Meydanlara inmezseniz Tayyip hepinizin işini bitirir

Meydanlara inmezseniz Tayyip hepinizin işini bitirir
5 Aralık 2012 17:00

Çağrım ve avazım çıktığı kadar seslenişim, bağırışım tabii ki muhalefet liderlerine.


İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Tayyip’ in kendisini iktidara getiren emperyalistlerin  sağladığı geniş danışmanlık bilgileri ile bir ”propaganda cambazı” olduğunu hep anlatıp duruyoruz muhalefet partileri ve liderleri gerekli dersleri ve önlemleri alıp aynı atakla savunma ”hücum propagandası” atağına geçsinler diye.

Ama nerede bu marifet, sayın liderler tınmıyorlar bile.

Bakın sayın liderler ile muhalefet partileri etkili ve yetkili mensupları bir  ”propaganda sihirbazı” olan Joseph Goebbels ne diyor: ”Propaganda sayesinde iktidara geldik, propaganda sayesinde dünyayı fethedeceğiz. Biz birşey söylemek için değil, bir etki sağlamak için konuşuruz.”



İşte bir siyasi partinin gücünü ve kudretini halka derinden hissettireceği yerler miting alanlarıdır.

Bilhassa Meclis’de grubu bulunan siyasi partilerin her salı günü yapılan grup toplantılarında liderlerin yaptıkları konuşmalarla halka mesaj verilip kitlelerin yönlendirilebildiğini sanmak ve yurttaşların oylarını cepte hazır saymak siyasi saflıkla eşdeğerdir.

Yüzyıllar öncesinden dünyaca kabul görmüş, sosyoloji bilimine çok önemli katkıları olmuş ünlü Müslüman sosyolog ve tarihçi İbn’i Haldun ” Çok sayıda bayrak kullanmak, renklerini çoğaltmak ve yükseklere kaldırmaktan maksat da kalplerde korku yaratmaktır, başka hiçbir sebebi yoktur ” yazar, ünlü ” Mukaddime ” adlı tarih sosyolojisi adlı eserinde.

Bundan maksat neyi anlatmak istiyorum?

Şunu anlatmak istiyorum: Miting alanlarında oluşan devasa kalabalık kitlenin ve heyecan verici büyük coşkunun halk üzerinde bıraktığı ” biz çok kudretliyiz ” etkisini.

Kitleler bir sürü psikolojisi ile güce tapar ve gücün peşinden gider.

Bakanlığı döneminde, Goebbels’ in belli başlı propaganda araçlarından biri, bayrak asma kampanyalarıdır. Özellıkle kritik dönemlerde, halkı ” havaya sokmak ” ve ” havayı  değiştirmek ” istediğinde başvururdu. Goebbels, bu yöntemlerinden günlüklerinde şöyle bahseder: ”Berlin bayrak takındı ”, ” Berlin bayraklarla süslü ”, ”Şehir bayrak denizi ”,  “Tüm Almanya bayrak denizi ”, ” Üç gün bayrak asılmasını tamim ediyorum. Anında Berlin bir bayrak denizi ”

Goebbels tüm bu bayrak eylemlerini, partisinin ve hükümetinin gücünü halka göstermek ve bunları tekrar etmek suretiyle Alman toplumunu oluşturan milyonların beyninde kalıcı hale getirmek için yapıyordu.

Goebbels’ in neden bunları yapıp tekrar ettiğini anlamak için ”Propaganda da beyinlere hergün 1 cm. çivi çakacaksın, 40 günde 40 cm. girecek, girdiğini kimse hissetmeyecek, böylece yalan gerçek olacak ” sözlerini çok iyi düşünmek gerekir.

İşte ” Propaganda cambazı Tayyip ” yaptığı bu tekrarlar, yalanları halka hergün yedire yedire sindirtme ve böylece kendini ve partisini ayakta tutma yöntemi.

Tayyip propaganda işlerinde her vasatta cirit atıyor,

Kendisini sürekli hatırlatıyor.

Miting alanlarından, internet haber ve yazılarının altına yazılan okuyucu yorumlarına kadar.

Tayyip gençlerden oluşturduğu bir geniş ” internet grubu ” ile her gün sabahtan gece yarılarına kadar kendisi ile ilgili çıkan haber ve yazıların okuyucu yorumları kısmına yorum yazdırtarak bu alanı da kimseye kaptırmıyor.

Ülke öyle bir hale geldi ki aman Allah’ ım, sağına dönüyorsun Tayyip, soluna dönüyorsun Tayyip, yere bakıyorsun Tayyip, başını göğe çeviriyorsun Tayyip, televizyonları zaplıyorsun Tayyip, bilboardlar ve reklam panolarına bakıyorsun Tayyip, okul kitaplarının ilk sayfalarına bakıyorsun Tayyip.

Tayyip Tayyip Tayyip, yaşamın her alanı Tayyip’ le dolu.

Gerdeğe giren genç çiftler bile Tayyip’ in ” en az 3 çocuk isterim ” ulu emri ile giriyor.

