Muharrem İnce: Erdoğan konuşurken, Asteriks var, hava durumu var

Muharrem İnce: Erdoğan konuşurken, Asteriks var, hava durumu var
17 Haziran 2018 21:28

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Tunceli ve Elazığ’ın ardından Tokat’ta partisinin düzenlediği mitinge katıldı.

 

 

İnce konuşmasında, AKP’nin iftar yemeğinde kendisini eleştiren Erdoğan’ın sözlerini alkışlayan generali hatırlatıp, “Erdoğan Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz bir yalancısın sen. Beni eleştirirken general alkışlıyor. Utanmadan sıkılmadan televizyona çıkıyor; ‘Ben orduyu övüyordum’ diyor. Nasıl bir yalancısın sen? Ey benim Ak Partili kardeşim gör bunları” diye konuştu.

 

 

Muharrem İnce’nin konuşmasından satır başları şöyle:

 

 

“6 ay Tokat’ta askerlik yaptım. Diplomam vardı ama yedek subaylık yapmadım. Buradan ayrıldığım günü hatırlıyorum. Yani ben de eski bir Tokatlıyım. Gelirken arkadaşlarım Erdoğan’ın görüntülerini açtı. Samimiyetle söylüyorum. Ben artık acıyorum konuşmalarına. Aynen şöyle diyor: Ey Muharrem Menderes asılırken sen neredeydin? Erdoğan, ben 1964 doğumluyum. Menderes asılırken ben dünyada yoktum. Babam da Menderesciydi, Demirelciydi. Ben doğduğumda Menderes asılmıştı zaten. Bu kadar cahil olma. Batıyorsun konuşurken.

 

 

16 senedir iktidardasın. Millete 16 yıl sonra aş, iş diyeceğine kıraathane diyorsun. Slogana bak. Bedava kek, çay var diyor. Gündüz keki yedi. Akşam yemeği ne olacak?

Senden bir isteğim var Erdoğan çık televizyon programına benimle. Ona şöyle diyor; Benimle televizyona çıkarsa benim reytingim artarmış. Dedim arkadaşlara şu reyting listesini çıkartın diye. Ben 4 izlenmişsem Erdoğan 1 izlenmiş.

Erdoğan konuşurken, Asteriks var, hava durumu var, ‘Aşkım sen yaparsın’ var. Bunlardan aşağı çıkmış reytingi. Erdoğan benimle televizyona çık da havan olsun biraz.

Ona diyorum ki bak her kuşun eti yenmez. Seni madara ederim. Ben seninle ağız dalaşı istemiyorum. Ben seninle ciddi konuları konuşmak istiyorum.

4 milyon Suriyeliyi, ekonomiyi, Tokat’taki sigara fabrikasını konuşmak istiyorum. Bir de çok yalan konuşuyorsun, iftira atıyorsun, kumpas kuruyorsun, haram yiyorsun.

 

 

“NASIL BİR YALANCISIN SEN”

 

 

Ramazan ayında Erdoğan bir iftar veriyor. Hiç bir sıkıntı yok. Bir general parti iftarına katılıyor. Yine sıkıntı yok. Erdoğan o iftarda beni eleştiriyor. İftar sofrasını iftira sofrasına dönüştürmüş. At izi it izine karıştı, devlet çöktü. Dedim Erdoğan’a sen beni eleştirirken general alkışlayamaz. Apoletlerini sökerim dedim. Erdoğan Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz bir yalancısın sen. Beni eleştirirken general alkışlıyor. Utanmadan sıkılmadan televizyona çıkıyor. ‘Ben orduyu övüyordum’ diyor. Nasıl bir yalancısın sen? Ey benim Ak Partili kardeşim gör bunları.

