Meclis içi ve meclis dışı siyasal partiler

Meclis içi ve meclis dışı siyasal partiler
10 Mart 2015 13:59

Türkiye’deki siyasal partileri birçok bakımdan kategorize edebiliriz ama en temel olarak Meclis içi ve Meclis dışı olarak iki gruba ayırdığımız zaman üzerinde durup işleyeceğimiz konuyu daha aydınlatıcı bir hale getirmiş oluruz.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Öncelikle şunu belirtelim ki, Türkiye’de uygulanan seçim sistemlerinin milli iradeyi yansıtıp yansıtmadığına göre demokrasi ve insan haklarının yükseldiği veya dumura uğradığı yıllar olmuştur.

 

Örneğin, en demokratik metin olan 1961 Anayasa’sına dayalı olarak ‘’Milli Bakiye’’ olarak adlandırılan seçim sistemi ile Türkiye’de 1960-80 arası halkın iradesi TBMM’e tam olarak yansımış ve tüm görüşler kendini temsil olanağını bulmuştur.

 

Ama 1980 askeri darbesinden sonra yapılan anayasaya dayalı olarak seçim sistemleri hep antidemokratik olmuş, seçmenin önüne ‘’seçim barajı’’ denilen bela konulmuş; bunun sonucunda halkın en az yarısının iradesi TBMM’e yansımamıştır.

 

Bu iki dönemi değerlendirdiğimiz zaman 1960-80 arası dönem soğuk savaş dönemi koşullarına bağlı olarak terörün kol gezmesine rağmen ülkemizde demokrasinin çok geliştiği bir zaman dilimi olmuştur.

 

Ama 1980’den bugüne kadar geçen döneme baktığımız zaman demokrasinin geriye gittiği, halkın iradesinin TBMM’den silindiği ve bugün geldiğimiz düzey itibariyle Türkiye yönetiminin bir diktatörlüğe dönüştüğü zaman süreci olmuştur.

 

Kısaca tekrar söyleyelim:Halkın iradesi TBMM’de yok hükmündedir.

 

Dolayısı ile belli sayıda siyasal partiler Meclis’e girmekte ve bunlar da liderleri ile birlikte etraflarındaki yalakalarla kendi dümenlerini öttürmektedirler.

 

Yani TBMM’de bulunan siyasal partilerin mensupları, bir avuç imalat hatası olarak aralarında bulunan erdemliler dışında ezici çoğunlukla vasıfsız, bilgiden yoksun cahil, çıkarlarına düşkün yalaka, hatta gerekirse bu uğurda vatanın bölünmesine rıza gösteren tiplerden oluşmaktadır.

 

Yine belirteyim ki, şu anda TBMM’de bulunan dört partiye akın edip milletvekili olmak isteyenler bir avuç imalat hatası erdemliler dışında ballı maaşlara, konforlu sosyal olanaklara, belli bir statüye kavuşmak, itibar sahibi olmak, iktidar partisinden aday ise bunlara ek olarak ihale götürmek, kupon arazilerini ve deniz kıyılarını işgal etmek, ‘’siyasetçi-işadamı-bürokrat’’ üçgeni ile devletin her varlığını sövüşlemek vs. içindir.

 

Meclis dışı siyasal partiler aday bulmakta zorlanırken neden bu Meclis içi siyasal partiler aday sürüsü akımına uğruyorlar?

 

Bunun nedeni kısaca yukarıda yazdıklarımdan başkası değildir.

 

Üstelik her seçim döneminde Meclis içi siyasal partilere akın eden aday sürüsü buralara büyük bir servet bırakıyorlar.

 

Öyle ki bu çıkarcılar aday olamazsa veya aday olup seçilemezse özellikle iktidar partisindense devletle olan kanunsuz işlerini halletmek için ‘’Ben milletvekili adayıydım’’ kozunu çok çirkince kullanacaktır.

 

Türkiye’nin başı neden belalardan kurtulamıyor, neden bölünme noktasına geldi?

 

İşte bir avuç imalat hatası erdemliler dışında çıkarcı, hortumcu yüzkarası cahiller sürüsünün TBMM’e girmesi kesin olan siyasal partilere hücum etmesinden dolayıdır.

 

Şimdi burada bir gerçeği tüm çıplaklığı ile ortaya koymamız gerekmektedir.

 

Meclis’te bulunan siyasal partilerin milletvekilleri veya teşkilat mensuplarının büyük çoğunluğunun çıkarcı cahil gruplarından oluşmasına rağmen Meclis dışı partilere baktığımızda onların mensuplarının ne kadar bilgi dolu olduklarını, ülke sorunlarına vakıf olduklarını, çıkarcılıktan uzak millet, vatan, bayrak, tam bağımsızlık ülküsü, tam demokrasi aşkı ile dolu olduklarını çok net olarak görmekteyiz.

 

Örneğin, bir Vatan Partisi neden TBMM’de olmasın?

 

Bu parti bilge kadrolarıyla, lideriyle, siyasal deneyimleriyle, dinamik gençlik örgütü vs. ile gerçekten Parlamento’yu demokratik doğru yola yöneltecek ve ülkeyi yönetecek birikime sahiptir.

