Kukla Başbakan

Kukla Başbakan
17 Ocak 2015 10:31

Robert Greene ve Joast Elffers’in birlikte yazdıkları ”İKTİDAR” adlı kitapta ”Çekingenlik sömürülecek güçlü bir zayıflıktır. Çekingen insanlar genellikle bunun tersi olmayı isterler. Napolyon’lar olmayı arzularlar. Ama iç güçleri yoktur. Siz onların Napolyon’ları olabilir, onları kendinize bağımlı kılarken ihtiyacınıza hizmet eden cesur hareketlere itersiniz. Şunu hatırlayın:Zıtlara bakın ve asla görünüşleri olduğu gibi kabul etmeyin” tümceleri ile çok önemli bir tespit kayıtlıdır ki tam da Ahmet Davutoğlu’nu bütün çıplaklığı ile yansıtmaktadır.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

İşte yukarıda kayda geçirdiğim bu önemli psikolojik gerçek nedeni ile RTE, Ahmet Davutoğlu’nu tüm anayasal ve yasal kuralları çiğneyerek başbakan olarak atamıştır.

 

Şimdi gelin hep birlikte Ahmet Davutoğlu’nun kişiliğinin bu kitaptaki gerçeklere uygun olup olmadığını gözler önüne koyalım.

 

Hiçbir ispata gerek görmeden sıralayalım.

 

Davutoğlu çekingen mi?

 

Hem de kallavisinden çekingen.

 

Davutoğlu’nun bu aşırı çekingenliği nedeni ile daha üstteki kişiler tarafından sömürülecek pozisyonda mı?

 

RTE’nin talimatlarından, pardon emirlerinden nokta kadar dışına çıkmayarak bunu zaten çoktan ispat etmiştir.

 

Peki, Davutoğlu, kitapta adı geçtiği için onu örnek veriyorum; tıpkı bir Napolyon gibi çok önemli işler görmeyi hedefliyor mu?

 

Attığı nutuklara, koca koca laflara baktığımız zaman bunu çok net olarak görüyoruz ama içinde böyle bir güç olmadığını herkes biliyor.

 

Bu kitaptan alıntıladığımız tespitte ‘’Siz onların Napolyon’ları olabilir, onları kendinize bağımlı kılarken ihtiyacınıza hizmet eden cesur hareketlere itersiniz’’ ifadeleri Ahmet Davutoğlu için RTE bir Napolyon rolünde değil mi?

 

Ve, Ahmet Davutoğlu tüm icraatlarını en cesur ve en yürekli bir şekilde RTE adına yapmıyor mu?

 

Çözüm süreci dedikleri Türk tarihinin en alçak, en şerefsiz sürecini RTE adına yürütmüyor mu Ahmet Davutoğlu?

 

Türk toplumunu gerginleştirip tahrik edecek çok tehlikeli söylemleri bir taraftan RTE yaparken, diğer taraftan da Ahmet Davutoğlu kendi Napolyon’u RTE adına yapmıyor mu?

 

Kitaptaki ‘’Şunu hatırlayın:Zıtlara bakın ve asla görünüşleri olduğu gibi kabul etmeyin’’ ifadesi ile Ahmet Davutoğlu’nun yüz çizgilerine, insanı derinden etkileyen şefkatli gülümsemesine baktığımız zaman savaş ve kavgadan uzak, barışsever, merhamet deryası bir insan olduğunu sanırsınız.

 

Kitaptaki tespite baktığımız zaman tam da Ahmet Davutoğlu’nu yansıtmaktadır.

 

Yani her şey görünenin zıttı.

 

Zaten insanlığın en fazla aldandığı gerçek budur.

 

Şimdi bu gerçeği Davutoğlu üzerinden ispat etmek üzere geçmişi biraz kurcalayalım.

 

Şam’da Emevi camiinde sabah namazını kılacağız kahramanlık edasıyla Esad’ı devirmek üzere RTE’yi kışkırtıp Türkiye’yi Ortadoğu bataklığının içine sokup Suriye’de üç yüz elli bin insanın ölmesine iki milyonu ülkemizin sokaklarında yoksul bir şekilde yaşamak üzere beş milyon insanın komşu ülkelere göç etmesine kim neden oldu dersiniz?

 

Tek kelime ile RTE’yi bir Napolyon olarak kabul edip onun adına insanlık dışı politika üreten dıştan çekingen, içten ise alevler yükselen Ahmet Davutoğlu’ndan başkası değildir.

 

Davutoğlu gibi tüm çekingen karakterler hep böyledir.

 

Kendileri adına asla bir şey yapamazlar.

 

Ama tepelerinde bir emir vereni varsa onların adına dünyayı ateşe vermekten ve tüm insanlığın ölümüne sebep olmaktan kendilerini ispat etme adına çekinmezler.

 

Yani aslında Napolyon gibi Kahraman olmak peşindedirler.

