MHP’li Ayhan: Öcalan’a Ak Saray’da oda verirlerse şaşırmayız

MHP’li Ayhan: Öcalan’a Ak Saray’da oda verirlerse şaşırmayız
20 Ekim 2014 12:48

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, “Bölücü başına müzakereci sıfatı verileceği ve bir sekretarya oluşturulacağı konuşulmaktadır. Bunlar doğruysa AKP bu vebalin altından kurtulamaz. Açık söyleyelim sözde ‘Akil adamlar’ da onları kurtaramaz. Çözülme ve yıkım sürecinin aynı zamanda bölücü başını aklama süreci olduğu gerçeği böylelikle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Müzakere heyetinin başına geçecek olan Öcalan’a, Ak Saray’da oda verilirse şaşırmayız” dedi.

 


MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Ak Parti hükümetini eleştiren Ayhan, “Ülkeyi idare etmekten aciz vesayet altındaki basiretsiz AKP yönetimi ülkemizi bölgedeki karışıklıkların ortasında kardeş kavgasının eşiğine getirmiş, siyasi geleceğini PYD ve IŞİD canilerinin kapışmasına, koalisyon ortaklarının insafına, bölücü örgütle yürütülen pazarlıklara endekslemiştir. Ekonomik geleceği ise ABD Merkez Bankası’nın iki dudağı arasına hapsedilmiştir” dedi.

 

Ayhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP, Kandil, HDP ve bölücü başının şantajlarına boyun eğerek sonunda bölücü başını hapisten çıkarma pazarlıkları yapılmaya başlanmıştır. Bu fikri kamuoyuna alıştıra alıştıra benimsetme gayesiyle algı yönetimine de başlanmıştır. Algı yönetiminde ve gerçekleri tahrif etmekte usta olanlar kamuoyuna açık açık söyleyemediklerini itaatkar yandaş kalemşörleri vasıtası ise kamuoyu taşımaya başlamışlardır. Son olarak, hükümetin sözcülüğünü üstlenenler vasıtası ile ‘Öcalan’ın konumunu artık Türkiye tartışmalı’ ifadeleri ile kamuoyuna taşınmış, nihai hedeften habersiz olanların farklı açıklamaları iktidarı da zor durumda bırakmıştır. Öte yandan, Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılması konusundaki taleplere bugüne kadar ‘seçimlerde oylarımızı aşağı çeker, milliyetçi oylar gidebilir’ kaygısıyla yanaşmayan hükümet, son gelişmelerin ardından Kandil, HDP ve bölücü başı tarafından iyice kıskaca alınmıştır. Kobani protestolarından iyice korkan dünyası başına yıkılan hükümetin Kandil ve HDP’ye olan güvensizliği artmıştır. Çözüm sürecinde en güvenilir muhatabın Öcalan olduğu ve sık sık krize yakalanan sürece İmralı’dan müdahale edemediği yaklaşımıyla konumunu cezaevi değişikliğiyle değiştirme yoluna gidilmesi formüllerinin gündeme geldiği de anlaşılmaktadır. Kamuoyunda bu senaryolar dillendirilirken hükümetten net bir ses çıkmamaktadır. Bu durum verilen sözlerin açığa çıkmasına mı dalalettir? Yoksa gerçek niyetlerin ortaya çıkmaması için midir? Tavsiyemiz hükümetin bu niyetini bir an önce net olarak kamuoyu ile paylaşması yada gerçek değil ise ne olduğunu açıkça söylemesidir. Hükümet ve HDP sözcüleri medya üzerinden birbirlerine sert mesajlar verse de, kapalı kapılar ardındaki arka kapı diplomasisi ve yıkıcı işbirliği devam etiği gözler önüne serilmiştir. Türk milletinden ve kamuoyundan sır gibi saklanan çözülme ve yıkım sürecinin yol haritası Kandil’le müzakere için HDP’ye teslim edilmiş, onların cevabının da İmralı’ya götürüleceği artık bilinmektedir. Ne var ki Yıkım sürecine ilişkin yol haritasının içeriği ve ardındaki niyetler bir tek Türk milletinden ısrarla saklanmaktadır.”