 

Örneğin, bir Büyük Birlik Partisi neden TBMM’de bulunmamaktadır?

 

Bu partinin de kadrolarının çok kaliteli, bilgi dolu beyinleri ile birlikte mensuplarının vatan ve millet için yapmayacakları hiçbir fedakarlığın olmadığını çok iyi bilirim.

 

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun Ülkü Ocakları genel başkanı olduğu dönemde arkadaşım olarak Yıldırım Beyazıt Yurdu’nda öğrencilik döneminde birlikte kaldığımızı anımsatarak şunu belirteyim ki, kendisini medyadan takip eden biri olarak şimdiki BBP genel başkanı Mustafa Destici’nin onun yolundan gittiğini ve başarılı olduğunu belirtmek isterim.

 

RTE ve onun AKP’sinin istetmesi durumuna gelmiş özel görevli Devlet Bahçeli’nin MHP’si yerinde neden BBP olmasın TBMM’de?

 

Bir DSP neden TBMM’de Öcalan’ın ve PKK’nın istekleri doğrultusunda RTE’nin başyardımcısı Dersimli Kemal’in YCHP’si yerinde olmasın ki.

 

Sadettin Tantan’ın Yurt Partisi TBMM’de olsaydı RTE ve Dersimli Kemal’in Öcalan ve PKK kokulu kirli çamaşırları ortaya dökülmez miydi?

 

Peki, bir Liberal Demokrat Parti(LDP) neden TBMM’de bulunmamaktadır?

 

Halbuki LDP’yi 78 milyonluk ülkemizde adını duyma düzeyinde de olsa tanımayan yoktur.

 

Liberal Demokrat Parti hakkında şu hakikati ortaya koymamız gerekmektedir ki partinin kurucu genel başkanı Besim Tibuk 90’lı yıllarda sık sık çıktığı televizyon programlarında bir ülkenin nasıl kalkınabileceğini ve liberal ekonomi ile birlikte liberal demokrasi anlayışını Türk milletine tanıtan benimseten bilge bir siyasi olmuştur.

 

Liberal Demokrat Parti’nin bugünkü genel başkanı Cem Toker’i ele aldığımız zaman gerçek bir bilge ve gerçek bir liberal figürle karşılaştığımızı görmekteyiz.

 

Arizona Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunu olan Cem Toker Türkiye Başbakanı ve partisi LDP’de iktidar olduğunda ülkemizin bir uçuşa geçeceğini tahmin etmek güç değil.

 

Çünkü, LDP’nin kadrolarının da engin bilgi, deneyim ve vatan sevgisi ile birlikte erdem sahibi olduklarını görmekteyiz.

 

Meclis içi partilerin kemikleşmiş oyları dışında başka alternatif yok düşüncesiyle kendilerine kerhen oy verenler çoğunlukta.

 

Bir de kararsızlarla birlikte oy vermeyi düşünmeyenleri eklediğimizde Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir milyonlar ordusu ile karşıkarşıya bulunmaktayız.

 

Bu seçmen ordusu Meclis dışı partilere oy verdiği taktirde bir türlü yenemediğimiz makus talihimiz değişecek, milletçe yüzümüz birdenbire gülecek.

 

Çünkü çıkarları için ülkeyi bile satabilecek karakterdeki çıkarcılar grubundan bir anda kurtulup bilge erdemliler topluluğunun yöneteceği parlamento ve hükümete kavuşacağız.

 

Meclis dışı partileri yukarıda belirttiğim çerçevede hedef kitle olarak özellikle kerhen Meclis içi partilere yani, AKP, CHP, MHP, BDP’ye oy verenlerle, kararsızlar ve oy kullanmayı düşünmeyenleri hedef kitle seçerek çok etkin propaganda yöntemleri ile çalışmalarını salık veririm.

 

Şunu da bir öngörü olarak arzetmek isterim ki, bu seçim sonucunda tek başına bir iktidar çıkma olasılığı bulunmadığından dolayı 7 Haziran sonrası zaman dilimi her an için bir erken genel seçime gebedir ve Meclis dışı partiler bugünden hazırlayacakları altyapı ile o dönem Meclis’te yerlerini alacaklardır.

 

Şu belirlenmiş bir sosyolojik bir gerçektir ki, bir millet nasılsa öyle yönetilir.

 

Bir milletin kaderi kendi kararları sonucunda oluşur.

 

Türkiye’nin tüm aydınları, memleket sevdalıları, okuma yazma bilen toplulukları AKP, CHP, MHP, BDP dörtgeninden kurtulup düzlüğe çıkabilmemiz için çevresinden başlamak üzere herkesi Meclis dışı partilere oy vermeye çağırmalıdırlar.

 

Türk halkını artık demokrasimizin gelişmesi bakımından Meclis dışı partilere oy vermeye alıştırmak gerekmektedir.

 

Ben kendi adıma bir yurttaş olarak bu çağrıyı yapıyor ve ‘’Demokratik değerlerimiz adına oyunuzu Meclis dışı partilere verin’’ önerisinde bulunuyorum herkese.

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!