Kriminal devlet muamelesi

Kriminal devlet muamelesi
29 Mart 2017 17:30

Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın dün New York’da tutuklanması ABD tarafından Türkiye’ye yapılan bir kriminal devlet muamalesidir.

 

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Türkiye’ye bir suçlular ile yönetilen devlet muamelesi yapılmıştır dün New York’da.

 

 
Çünkü Halkbank Genel Müdür Yardımcısı devlete ait bir bankanın en üst düzey 2 yöneticisinden biri olduğu gibi, Halkbank’daki tüm tasarruflar da doğrudan hükümet ile bağlantılı.

 

 
Söz konusu olan İş Bankası, Garanti, İNG Bank filan gibi, yöneticilerinden birisi tutuklansa devlete, en azından, doğrudan izafe edilemeyecek bir banka değil.

 

 
Söz konusunun Halkbank ve Halkbank yöneticilerinin seçilmesi, atanması hususlarının tamamen siyasi iktidarda olması New York’daki tutuklanmayı doğrudan siyasi iktidarı hedef alan bir aksiyon haline getiriyor.

 

 
Bu olay uluslararası ilişkilerin gerektirdiği nezaket, diplomatik ilişkilerin varlığı ve saygınlığı gibi hususlara da tamamen zıt.

 

 
Şimdi bir de…

 

 
Halkbank Genel Müdür Yardımcısını tutuklayan savcılık, gazetelerde New York’un güneyi deniyor ya, o güney, Manhattan ve Zarrab’ı tutuklatan Savcı Bharara’nın emekli olduğu savcılık biriminin olduğu şehir bölgesi.

 

 
Hayliden yazacaktım vakit olmamıştı, Bharara’nın emekli edilmesi Trump’ın Zarrab dosyasına farklı yaklaşacağı anlamına gelmiyor, Trump da bu davayı kapatmaz, Bharara’nın görevden alınmasının sebebi, tüm diğer yüksek savcıların ABD’deki teamüller gereği yeni bir başkanın gelmesi ile emekli oluyor ve Bharara’ya istisna yapılırsa diğer savcıların incineceği olması diyecektim.

 

 
Son gelişmeler ama her şeyi zaten yoruma mahal bırakmaksızın gösterdi.

 

 
Nitekim, bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tutuklanması ile ilgili olarak, “FETÖ’ye yakın Bharara’nın hazırladığı iddianameden yola çıkan, önceden hazırlanmış olduğu belli. Hemen de mahkemeye çıkardılar” dedi.

 

 
Yani, Çavuşoğlu da bu iddianamenin Bharara’nın Zarrab dosyası kapsamında aylardır gizli gizli hazırlandığını söylüyor.

 

 
Yalnız Çavuşoğlu Bharara için FETÖ’cü diyor ama bu durumda söz konusu olan sadece Bharara değil, ABD savcılığı resmen ilgili birimleri ile Zarrab olayına tıpkı Bharara gibi yaklaşıyor.

 

 
Yoksa Halkbank’ın bu kadar üst yöneticisi New York’da bu şekilde tutuklanmazdı.

 

 
Dün de hükümetten, “ABD bize tutuklama yapılacağını önceden haber verebilirdi” şeklinde bir serzeniş geldi ABD’ye.

 

 
Demek ki ABD hükümete hiçbir şey belli etmedi ve hükümetin seçtiği bir yöneticiyi gizlice izleyip tutukladı.

 

 
Bu muamele de çok açık bir kriminal devlet muamelesi.

 
Trump’ın bu süreci desteklediği de artık ayan beyan oldu.

 

 
Trump da Zarrab ve etrafında dönen ve hükümete de atfedilen siyasi olaylar hakkında belli ki Bharara gibi düşünüyor.

 

 
Yoksa böylesine bir diplomatik skandala ve saygısızlığa izin vermesi mümkün olmazdı.

 

 
Ki, Trump ilk geldiğinde hatırlanırsa, Trump’ın politikalarında siyasi iktidara karşı eskisinden olumlu anlamda bir farklılık olmayacağını öngörmüştüm.

 

 
Artık şunu da söylemek mümkün ki, Trump daha da zıt ve ters gidecek.

 
Şunu da öngörmek mümkün ki, Trump Erdoğan ile görüşse bile, ona karşı hep mesafeli kalarak, onun taleplerine kapalı olma tutumunu sürdürecek.

 

 
Hatta asıl olarak doğrudan görüşmeleri hemen hemen yok ederek, yardımcıları veya kurumları aracılığı ile sürdürecek temasları.

 

 
Geçen gün yazdım, yine yazayım bugün…

 

 
Referandumdan hayır çıkması bizim demokrasimiz kadar, siyasi iktidarın zorluklara, daha da büyük zorluklara çarpmaması için de çok önemli.
Hayır çıkarsa bundan en çok istifade edenler arasında siyasi iktidar ve Adalat ve Kalkınma Partisi olacak.

 

 
750 VOLTLUK ELEKTRİK GİBİ

 

 
Evelsi gün yolda giderken cep telefonumdan haber alayım biraz dedim.

 

 
Baktım, “Yurtdışında ilk günde 38.000 oy kullanıldı, bu sayı geçen seçimlerde 10.000 idi” şeklindeki haberi okuyunc da 750 voltluk elektriğe değmiş gibi oldum.

 

 
Çünkü aklıma hemen, “Bu yoğun ilgi hayır yönünde mi evet yönünde mi?” sorusu geldi.

 
Haberin kaynağı da AKP idi.

 
Onlar bunu sanki evet akını var gibi yorumlamıştı.

 

 
Şimdi bunu bilmek mümkün değil, en azından yurtdışında sokağa çıkıp, havayı koklamak gerekir.

 

 
Ama ilk günkü bu yoğun ilgi referanduma katılımın yüksek olacağının ilk belirtisi kanımca.

 

 
Bunu bir de şundan yazdım.

 

 
Referanduma daha 17 gün var ve 17 gün uzun bir zaman ve hayırlı memleket evlatları gevşememeli.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
AKP seçmeninden oy alacak
Mütekabiliyet
Kuyruğundan iyi tutuyor