Kurtuluş Savaşı yerine 15 Temmuz, Atatürk yerine Erdoğan

Kurtuluş Savaşı yerine 15 Temmuz, Atatürk yerine Erdoğan
20 Eylül 2016 17:30

Dün bayağı bir, “Atatürk devranı bitti, artık ben varım” günüydü.

 

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

 
Bizde bilirsiniz klasik olarak okulların açılışının ilk gününde devletin kurucusu Atatürk vardır.

 

 
Yani, o yaşta çocuk pek öyle ayırd edemese de, anne babasının kim olduğunu bilir gibi, yavaş yavaş içinde yaşadığı toplumun kim ve nasıl olduğu konusunda da algılara sahip olur okulda kendisine sunulan resim ve sözlerle.

 

 
Türkiye Cumhuriyeti’nde çocuklara anlatılan ve resmedilen bu ülkeyi kuran ve bize verenin Atatürk olduğu idi hep.

 

 
Bu doğruydu da.

 

 

 
Gerçekten de bize içinde yaşadığımız eğitim sisteminden tutun, bindiğimiz trene kadar, annemizin oy kullanabilmesine kadar herşeyimizi veren Atatürk idi.

 

 

 
Dolayısıyla doğal olarak okulların açıldığı günlerde bunun böyle olduğunu görürdük, anlamazdık her zaman ama bir şekilde yavaş yavaş anlar hale gelirdik.

 

 

 
Dün ise, ilk kez bu kadar net olarak şu resim vardı…

 

 
“Çocuklar içinde yaşadığınız toplumu size veren ve hayatlarınızı kalıba sokan kişi Tayyip Erdoğandır”

 

 
“Hatta o kadar ki, Tayyip Erdoğan sizi ve ailelerinizi 15 Temmuz gecesi korkunç bir darbeden kurtarmış ve hayatlarınızı size bahşetmiştir.”

 

 
“Bu ülkenin sembol resmi Tayyip Erdoğan resmidir”

 

 
Şimdi bakın…

 

 
Dün okulların ilk gününde 15 Temmuz şehitler günü diye kitapçıklar dağıtıldı.

 

 
Bunun öğrencide yaratmak istediği, Kurtuluş Savaşımız’ın yerine geçirilmek istenen bir muadil.

 

 

 
Biz normal Türkiye’de nasıl Kurtuluş Savaşımız’ı ülkemizin temel kurucu değeri olarak görüyor idiysek, Erdoğan da bugünkü öğrencilere Kurtuluş Savaşı ve Atatürk yerine 15 Temmuz gecesi ve kendisini sundu.

 

 
O yaşta öğrenci bunları ayırdedemez ama tabii 10 yıl, 20 yıl bunu tekrar ederseniz ortaya başka birşey çıkar eski Türkiye’den farklı olarak.

 

 
Evet, bu bir saçmalık ama baskıcı rejimlerde mantık yoktur ki…

 

 
Mantık, akıl iyi sistemlerin, uydurma ve saçmalık baskıcı sistemlerin hep alamet-i farikası olagelmiştir.

 

 
Ama bu tür bir sisteme biz nasıl girdik, soru burada.

 

 
Düşünün, 1. Dünya Savaşı.

 

 
Tüm dünya ülkeleri savaşta ve ülke sınırları çiziliyor her yerde.

 

 
Savaş beynelminel.

 

 
İnsanlar aç ve at dışkısındaki samanı yiyor.

 

 
Sabun yok.

 

 
Bit var.

 

 
Anadolu açlıktan ve çaresizlikten inim inim inliyor.

 

 
Tüm vatan işgal altında.

 

 
Batı devletleri Osmanlı artığı olarak gördükleri bu vatandan kendilerine kalacağı hesaplıyor.

 

 
Padişah bir aciz.

 

 
Dünya savaşı var ve denklem tam bir kördüğüm.

 

 
Böyle bir ortamda savaş almış, muharebeler almış, Çanakkale’de dünya devi ülkelerle askeri komutan olarak savaşmış, Ankara’ya Polatlı’dan dayanan yabancı ordularla savaşıp, Ankara’yı almış, devlet kurmuş biriyle hiç insan kendini bir tutar mı, tutabilir mi?

 

 
Tutuyor işte.

 

 
Dün okullarda yeni devletini tanıttı bile.

 

 
Birkaç sene sonra da Atatürk resimlerinin yerini kendi resimleri alıverir.

 

 
Nasıl olsa kolay.

 

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar