‘Libya’daki süreç de Suriye benzeri bir yöne evrilebilir’

‘Libya’daki süreç de Suriye benzeri bir yöne evrilebilir’
25 Mayıs 2020 10:26

Türkiye’nin Suriye macerası malum. Özetlersek;

 

Zeynep Gürcanlı / Sözcü

 

 

İlk bölüm; “üç günde Şam’da namaz” diye ABD ile işbirliği içinde Suriye’de Esad muhaliflerine destek. Sonuç; Türkiye’nin güney sınırında boydan boya PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG “devletçiği”.

İkinci bölüm; Rusya’nın Suriye’de devreye girmesinin ardından, Rus savaş uçağının düşürülmesi. Sonuç; özür üzerine özür. S-400 alımına kadar varan stratejik yön değişikliği.

Üçüncü bölüm; Esad ordusu Rus desteğiyle ülkenin büyük bölümünde egemenliğini yeniden tesis ederken, Türkiye’nin de üç ayrı sınırötesi harekat ile kuzey Suriye’de üç ayrı cebi kontrol altına alması.

Dördüncü bölüm; İdlib’de önce Esad’la karşılıklı restleşme, ardından Rusya’nın devreye girmesiyle geri adımlar. iki kritik karayolunun birinin kontrolünün tamamen Esad’a bırakılması, ikincisinde de Türk-Rus ortak devriyesine razı gelme.

 

 

LİBYA DA SURİYE’YE Mİ BENZEYECEK?

 

 

Şimdilerde AKP hükümeti, Libya’da bir askeri “maceraya” başlamış durumda. İşin kötüsü, Libya’daki sürecin de Suriye benzeri bir yöne evrileceğine dair işaretler geliyor.

Önce Libya ile Suriye arasındaki fark ile başlayalım;

AKP hükümeti Suriye’de “BM tarafından resmen tanınan” Esad hükümetine karşı dururken, Libya’da “BM tarafından tanınan” Müslüman Kardeşler bağlantılı Sarraç hükümetine destek veriyor.

AKP hükümetinin Libya “macerasının” ilk bölümünde; Sarraç’ın desteklenmesi için Libya’ya Türk askeri gönderilmesine ilişkin izin tezkeresi TBMM’den geçirildi. Bu ülkeye hem güvenlik personeli gönderildiği, hem de Türkiye’nin ürettiği insansız hava araçları ile Sarraç hükümetine destek verildiği, bizzat AKP hükümet yetkilileri tarafından açıklandı.

Türkiye’nin desteklediği Sarraç/Trablus hükümetinin karşısında ise, Rusya ve Fransa destekli Hafter güçleri yer aldı. Ancak özellikle Rusya, başlarda Hafter güçlerine desteği resmi askeri personel yerine, Rus özel savunma şirketlerinin lejyonerleri ile vermeyi tercih etti.

İkinci bölümde; Özellikle Türkiye’nin gönderdiği insansız hava araçları sayesinde, Hafter güçlerininSarraç hükümetinin elindeki Trablus’a yönelik harekatı önce durduruldu, ardından da Hafter ordusu geri çekilmeye zorlandı.

İşte tam bu aşamada, tıpkı Suriye’de yaşanan “sürprizin” benzeri geldi;

Rusya paralı askerlerden vazgeçip, resmi ordusunu devreye sokacağının ilk işaretini verdi; Hafter güçlerinin kontrolündeki bölgeye, Libya’daki Rus üssünden 8 Rus savaş uçağı gönderildi.

 

 

LİBYA’DA TÜRKİYE VE RUSYA KARŞI KARŞIYA GELİR Mİ?

 

 

Böylece Libya’daki gerginliğin üçüncü aşaması başlamış oldu.

Şimdilerde AKP çevrelerindeki en büyük endişe, Libya’da da “suriye senaryosunun” bir benzerinin yaşanması; Türk ve Rus güçlerinin karşı karşıya gelme endişesi.

AKP hükümeti, buna karşı NATO’yu devreye sokmaya çalışıyor bu günlerde. Nitekim NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in “Libya’da meşru hükümet Sarraç hükümetidir” anlamına gelen açıklaması da, ABD’nin Libya Büyükelçiliği’nin Türkiye’nin tezlerini destekleyen açıklamalar yapması da belli ki bu çalışmanın sonucu.

Ancak Hafter’i destekleyenler arasında bir NATO ülkesinin, Fransa’nın da yer alması, NATO’nun açıklamaları aşıp, eyleme geçmesini neredeyse imkansız hale getiriyor.

Türkiye’nin Libya’da Rusya’ya karşı yalnız kalmamak için gözünü diktiği ABD ise, seçim derdine düşmüş durumda.

Kısacası, Suriye’den sonra, Libya’da da işler bir hayli karışık…

Tüm bunların üzerine son bir soru;

Sahi ne oldu S-400’lerin aktivasyon işi?…

 

 

ANKARA BUNU KONUŞUYOR; ERDOĞAN SALGIN SONRASI İLK CUMA NAMAZINI NEREDE KILACAK?

 
Türkiye, yaklaşık 2.5 aylık sert Covid-19 pandemisi önlemlerinin ardından, bu hafta normalleşme yönüne giriyor.

AKP hükümeti, normalleşmeye doğru atılacak ilk adımlar arasına, iki aydır ibadete kapalı olan camilerin, Cuma namazı için açılmasını da koydu.
Ancak cami açılışı konusunda hükümet kanadından gelen açıklamalardaki çelişkiler, Ankara’da AKP’nin bu konuda “sürpriz bir adım daha” atıp atmayacağının konuşulmasına neden oldu.

Şöyle ki;

Camilerin açılmasına ilişkin ilk açıklama Diyanet İşleri Başkanı’ndan geldi; Erbaş, camilerin 12 Haziran’da ibadete açılacağını duyurdu. Ancak daha Erbaş’ın açıklamasının üzerinden sadece saatler geçmişken, bu kez AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan açıklama geldi; Erdoğan, camilerin ilk kez 29 Mayıs günü Cuma namazı için açılacağını söyledi.

Erdoğan’ın bu açıklaması üzerine de Başkent siyasi kulisleri hareketlendi.

Çünkü 29 Mayıs günü kritik bir gün; İstanbul’un fethinin yıldönümü.

Kulislerde, derinleşen ekonomik krizin konuşulmasını önlemek için her yolu, her polemiği deneyen AKP hükümetinin 29 Mayıs’ta, Ayasofya üzerinden yeni bir “algı fırsatı yaratıp yaratmayacağı” konuşulmaya başlandı.

Tüm bunlara bir de Saray efradından, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un 10 Mayıs’ta durup dururken sosyal medya hesabından Ayasofya fotoğrafı yayınlayıp “özledik. Ama az daha sabır. Birlikte başaracağız” notunu paylaşmasını ekleyin.

Acaba Erdoğan, uzun bir ara sonrasında toplu kılınacak ilk Cuma namazında nerede olacak? 29 Mayıs’ta Ayasofya’da olabilir mi?

 

https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/zeynep-gurcanli/libyada-suriye-senaryosu-5834713/