Küresel değil, hükümetsel

Küresel değil, hükümetsel
20 Kasım 2016 17:30

Hem ekonomik koordiansyon toplantısı sonrasında yapılan açıklamada, hem de sonradan hükümet yetkililerinin yaptıkları açıklamalarda Türkiye’de dövizin amansız yükselişinin sebebinin küresel kaynaklı olduğu söylendi.

 

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Yani, “bizim hükümet etme şeklimizle veya siyasetimizle ilgili değil, tüm dünyada aynı dert var” şeklinde bir açıklama.

 

 
Türkiye’de, ama, son aylarda iyice belirginleşen döviz kur artışı geliyorum dedi ve geldi gözlerin içine baka baka, geçen hafta da kriz derinleşti.
Dövizin bu hakle gelmesi sürecine ise, Erdoğan etki etti.

 

 
Önce çok sayıda tutuklamalar, gazete baskınları, kamuda yüzbinlerce işten atmalar, tanınmış ve terörist olmadıkları herkesçe bilinen, hayatlarını kamuoyunun önünde yaşamış son derece normal Türk vatandaşı olan gazetecilerin casusluktan tutun, vatan hainliğine kadar damgalanması AB’de ve ABD’de tepki ve soru işaretleri ile karşılandı.

 

 
Soru işareti şuydu, Türkiye hiçbir demokrasi ve hukuk mekanizmasının etki etmesinin mümkün olmadığı bir tek adam yönetimine tamamen girmek ve geri dönmemek üzere miydi?

 

 
Bu soru işareti Türkiye’yi dünya gözünde bir tür eski Libya konumuna soktu.

 

 
Ardından idam cezası tartışması başladı.

 

 
İdam cezası geldiğinde bunun siyasi muhalifler için kullanılacağı kanısı uyandı dünyada.

 

 
Tüm faşist rejimler siyasi muhalifleri için, “ajan, casus, vatan haini” der ve asar.

 

 
Bu durum dünya tarihinde çok yaşanmıştır ve hert türlü siyasi milyöde bilinir bu olgu.

 

 
Ve, bu tür söylemler uluslararası siyasette şüphe uyandırmakla kalmaz, mesafe yaratılır, yani bu tür söylemlere yapışanlara mesafe alınır.

 

 
Böyle olunca ne olur.

 

 
Türkiye geleceği belirsiz ve öngörülemez, hesaplanamaz bir ülke haline gelir.

 

 
Bu durumda ülke ekonomik olarak değer kaybeder.

 

 
Basit bir örnekle…

 

 
Yol kenarında iyi iş yapan ve çok pahalı bir dükkanın olduğu caddenin yıkılacağı söylentisi bile çıksa, o dükkanın değeri tamamen düşer.

 

 
Ülke ekonomileri de böyledir.

 

 
Haklarındaki algılar, haklarındaki söylentiler, genel medeni kurallara uygunsuzluklar o ülkenin ekonomik değerini aniden düşürür.

 

 
Bu da dövizin, yani dolar ve euro’nun TL karşısında çok yükselmesine dolaylı olarak neden olur.

 

 
Ülkelerin ekonomik promosyonu da (yükselmesi, değerlenmesi) siyasi şartlara doğrudan bağlıdır.

 

 
Bu dünyada demokrasi ve hukuk devleti olmayan ve halkın refah içinde yaşadığı hiçbir ülke yok.

 

 
Bunun yanı sıra, bugün, sonradan AB üyesi olan, yani ilk çekirdek AB ülkelerinden olmayan ülkelerin tamamı da demokrasi ve hukuk devleti yönünde siyasi reformlardan sonra ekonomik olarak yükseldiler.

 

 
Ahhhh, aynı şey Türkiye’ye de olmuştu.

 

 
1999-2000 başlarında demokrasi ve hukuk devleti yönünde siyasi reformalarını ard arda yapan Türkiye, bu sürecin ardından siyasi nedenli olarak büyük bir ekonomik promosyon, yani yükselme, değerlenme yaşamıştı.

 

 
Dünyanın Türkiye’ye bakışı olumlu yönde değişmiş ve Türk ekonomisi bunun sonuçlarını yaşamaya başlamıştı.

 

 
İşte bu dönemin mirası AKP’ye kaldı.

 

 
AKP de bu sürecin meyvesini senelerce yedi.

 

 
Ama haydan gelen huya gider ya…

 

 
Emek katkınızın olmadığı ve anlamadığınız şeylerin mirası size kaldığında, bir süre sonra o miras biter ve siz kendi öz mirasınızla başbaşa kalırsınız.

 

 
Türkiye de olan da şu anda bu.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan