Müslümanları Hıristiyan Alevileri Sunni yapmak

Müslümanları Hıristiyan Alevileri Sunni yapmak
16 Eylül 2013 11:14

Ülkemizdeki dirlik düzenliği bozmak için her gün yeni bir oyun kurgulanıyor.

 

 

Hilmi SARAL H&H YORUM

 

 

Yıllardır sürdürülen kanlı terörün yanında emperyalizmin değişik bir tezgahı olan, “Dinler arası diyalog” projesi gereği Urfa ve Antalya’da, “Dinler Bahçesi” adı altında cami-kilise-havra’nın bir arada bulunduğu projeler uygulamaya konmuştu. Şimdi bunlara bir yenisi eklendi. Cami ve cem evinin bir arada olduğu yapılar inşa ediliyor.

 

Anımsarsanız, Urfa’daki “dinler bahçesi”nin projesini kabul etmeyen belediye başkanı, Başbakan Erdoğan tarafından yeniden aday gösterilmedi de onun yerine atanan belediye başkanı onayladı bu projeyi. Projenin parasal kaynağınıda İsrail’in sağladığını yazdı gazeteler.

 

Dinler arası diyalog projesinin, önemli aktörlerinden birisi Papa ile görüştürülen Amerikancı vaiz Fetullah Gülen’dir. Projenin amacının ne olduğunu merak edenler Prof. Yümni Sezen’in, “Dinler Arası Diyalog İhaneti” adlı kitabına bakabilirler. Bir cümle ile anlatacak olursak; Müslümanları Hıristiyan yapmak üzere yürütülen misyonerlik çalışmalarının adıdır, dinler arası diyalog denilen şey.

 

Farklı dinlere inanan insanların bir arada yaşaması ve birbirleriyle diyalog kurmaları güzel bir şeydir. Ne var ki tek tanrılı ilahi dinler birbirini iptal ederek tarih sahnesine çıkmışlardır. Sonra gelen dinler öncekilerden referanslar almakla beraber, artık onların geçersiz olduğunu, gerçek dinin kendisi olduğunu iddia ederler. “Hak geldi batıl zail oldu” sözü bunu anlatır. Onun için dinler arasında diyalog olmaz, farklı dinlere inananlar arasında diyalog olur. Eğer bir Hıristiyan ya da Musevi İslamiyeti hak din olarak kabul ediyorsa, zaten Müslüman olmuştur. Kabul etmiyorsa, kimle diyalog ediyordur?

 

Farklı dinlere inanan insanların bizim coğrafyamızda diyalog içinde barışık bir biçimde nasıl yaşadıklarının çok güzel örnekleri vardır. Laik Cumhuriyetimiz de bu alanda önemli başarılar sağlamıştır. Ne var ki tarihimizde bu güzel örnekleri gölgeleyen, lekeleyen provakatif olaylarda yok değildir. 6-7 Eylül olayları, Kahramanmaraş, Çorum olayları, Madımak yangını vb. Bu olaylar halkın birliğini bozmak amacıyla kasıtlı çıkarılmış kurgusal olaylardır. Avusturalya’da tanıştığım Ermeni Vilik Dayı’nın, İstanbul’da Müslüman komşularıyla nasıl birbirlerinin bayramını kutladıklarını anlatırken akıttığı gözyaşları beni de ağlatmıştı. Halkların kendi arasında kavgası yoktur.

 

Şimdi, Ankara Tuzluçayır’da tezgahlanan oyun Alevi yurttaşlarımızın asimile edilmesine yönelik amaçlar taşımaktadır. Sanırsınız ki Sunni egemen anlayış Aleviliği kabul etmiş, cem evini meşru görmüş de onu caminin yanına alıyor. Hiç ilgisi yok. “Cem evi, cümbüş evi” diyenler ne zamandan beri Alevilerin ibadetini düşünür oldular? “Aleviden kız alınmaz, Alevinin kestiği yenmez” diye fetva veren ve ne yazık ki profesör ünvanı taşıyan yaratıklar var bu ülkede.

 

Fetullah Gülen, bu anlayışı kınayan bir açıklama yaptı mı? Yaptı da biz mi duymadık? Alevilerin katledilmesi için fetva veren Ebussut Efendi’yı kınadı mı? Yooo. O halde bu Alevi aşkı nerden geliyor? Ya İzzettin Doğan’a ne demeli. Günahını almak istemem ama hiç alnı secde görmüş mü? Hangi ihtiyaçtan cami yaptırmaya kalkıyor?

 

Belli ki bu da ülkemizdeki yaralara bir yenisini eklemek için yapılmış özel bir proje.

 

İnsanlar sahip oldukları etnik kimliği değiştiremez ama din değiştirebilirler. Fetullah Gülen ile İzzettin Doğan’a bir çağrım var: Eğer yaptığınız bu projeye samimi olarak inanıyorsanız ve de başka bir amacınız yoksa, gelin mezheplerinizi değiştirin. Bu büyük millet size ibadet yapacak cami de bulur, cem evi de.