Merkez Bankası’ndan yüksek enflasyon uyarısı

Merkez Bankası’ndan yüksek enflasyon uyarısı
1 Kasım 2017 17:01

Merkez Bankası, temel mal enflasyonunun son dönemdeki yukarı yönlü seyrinde, döviz kuru gelişmelerinin gecikmeli etkileri olduğuna dikkat çekerek, “Enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon görünümüne ilişkin gelişmeler fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaya devam ediyor” uyarısında bulundu.

 

 

 

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun, tüm kısa vadeli faizleri sabit tutma kararı aldığı geçen haftaki toplantıya ilişkin özetlerinde, “Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetin güçlü seyrettiğine işaret ediyor. Temmuz-Ağustos dönemi sanayi üretimi ve Eylül ayına ilişkin anket göstergeleri sanayi sektörü faaliyetinin ikinci çeyreğe kıyasla bir miktar hız kesmekle birlikte kuvvetli seyrettiğini gösteriyor” denildi ve şu konuların altı çizildi:

 

– Özel tüketimin büyümeye desteği sürerken, uzun süredir zayıf seyreden makine-teçhizat yatırımlarında toparlanma sinyallerinin arttığı görülüyor.

 

– Yılın üçüncü çeyreğinde yurt içi talebin büyümeye katkısının artacağı öngörülüyor.

– İç talepteki toparlanma ve baz etkileri ile önümüzdeki aylarda cari açıkta bir miktar artış beklense de turizmdeki güçlü toparlanma ve mal ihracatındaki artış eğiliminin cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesi bekleniyor.

– İşgücü piyasasındaki iyileşme Temmuz döneminde durakladı. Bu dönemde, inşaat sektörü istihdamı artarken sanayi ve hizmet sektörlerinde istihdam bir önceki döneme göre gerildi.

– Kurul, işgücüne katılım oranındaki güçlü artış eğilimi nedeniyle istihdam artışlarının işsizlik oranlarına yansımasının nispeten sınırlı kaldığını not etmiştir.

– İç talepteki iyileşme devam ederken başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere dış talepteki iyileşmenin ihracat üzerindeki olumlu etkisi sürüyor.

– Küresel iktisadi faaliyette yaşanan olumlu büyüme performansının, yılın geri kalanında ve 2018 yılında da devam edeceği bekleniyor.

– Küresel ekonomik görünümü olumsuz etkileyecek risk faktörlerinin başında, gelişmiş ülkelerde para politikalarının normalleşme sürecine ilişkin belirsizlikler geliyor.

– Ekonomi politikalarındaki bu belirsizliklere ek olarak İngiltere’nin AB’den çıkış sürecine ilişkin net bir yol haritasının henüz ortaya konulamaması, Avrupa ülkelerinde daha içe dönük politikaların ön plana çıkması, Asya ve Orta Doğu kaynaklı jeopolitik sorunların sürmesi, önümüzdeki aylarda finansal piyasalar ve küresel ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek diğer risk faktörleri olarak karşımıza çıkıyor.

– Çin başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin bir kısmında özel sektör borçluluğunun yüksek seviyelere ulaşmış olması, finansal piyasalara yönelik risklerin etkisini büyütebilecek bir unsur olarak değerlendiriliyor.

– Üçüncü çeyrek sonrasında, ek kredi ivmesinin büyümeye verdiği desteğin zayıflaması ve dayanıklı mallara uygulanan vergi teşviklerinin son bulmasıyla yurt içi talepte bir miktar yavaşlama beklenmekte ve ekonominin ana eğilimine yönelmeye başlayacağı öngörülüyor.

– Önümüzdeki dönemde, turizmde süregelen toparlanmanın, küresel büyüme görünümündeki iyileşmenin ve reel kurun destekleyici seyrinin ihracat kanalıyla büyümeye ve cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesi bekleniyor.

– Belirsizlik algılamalarında gözlenen iyileşmenin yatırımlarda üçüncü çeyrekte gözlenen canlanmayı önümüzdeki dönemde de destekleyeceği değerlendiriliyor.

– Enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmeler fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaya devam ediyor.

– Söz konusu riskler ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyri enflasyon görünümünde yılın son ayından başlayarak 2018 yılının ilk aylarında gözlenmesi beklenen iyileşmeyi sınırlayabilecek.

– Enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında henüz bir iyileşme gözlenmemesi, enflasyon görünümünü olumsuz etkilemektedir. Bütün bu gelişmeler para politikasındaki sıkı duruşun sürdürülmesini gerektiriyor.

– Bu çerçevede, Kurul Ekim ayındaki toplantısında, sıkı para politikası duruşunun korunmasına karar verdi ve Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde borç verme faiz oranını yüzde 12.25’te sabit tutmuştur. Kurul’un Eylül ve Ekim aylarında yaptığı iletişimde para politikasının temkin düzeyi kademeli olarak güçlendirildi.

– Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecek.

– Bu doğrultuda, para politikası enflasyonu 2018 yılı sonunda yüzde 7’ye düşürdükten sonra kademeli olarak yüzde 5’e doğru çekmeyi amaçlayacak.

– Mevcut veriler itibarıyla bu duruş, enflasyon trendinde ikna edici bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikasının korunmasını gerektiryor.

 

 

DHA