Rüyalarında kabus yaşayanlardan tutun da hayal kuranlar dahi artık Tayyip’ siz bir anı bile yoktur.

Bu adam milletimizi propaganda manyağı yaptı.

Bu adam artık öyle bir hale geldi ki kendisi de her an propaganda yapmadan duramıyor, hasta oluyor hatta gece uyuduğunda horlaması bile propagandaya yönelik.

Neyse biz kendi sorunlarımıza dönelim.

Milletimizin yegane büyük sorunu Tayyip denilen adamdan kurtulmak.

Diğer bütün sorunlar bu şahıstan kurtulmaya bağlı.

Bunun yolu da bilimsel ve etkili propaganda yöntemlerini muhalefet partilerinin yapmasından geçiyor.

Devlet Bahçeli’ den hiçbir ümidimiz yok çünkü o Tayyip’ i her battığında kurtaran, ülkücüleri iğdiş edip meydanlardan uzaklaştıran ” küresel güçler ” in özel görevlendirilmiş adamı, AKP’ nin ” stepnesi ”.

Cumhuriyet Halk Partisi ve sayın lideri Kemal Kılıçdaroğlu ne yapabilir üzerinde düşünmemiz gerekir.

Her şeyden önce şunu belirtmemiz gerekir ki siyaset umut üzerine yapılır. Ayrıca lider-kadro-proje-söylemler çok önemlidir.Bir siyasal partinin ana taşıyıcı kolonları yoksa o partinin iktidara talip olması hayaldir.

Bugün CHP’nin söylem birliğinden çektiği sıkıntıyı ve ilerde ta bölünmeye kadar götürecek tehlikede olduğunu hatırlattıktan sonra biz yazı başlığımızı ilgilendiren propaganda konusuna dönelim.

Şehir merkezlerindeki bilboard  ve reklam panolarının siyasal iletişimde ne kadar önemli olduğunu ve  Tayyip’ in bunu yıl boyu seçim zamanı ile irtibatlandırmadan sürekli kullanması onu ayakta tutan önemli propaganda unsurlarındandır hatırlatmasını yaptıktan sonra başka önemli bir adamın tespitlerine gelmek istiyorum.

Hindistan’lı OSHO  çok önemli bir filozof ve felsefe profesörüdür. 1990′ da vefat etmiştir,şöyle diyor bir eserinde: ” Propagandanın tüm mekanizması tekrarlar üzerine kuruludur.Politikacılar belli şeyleri tekrarlamayı sürdürür.Onları sürekli tekrarlarlar ve senin dinleyip dinlemediğinle de ilgilenmezler.Dinlemek önemli değildir çünkü sadece tekrarlayacak olurlarsa yavaş yavaş ikna olursun, kabul edersin; bunu mantıkla akılla yapmazlar, seninle asla tartışmaya girmezler, sadece tekrar yoluyla ikna olursun….Toplum bir sürü şeklinde var olur.Onu hemen hiç sorun olmadan bir orduya dönüştürebilirsin. İşte bu yüzden Hitler tüm ülkesini bir askeri kampa dönüştürmeyi başarabildi. Mao tüm ülkesini bir askeri kampa dönüştürmeyi başarabildi. Toplum tam sınırda yaşar, hemen dönüştürebilirsin…..Toplumda bireysellik yoktur, çünkü bireye izin verilmez, kendini ifade edemezsin.Bu aynı bir koyun sürüsü, bir koyun zihniyeti gibidir.”

Bu tespitten sonra M.Ö. yaşamış Çin bilgesi LAO TZU’ nun şu sözleri politikacılar ve bilhassa liderler için çok önemlidir: ” İnsanlar bir kez birleştiler mi, cesurlar tek başlarına ilerleyemezler, korkaklar ise tek başlarına geri çekilemezler ”

ABD’li danışmanları tarafından kendisine bir çok propaganda ilkeleri ve yukarı da zikrettiğimiz OSHO, LAO TZU ve yine savaş taktisyen ve stratejisyeni ünlü Çin bilgesi  SUN TZU’ nun mücadele taktikleri emperyalist olan ülkelerinin bölgesel çıkarlarını korutmak adına Tayyip’ e öğretilmekte ve siyasal rakiplerine karşı uygulattırılmaktadır ki herkesin de bildiği gibi ezici bir üstünlükle başarı sağlamaktadır.

” Savunma halinde ki bir birlik yenilmeye mahkumdur ” diyen ve aynen politika yapanlar içinde geçerli olan NAPOLYON’ un tespitini yaptıktan sonra bizim muhalefetin en büyük zayıflığının bu olduğunu belirtelim.

Hergün, gündemi çokta basit konular üzerinden Tayyip belirleyerek muhalefet partilerine  ve onların liderlerine çok kötü kötek atıyor tabir yerindeyse.

Muhalefet liderleri ve mensupları Tayyip’ in bu oyununa asla gelmemelidirler, Tayyip’ e karşı savunma taktiği değil hücum taktiği uygulamalıdırlar ve onu toplumun en çok etkilendiği duygusal noktalardan vurmalıdırlar.

