Lozan Türk Milleti’nin kanıyla yazılmıştır
8 Aralık 2017 17:30

Başlıktaki cümle bana ait değil.

Safile USUL H&H YORUM

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’na ait.

Dünden beri önce Trump’ın Kudüs atağı (sözel tabii, arkası gelmeyecek) sonra Erdoğan’ın Yunanistan’a gidip, sandalyeye kurulup, garip bir biçimde Yunanistan cumhurbaşkanı ve başbakanına, “Lozan’ı değiştirelim” demesi gitgide herşeyin daha da garip hale geldiğini gösterdi.

Bu sabah ama Metin Feyzioğlu’nun artık Facebook yaptığı canlı yayınlardan sonuncusunu izlerken, onun, “Lozan Türk Milleti’nin kanıyla yazılmıştır” cümlesini duyunca bu cümlenin son günlerin hakettiği siyasi cümle olduğuna karar vererek başlığa taşıdım.

Hak’katen…

Lozan kanla yazıldı ve yazılması çok zor oldu.

Yani, ne Atatürk ne İsmet İnönü sandalyeye kurulup, yazalım dediler diye olmadı.

Bunu hatta dünyada kimse yazdırmazdı Türkiye’ye.

Mecbur kaldılar ve yazıldı.

Öncesi topraklarımızı parçalayan Sevr idi.

Kimse bize masaya yayılıp oturduk diye Lozan şartlarını vermezdi.

Ve, bugün dahi dünyada bir karar alınsa da, Lozan değiştirilse mesela Ağrı’yı Ermenistan’a, mesela Ege’nin önemli bir kısmını Yunanistan’a vermek için uğraşılırdı.

Adalardan zaten hiçbir şey vermezlerdi.

Şimdi, üstelik bir de garip bir biçimde, Atina’ya git, masaya otur, Lozan’ı değiştirelim de.

İnsan içinden diyor ki, olmayacağını, kimsenin böyle bir adım atmayacağını biliyor ya, o yüzden böyle atıyor.

Şimdi asıl önemli, bir de şöyle bir mesele var ki…

Aklı başında siyasilerin ve devlet adamlarının, ülkeler arasında yüzyıllarla dahi aşılması zor bazı psikolojik meseleler varsa (İstanbul mu-Kostantinopol mu, Ağrı mı Ararat mı, İzmir mi, Symirna mı gibi) bu konulara girmemek en akıllıcasıdır diplamaside.

Çünkü girdikçe alev alır ve yeni siyasi komplikasyonlar doğar.

Ve bu tür tarihsel ve çok güçlü affekt yaratmış, asırlara yayılan olayları günlük siyasi programlarla çözemezsiniz.

Bu nedenle de, bekleyip, toplumlarda yeni siyasi evreleri ve yeni popülasyonları beklemek ve bu sürede de durumu idare etmek gerekir.

Ama Erdoğan her şeyle topaç gibi oynamayı seven birisi.

Bakın mesela Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ihtilaf çok uzun yıllardır sakindi ve ölümlü olaylar olmuyordu.

Ne zamanki Erdoğan bu konuya girdi ve güya bu meseleyi çözmeye çalıştı (2005 civarı idi) bu ihtilaf alevlendi ve ardından çok sayıda Azerbaycan askerinin öldüğü çatışmalar meydana geldi.

Yine güya PKK ile çözüm yapacaktı, ardından PKK tüm ülke sathına yerleşti ve TSK eskisinden çok daha fazla kayıp vermeye başladı.

Şimdi de galiba Yunanistan ile ihtilaflar alevlenecek önümüzdeki dönemde.

not: Metin Feyzioğlu’nu bu tür böyle garip devletsel altüst oluşlarda dinlemek iyi oluyor zira Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi damarlarına ve devlet işlerine çok hakim birisi, dinleyince vatandaş olarak denge görüyorsunuz, güven duyuyorsunuz, neden böyle aklı başında devlet adamlarımız yok artık diyorsunuz.

Her ülkede olduğu gibi bizde de, vatandaşın aklı başında, olayları garipleştirmeyen, devlete hakim insanlara ihtiyacı var.

Bizde ama bir sabah kalkıp 1 asır önceki antlaşmayı tartışmaya başlayan ve bunu neden yaptığı anlaşılmayan birileri var.

Şunu da aktarayım, Metin Feyzioğlu aynı canlı yayında Zarrab davasından detaylar anlatmış.

Bir defa içimden çok takdir ettim zira çok iyi takip etmiş.

Size ondan bir parça…

Hakan Atilla’nın avukatı Zarrab’a soruyor…

“Sizin yaptığınız bu işlerden çok para kazandığınızı Türkiye’deki siyasi iktidar yetkilileri biliyor muydu?”

Zarrab, “Evet”

“Peki vergi mükellefleri (yani biz vergi veren vatandaşlar) biliyor muydu?”

Zarrab, “Hayır, sanmıyorum”

E tabii, biz eşeğiz, vatandaş değil ki.

Konuşması bile yasak.