 

Ayhan, “MİT ile Öcalan arasında takvim, içerik ve atılacak adımlar konusunda tam bir mutabakat ve sağlam bir güven olduğunu yandaş kalemler tarafından söylenmektedir. Ancak zaman zaman bazı teknik sorunlar ve iletişim eksikliği nedeniyle bu diyalogun zayıfladığından ve son olaylarda olduğu gibi ciddi sorunlar yaşandığından dem vurmaktadırlar. Çözülme ve yıkım sürecinde şimdi de yeni bir ihanet yolculuğuna çıkıldığı görülmektedir. Hükümet ve Cumhurbaşkanı tutarlılığını inandırıcılığını yitirmiştir. Karar versin bölücü örgüt terörist mi muhatap mı? Bir gün en ağır suçlamaları yaptığı bölücü örgüt ve bölücü başına ertesi gün müzakereci payesi vermeye hazırlanıyor. Bir gün terörist diyor bir gün karşısına muhatap olarak oturtuyor. Son günlerde Öcalan’ın statüsünün değişmesi gündemdedir. Bölücü başına müzakereci sıfatı verileceği ve bir sekretarya oluşturulacağı konuşulmaktadır. Bunlar doğruysa AKP bu vebalin altından kurtulamaz. Açık söyleyelim sözde ‘Akil adamlar’ da onları kurtaramaz. Çözülme ve yıkım sürecinin aynı zamanda bölücü başını aklama süreci olduğu gerçeği böylelikle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Müzakere heyetinin başına geçecek olan Öcalan’a, Ak Saray’da oda verilirse şaşırmayız. Kamu güvenliği, 30 bin kişinin katiline bırakılmıştır. Kamu güvenliği iyi olur, iyi sağlanırsa şartların iyileşeceği söylenmektedir. 600 – 700 bin kişilik ordunun komutanı Silivri’de kalmıştır. 5 – 6 bin kişilik terör örgütü elebaşısının cezaevi şartları ise AKP kanadı ile ülke gündeminin en önemli olayıymış gibi algı oluşturulmaktadır. Bu Türkiye Cumhuriyeti için züldür. AKP için yüzkarasıdır. Seçime kadar aşama kaydetmesi hedeflenen yıkım sürecinin bir aşaması olarak, seçimlerden AKP’nin istediği oranda oy alması durumunda bölücü başının nihai durumunun ve mükafatının belirleneceği aşikardır. Milletimizin 2015’de sandığa giderken bu konudaki değerlendirmesini yapması elzemdir” dedi.

 

Hükümetin tekrar Akil İnsanlar ile bir araya geldiğini hatırlatan Ayhan, “Son olaylardan sonra dünyası başına yıkılan AKP hükümeti çözülme sürecinde bir kez daha 63 sözde Akil insanları göreve çağırdı. Çözüm sürecine yönelik algı ve aklama operasyonuna yeniden başlama ihtiyacı hissetmiştir. Halkın gözünü boyamak, bölücü başına meşruiyet kazandırmak, sürece popülarite kazandırmak için figüran olarak kullanılan bu insanlar, Bugüne kadar gittikleri her yerde halktan ve şehit yakınlarından hak ettikleri tepkileri almış ve almaya devam edecektir. Gerçekte AKP rantından pay kapmak, kendi kişisel popülariteleri ve tatminlerini arttırmak için bu sürece giren bu insanlardan sonunda halkın nezdindeki inandırıcılıklarını ve popülaritelerini yitirmiştir. Bazı Akil’ler bile artık bu sürecin bir oyalama, kandırmaca ve AKP iktidarını perçinleme maksadıyla Öcalan’ı ve PKK’yı aklama süreci olduğunu fark etmiştir. Ancak hükümetin içine düştüğü zavallı durum bu insanları tekrar umutsuzca alana sürmeyi gündeme getirmiştir. Çözüm sürecindeki gerçek niyetini halka anlatamayan hükümet, saraylarda ağırladığı 11 saat kapalı devre toplantı yaptığı sözde ‘akil’ bir zümreden medet ummaktadır. Milletin ne düşündüğü umurunda değildir. Çözüm sürecinin kimlere hizmet edeceği ortaya çıkmıştır “ dedi.

 

17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı verilmesini eleştiren Ayhan, “Türkiye’de adalet maalesef büyük yara almıştır. Yargı aklama mekanizması olarak kullanılan bir merci olmamalıdır. Bundan sonra, herkes ne kadar istediği doktoru seçme hakkına sahipse, istediği hakimi, istediği savcıyı, istediği kolluk gücünü seçme hakkını talep edebilecek midir? 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı verilmesi ülkemizde hukukun geldiği vahim noktanın son aşamasıdır. Olayda Makul şüphe vardır! Hem yetim hakkını yiyenler hem de Bu takipsizlik kararını verenlerden hukukun ve halkın önünde elbet bir gün hesap sorulacaktır. Takipsizlik kararları halkın vicdanında derin yaralar açar. Kirli dosyalar yandaşlarca kapansa bile milletin vicdanın da asla kapanmaz” dedi.