Örneğin, meydanlarda, medyada, haftalık grup toplantılarında ve kalabalık grupların toplandığı her ortamda ve de sürekli olarak, Tayyip’ in 2000 yılında Avustralya’ da radyo konuşmasın da şehitlere kelle, katil Apo’ ya sayın dediği kendi sesi ile olan konuşması yayınlanmalı ve CD olarak çoğaltılarak dağıtılmalıdır.Çünkü daha sonra insanlar bunları çoğaltarak birbirlerine verirler. Aynı şekilde O zaman ABD’ de okuyan kızı için iş adamı Remzi Gürden istediği kendi sesiyle kayıtlı telefon konuşması da aynı yöntemlerle kitlelere duyurulmalıdır.

Bunlar çok önemli olmakla birlikte parti genel merkezinde oluşturulacak bir ekip vasıtasıyla Tayyip’ i en çok sarsan politik hataları ve onu kızdıracak söz ve eylemleri tespit edilerek onlar üzerinden hücum taktiğine uygun olarak toplumsal güveni kaybettirilmelidir.

Ben Tayyip’ in bu konudaki zaafiyetini çok iyi biliyorum, kendisini yaralayacak konular üzerinden darbe yediği anda derhal savunma taktiğine geçecektir ki, kaybeden kendisi olacaktır.

Zaten bizim istediğimiz de bu.

Bundan sonra muhalefet bilhassa da ana muhalefet lideri sayın Kılıçdaroğlu Türkiye gündemini oluşturacak Tayyip’ le ilgili bir konuyu cesurca gündeme getirmelidir.

Kılıçdaroğlu ekibini çok iyi ve bilenlerden kurmalıdır, ADALE’ nin ” Tek kişinin yokluğu, çevrendeki tüm çokluğu hiç yapar ” önemli sözünü göz önüne alarak.

J. P. SARTRE derki: ” Sözcükler mermi sürülmüş tabanca gibidir. ”

Dolayısıyla  Tayyip’ e karşı onun ruhsal dengesini bozacak sözcükler özenle seçilmelidir.

GUSTAVE LE BON ”…sokakları dolduran kitleler bilinçaltı ile hareket eder.Düşünceler ve duygular birbirine sirayet ederek kalabalığı yönlendirir.Telkin edilen düşüncelerin hemen uygulanmasını ister.Münakaşaya ve itiraza dayanma güçleri yoktur.Kolay kışkırtılırlar,münakaşa ve eleştiri yeteneklerini kaybederler, duygularında taşkınlık yaşarlar; çocuklar ve vahşiler gibi hareket ederler. Geleneklerine puta taparcasına saygı duyan kitleler yaşamlarını değiştirecek her yenilikten, bilinçsizce nefret ederler. Kendilerine telkin edilen fikir uğruna canlarını fedaya hazırdır. ” der, ki bu tespitleri muhalefet partilerinin bilhassa da ana muhalefet olarak CHP’nin dikkate alması gerekir.

Çünkü bunların hepsini kitleleri kışkırtmak için Tayyip uyguluyor.

Çok önemli bir tespiti daha belirtip uzayan yazıma son vermek istiyorum.

Film teorisyeni ve psikolog RUDOLF ARNHEİM şöyle diyor: ”Görsel düşünme yeteneğimiz doğuştan gelir…Göz sadece görsel verileri toplayan bir organdan çok daha fazlasıdır. Düşünme daha ilk anda görmeyle birlikte oluşur. İnsanın düşünme yeteneği görme duygusuna bağlıdır. ”

Bu çok önemli tespit de gösteriyor ki, muhalefetin, AKP ve lideri Tayyip’i çökertecek görsel materyali çok ve etkili kullanması gerekiyor.

Tayyip’ in bu hususta hiç sıkıntısı yok çünkü korku yöntemi ile tüm medyayı ya yandaş yaptı ya da inine tıktı, onurlu ve cesur olanlar dışındakileri.

Hani bir söz vardır denir ki ” bir resim bin sözcüğe bedeldir ” ama bunu daha güçlü ifade etmek gerekir ki bu da şöyle olmalı: Bir resim milyonlarca sözcüğe bedeldir ve herhangi birgün medyada yayınlanan bir fotoğraf veya görüntü ülke gündemini alt-üst edebilir veya iktidarı sallayabilir.

AKP’ yi ve Tayyip’ i sallayacak, ülkede bir yığın olumsuzluklar var; bunlar için muhalefet meydanlara inmelidir.

Seçimin olmadığı zamanlar da parti mitingleri daha verimli oluyor ve iktidarı daha çabuk çökertiyor.

1990’ların başlarında o zamanki Refah Partisi seçim olmadığı halde çeşitli konularda dev mitingler yaptığı için 24 Aralık 1995 seçimlerinde 1. parti oldu ve daha sonra DYP ile hükümeti kurdu.

Tüm muhalefet partileri için söylüyorum; Tayyip’in karşısında ya adam gibi etkili muhalefet yaparsınız ya da Tayyip ömrünün sonuna kadar iktidarda kalır.

Kimbilir belki de adam gibi merkez siyasi bir parti kurulur; siler süpürür götürür.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!