızı gösterecek uygarlık yolcusu iktidar yakında mutlaka gelecektir kuşkusuz.

 

Araplar’la ancak eşit koşullarda, karşılıklı uygarca iyiliklerde bulunma bağlamında elbette ilişkimiz olacaktır.

 

Sonuç olarak diyorum ki Araplar kendi topraklarında bakılmalı ve bu zavallıların başsorumlusu ile güruhu sorumlular Lahey Adalet Divanı’nda yargılanmalıdır.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!