KÜRT SORUNU (Aşiretler ve Feodalite)

KÜRT SORUNU (Aşiretler ve Feodalite)
5 Aralık 2011 10:45

Bu yazımda meseleye diğer aydınlardan farklı bir şekilde yaklaşmak ve önemli bulduğum bazı argümanları paylaşmak istiyorum.

Bu yazımda meseleye diğer aydınlardan farklı bir şekilde yaklaşmak ve önemli bulduğum bazı argümanları paylaşmak istiyorum.


 


Osman Ercan – HH Yorum Analiz


 


  Feodalitenin Kürt sorununda önemli bir rol oynadığını ve gerek ülkemiz gerek Kürt halkı açısından kanayan bir yara olduğunu biliyoruz.Ancak birde feodalite ve aşiret kavramlarına aynı perspektifle yaklaşanlar var.İşte ben bu yanlışın karşısında olduğumu açıkça belirtmek istiyorum.Çünkü feodalite ile aşiret kavramlarını aynı kefeye koymak demek Kürt sorununu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmek demektir.


 


  Öncelikle orta da büyük bir bilgi kirliliği olduğu kesindir. Aşiretleri terörün baş aktörü olarak görenlerin, feodal yapıyla işlevsel eşitliği olduğunu düşünenlerin yanıldığı bazı hususlar var.Peki nedir bu hususlar?Evleviyetle belirtmekte önemli bulduğum,yaralı olacağını düşündüğüm bir hatırlatmayla başlamak istiyorum:Aşiretlerin temelinde,aynı atadan oluşan,aile bağları güçlü,birlik ve beraberlik içinde yaşayan,gelenek,örf ve adaletlerine bağlı halk toplulukları bulunurken,Feodalitenin temelinde ise ekonomik gücün esir aldığı,akrabalık bağı değil maddi bağları kuvvetli,kula kulluk yapan topluluklar yer almaktadır..Dolayısıyla feodalite ve aşiret kavramlarını doğru anlamak,doğru yorumlamak öyle zannediyorum ki Kürt kökenli yurttaşlarımızı doğru anlamada önemli bir çözüm unsuru olacak ve gücenmeleri ise bir nebze olsun ortadan kaldıracaktır.


 


  Ağalık,beylik ve derebeylik gibi parçaların meydana getirdiği feodal yapı Kürt sorununun çözümüne engel olmuşken,aşiretlerin çözüm için faaliyet gösterebileceğini düşünenlerdenim!


 


  Ülkemizde politikaya dair reel ve akılcı yaklaşımlarla, devletin iktisadi ve idari politikaları aşiretlere doğru bir şekilde anlatılırsa demokratikleşme yolunda önemli bir adım atılmış ve samimi bir tavır uygulanmış olacaktır.Yani demokratikleşme yolunda aşiretler çemberin dışında bırakılmamalıdır.Çünkü aşiretler Kürt sorununun merkez üssünde bulunan,bölgenin acısını,hüznünü ve hicretini bizzat yaşayan topluluklardır.Rejimi ülkemizin doğu coğrafyasına ulaştıramamış olmamız,oradaki halkı devrimlere entegre edemememiz ve içten politikalar üretememiş olmamız yurdumuzda yaşayan halk toplulukları arasındaki kültür farkı ve rejime bağlılık farkı gibi konularda makasın daha da açılmasını, beraberinde de kutuplaşmayı getirmiştir.Dolayısıyla sorun ülkemizin her bölgesine yayılmış hatta Avrupalı parlamenterlerin bile gündemine yansımıştır.Halbuki iş bu noktaya gelmeden önce 1994 yılında Bülent ECEVİT şöyle bir açıklamada bulunmuştur:''Aslında Kürt sorunu yoktur.Güneydoğu sorunu vardır,çünkü ancak orada Kürt sorunu vardır.Kürtlerin bulunduğu öbür yerlerde değil.Güneydoğu sorunu da bir feodal düzeni yıkma,kalkınma ve demokratikleşme sorunudur.'' Ecevit'in 1994'deki bu açıklamasına 2011 yılından bakarak düşünürsek büyük farklılıklarla karşılaşırız.Çünkü sorun artık bölge sorunu olmaktan çıkmış neredeyse evrensel bir mertebeye erişmiştir.Bu nedenle Kürt milliyetçiliğine dayalı ideolojileri savunan partiler batı coğrafyasında bile önemsenir derecede oy almışlardır.Haliyle sorunun çözülmesi bir yana dursun daha da büyüdüğü aşikarlık kazanmıştır.Geçmiş yılları hatırlayacak olursak Ecevit'in sonuncu Başbakanlık dönemi olan 1999-2002 ,57.Hükümet döneminde sınır güvenliği ve barış kapsamında önemli adımlar atılmış,terör faktörü neredeyse bitirilmiştir.Ancak 2007 yılına doğru yaklaştıkça terör yeniden ayyuka çıkmış,halkımız zor günler yaşamıştır.Bütün bu olumsuz tablonun meydana gelmesinde içerden ve dışarıdan gelen direktiflerin,üretilen politikaların,tutarsız duruşların neden olduğunu düşünmek yanlış olmaz.Ana hatlarıyla saydığım bu nedenleri yan yana getirdiğimde ise ''samimiyetsizlik''denen bir bütünü görmek zor değildir!


 


  Olabildiğince objektif bir şekilde yazdığım yazımın bu bölümünü çarpıcı bir kelamla bitirmek isterim:Uzun yıllardır aşiretler çözüm unsuru olarak değil de ne yazık ki ''oy deposu'' olarak görülmüştür.Hepimizin bildiği acı bir gerçektir bu durum.Kökleri derin,tesiri yüksek ,bilançosu vahimdir!



[email protected]


Yazarın Son Yazıları:
Koalisyon öcü müdür yoksa uygarlık mıdır?
Çok seçenekli seçim
Ankara Sohbetleri 2- “Başka Kent Ankara” (Feridun Büyükyıldız)