 

Bu şefkat perisi şirin yüzlü Ahmet Davutoğu var ya, ta danışmanlığı döneminden başlamak üğzere dışişleri bakanlığı dönemini de içine alan zaman dilimi içinde RTE’yi de geri dönüşü olmayan tehlikeli kulvara sokup akıbetini meçhule götüren adamdır.

 

Hiç kuşkunuz olmasın ki, radikal dinci teröristlere her tür yardımın yapılmasının ve lojistik destek sağlanmasının arkasındaki mimar da Ahmet Davutoğlu’dur.

 

MİT’in organizasyonu ile Suriye’deki teröristlere tırlarla silah gönderilmesinin arkasındaki mimar da Ahmet Davutoğlu’dur.

 

İki yıl önce Reyhanlı’da bomba patlaması sonucu elli küsür yurttaşımızın ölmesinin müsebbibi de uçuk politikaları yüzünden Ahmet Davutoğlu’dur.

 

Bu Ahmet Davutoğlu sıfır sorun diyerek tüm komşularımızla aramızı açan bilgisiz bir adamdır.

 

‘’Stratejik Derinlik’’ kitabını ben ilk çıktığı zaman yani 2000 senesinde okumuştum ki tamamen uçuk kaçık iddialarla doldurmuş.

 

Para hesabı yapmaktan ömrü boyunca kitap okumayan RTE Türkiye’nin tüm politikalarını Davutoğlu’na ısmarlayarak ülkemizi perişan ettirdi.

 

Devlet yönetimi, kararların danışmanlara bırakılmayacak kadar ciddi olduğunu keşke yönetenler bilseler.

 

Bunun için yönetenlerinde her konuda bilgi sahibi olmaları gerekir.

 

Danışmanlara herhangi bir konuda karar verirken uzmanlık alanı ile ilgili bilgi sorulur ancak.

 

Ama bizimkiler ilimsiz irfansız olarak sokağın kavgacı ortamından geldikleri için bir danışmanlar devleti kurdular.

 

Onlar da kendilerini efendilerine ispat etmek için Napolyon olma uğruna Türkiye’yi içte ve dışta bataklığa sürüklediler.

 

Bunun en prototip örneği bugünün sözde başbakanı Ahmet Davutoğlu’dur.

 

Davutoğlu’nun tek bir işi var, o da efendisi RTE’nin arzularını tespit edip talimatlarını almaktır.

 

Bu talimatları yerine getirmek için Türkiye’yi ateşe verebilir her an.

 

Örneğin RTE yıllarca kardeşim Esad dediği kişiyi işbirlikçisi ABD istedi diye bir gecede satarak devlet başkanlığından düşürülmesini isteyince Ahmet Davutoğlu bizi dışarıda ve içeride bataklığa sürükleyen politikaları üreterek Türkiye’yi perişan etti.

 

Çünkü bu çekingen adamın gayesi Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak değil, RTE’ye kendini ispattır.

 

Her gün kaçak saraydan Davutoğlu’na talimatlar yağar, o da bir çiftlik kahyası gibi ağanın talimatlarını ürettiği uçuk politikalarla yerine getirir ama çoğunlukla Türkiye’yi bataklığa sürükler.

 

Sevgili okurlarım, bu tür kişilik bozukluğu olanlar değil koskoca bir ülkeyi bir kasabayı bile yönetemezler.

 

Bakın bir taraftan RTE, bir taraftan da kuklası Ahmet Davutoğlu Fransa’daki terör olayı nedeni ile toplumu tahrik edip germeye devam ediyorlar.

 

Seçimlerde yaklaşınca din üzerinden oy toplama kaygısına düşmüşler.

 

RTE ‘’Düşünce hürriyetinin de bir sınırı vardır’’ diyor.

 

Yahu adamdaki zekaya bakın, düşünce hürriyetine bile sınır koyabiliyor.

 

Ve Peygamber’e hakaret edildiğinden bahsediyor.

 

Halbuki Peygamber’e asıl hakaret eden iki kafadar.

 

Neden?

 

Radikal dinci terör odaklarına her tür yardımı yaparak Suriye’de en az üç yüz bin Müslüman’ın ölmesine milyonlarcasının da yerlerinden yurtlarından edilmesine sebep oldukları için.

 

Ey din tacirleri, Hz.Muhammed ‘’Birbirinizi öldürmeyin demiyor mu?’’; siz hangi Peygamber’den bahsediyorsunuz?

 

Ortaya koyduğumuz bu tespitlerden sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Türkiye’yi bir Napolyon olmak uğruna RTE’nin istekleri doğrultusunda bilgi dışı yöneten Ahmet Davutoğlu bir kukla başbakandır.

 

Kuklayı oynatan ipler tümüyle RTE’nin ellerindedir.

 

Ülkemiz felakete doğru adım adım gidiyor.

 

Bakalım sonumuz ne olacak?

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!