Meslek örgütlerinden ‘Kovid-19 meslek hastalığı ve iş kazası sayılsın’ çağrısı

Meslek örgütlerinden ‘Kovid-19 meslek hastalığı ve iş kazası sayılsın’ çağrısı
27 Mayıs 2020 16:25

Sağlık Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından 7 Mayıs’ta yayımlanan genelgede, COVID-19 pozitif olan sigortalı çalışanların ‘iş kazası ve meslek hastalığı sigortaları’ kapsamında değerlendirilmeyeceği bildirildi. Ancak meslek örgütleri ve hukukçular, SGK’nın genelgesinin mevcut yasalara ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu belirterek genelgeye karşı hukuki süreç başlattı.

 

 

Fundanur Öztürk/ BBC Türkçe

 

 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 29 Nisan tarihinde açıkladığı rakama göre Türkiye’de 7 bin 428 sağlık çalışanı koronavirüse yakalandı.

Koca’nın ifadelerine göre, koronavirüse yakalanan tüm hastalar arasında sağlık çalışanlarının oranının yüzde 6,5 olduğu biliniyor.

Türkiye’de meslek örgütleri ve sendikalar, sadece sağlık çalışanları için değil, işi gereği bulaşa maruz kalan tüm sigortalı çalışanlar için koronavirüsün meslek hastalığı ve iş kazası olarak tanımlanması gerektiğini savunuyor.

Meslek hastalığı ve iş kazası olarak bildirilen COVID-19 vakalarında sağlık giderlerinin yüzde 100’ü karşılanıyor, geçici ya da kalıcı iş göremezlik durumunda tazminat alınıyor, vefat edenlerin ise yakınlara maaş bağlanıyor.

Koronavirüsün meslek hastalığı veya iş kazası olarak tanımlanmadığı durumlarda ise kişiler tazminat hakkını kaybediyor, hak ve alacakları ödenmiyor ve mirasçıları da herhangi bir hak talep edemiyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), koronavirüs enfeksiyonu geçiren bir sağlık çalışanının mesleki maruz kalma sonucunda enfekte olduğu ve koronavirüsün meslek hastalığı olarak değerlendirileceğini açıkladı.

BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlar da Türkiye’deki mevcut yasalar ve Yargıtay içtihatları gereği koronavirüsün meslek hastalığı ve iş kazası olarak değerlendirilmesi gerektiğini, aksini belirten SGK genelgesinin hukuka aykırı olduğunu ve kabul edilemeyeceğini ifade ediyor.

Konuyla ilgili sorularımızı ilettiğimiz Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise konuyla ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunmadı.

 

 

Birçok ülke koronavirüsü meslek hastalığı olarak kabul etti

 
Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) COVID-19’un sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak tanımlanmasını talep ediyor.

AHESEN Genel Başkanı Dr. Gürsel Özer yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada sağlık çalışanları ve sağlık hizmet sektörü çalışanlarının salgından en fazla etkilenen grup olduğunu söylüyor:

“Salgının kendisini en fazla hissettirdiği İtalya ve Fransa’da COVID-19 enfeksiyonları meslek hastalığı olarak sayılmıştır. Belçika, Güney Afrika, Kanada, Malezya gibi ülkeler de meslek hastalığı saymış ve yapılacak işlemleri detaylandırmıştır. ABD’de ise koronavirüs hastalığının iş ile ilişkili olduğu kabul edilmiştir.”

Türk Tabipler Birliği de 15 Mayıs tarihinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na gönderdiği yazıda pek çok ülkenin koronavirüsü meslek hastalığı olarak kabul ettiğini hatırlatarak, bakanlık genelgesi için ‘tüm dünyada koronavirüse yakalanan sağlık çalışanları ve yakınlarının sosyal haklarla desteklenmeleri yönündeki ortak insancıl tutumla çelişmektedir” ifadelerini kullandı.

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu 11 Mayıs’ta yayımladığı İş Sağlığı ve Güvenliği Değerlendirme Raporu’nda, koronavirüsün sağlık çalışanları için meslek hastalığı, ve iş yerinde yakalananlar için de iş kazası olarak kabul edildiği bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Raporda ayrıca, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından bir tır şoförünün yurt dışı görevinde H1N1 virüsü (domuz gribi) kapması sonucu hayatını kaybetmesinin iş kazası sayıldığı karar anımsatılıyor.

 

Türkiye’de yasalar ne diyor?

 
Meslek hastalığı ve iş kazasının yasalardaki karşılığı birbirinden farklı.

Meslek hastalığı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda, “Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir” şeklinde tanımlanıyor.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda ise “Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” olarak ifade ediliyor.

Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için, meslek hastalığı ve yapılan iş arasında uygun ‘illiyet’ yani ‘nedensellik bağının’ bulunması gerekiyor.

Yargıtay Haziran 2018 tarihli bir kararında, ‘nedensellik bağını’ şöyle tanımlanıyor:

“Eğer işçinin çalıştığı işte çalışmaması halinde hastalığa yakalanmayacağı söylenebiliyorsa bu durumda meslek hastalığı ile yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir söyleyişle hizmet akdine göre işverenin işyerinde çalışan işçi, hastalığa, gördüğü işin özellik ve niteliği veya işin yürütüm şartları dolayısıyla tutulmuş ise uygun illiyet bağı mevcuttur.”

İş kazası Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda, ‘sigortalı çalışanı hemen veya sonradan, bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay’ şeklinde tanımlanıyor.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda ise, “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” hukuken ‘iş kazası’ kabul ediliyor.

SGK’nın genelgesine itiraz eden sendika ve meslek örgütleri, genelgenin tüm bu yasa maddelerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini savunuyor.

 

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-52817389

 

Fotoğraf: Reuters