Gençlerimiz umutsuz elinde olsa ülkeyi terk edecekler. Bu atmosferde ülkeyi yorgun bir adam yönetemez. Bu ülkeye taze bir kan lazım. Size şunu söyleyeyim tek hayalim var:

30 yaşın altındakiler yarıdan fazlasınız. Gençler telefonlarınızı bir kaldırın. Şu kullandığınız telefonlarla canlı yayın yapabilirsiniz. Hükümetin medyası vermezse milletin medyası olsun. 15 yıl sonra uzay teknolojisi olsun. Ankara’da 3 boyutlu görüntümle hologram sayesinde beni görecekler. Herkesin gen haritası çıkarılacak. Şu elinizdeki telefonlar var ya her 18 ayda 1 bunun kapasitesi 2 katına çıkıyor. 1969 yılında Amerikalılar aya gitti. Şu an bu telefonların kapasitesi o yıldaki NASA’nın bilgisayarlarının kapasitesinin 10 katı. Onun için meydanlarda nanoteknoloji diyorum, kuantum diyorum, robot diyorum. Çünkü dünya buraya gidiyor. Erdoğan da çıkıyor diyor ki kindar ve dindar nesil yetiştireceğim. Dindar nesile karşı değilim ama o ailenin işi. Muhafazakar bir aile derse ki haftada 2 saat din dersi yetmez, fıkıh istiyorum diye. İsteyene istediği kadar istemeyene zorla yok. Bunu yapacağız. Her yıl 10 bin öğrencimizi doktora programı için yurt dışına göndereceğiz.

Erdoğan çocuk sayısınla uğraşsın ben çocuk bezindeki KDV ile uğraşacağım. Ben meydanlarda hak, hukuk, adalet diyeceğim; Erdoğan çay, kek, oralet desin. Seçime kaldı 3-5 gün. Valiler, kaymakamlar devrede… Siz Erdoğan’ın ilçe başkanı değilsiniz. Siz devletin valisi, kaymakamısınız. Devletin verdiği parayı Erdoğan veriyor diye algılamayın.

 

 

BİR KÖYLÜ ÇOCUĞUNU NASIL ANLARSIN

 

 

Ben gençlere diyorum 23 Nisan ve 19 Mayıs’ta sizlere 500 TL burs vereceğiz. Ama bu parayı size ben ya da CHP vermeyecek Bu parayı size devlet veriyor devlet! Şu anda da size bu parayı Erdoğan değil devlet veriyor. Yardımlar kesilir diyorlar, biz kasadan para çalmayacağız. Türkiye’nin en büyük gücü gençler.

Türkiye’de ilk kez seçilmeden icraatlarım başladı. Beni taklit ediyor, Erdoğan’a da faydam var. Ben dedim OHAL’i 48 saatte kaldıracağım dedim. Baktı bir ‘İnce hastalık’ korkusu saldı onu. OHAL’i seçimden sonra kaldıracağım dedi.

Ya bin 500 tane danışmanın var. Akıl bende proje bende… Niye para veriyorsun onlara? Beni taklit ediyorsun. Benim Erdoğan’a da yararım var. Emekli cumhurbaşkanı olarak zengin ve gelişmiş ülkede o da rahat edecek.

İlk işlerimizden birisi çiftçiye mazotu 3 liraya vereceğiz. 3 Kasım 2002’de milletvekili oldum. Babam da kurbanlık satardı. Anama sordum ben artık milletvekili oldum ahıra girecek miyim? dedim. ‘Gir baban kızar’ dedi. İkinci sene de aynı şey oldu. Ben ahıra girdim. Bunların alasını bizzat ben yaptım.

Bir köylü çocuğunu nasıl anlarsın? Şöyle anlarsın:

Traktörü ramorkla verirsin ona geri geri yanaştırırsan o köylü çocuğudur. Ama ülkeyi de köylü çocuğu olarak yönetemezsin. Bir de diploman olacak. İki de bir de diploma deyip durmayın. Olan var olmayan var kıskanırlar. Şimdiye kadar hep vatandaş kemer sıktı. Bundan sonra devlet kemer sıkacak. Saray yok, yazlık saray yok. İstanbul’da 5 saray var yetmiyor. Marmaris’teki yazlık sarayı engelli çocuklara vereceğim. Bir Fizik öğretmeni cumhurbaşkanı olarak. Onlarla gönül gönüle çalışmış birisi olarak, onlara bir sözüm daha var. Yetiştirme yurdundaki kimsesiz çocuklarımıza 18 yaşına kadar devlet bakıp sokağa atıyor. Ben o çocuklarımıza bakmaya devam edeceğim. Bu çocuklarımı ben devlet bünyesine alacağım.”