Koray Aydın: Vicdanlarda yer tutmuş İmamoğlu kazanacak

Koray Aydın: Vicdanlarda yer tutmuş İmamoğlu kazanacak
16 Mayıs 2019 22:00

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, katıldığı televizyon programında açıklamalarda bulundu.

 

 

 

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, Habertürk’te Kübra Par’ın sorularını yanıtladı.

 

Gündemle ilgili olarak görüşlerini açıklayan Aydın, “İYİ Parti olmasaydı, Türkiye’de bugünkkü siyasi tablo çıkar mıydı ortaya? Ankara’ya verilen katkının anlaşılması açısından söylüyorum. Bütün illeri analiz ettiğinizde İYİ Parti oyun kurucu olma özelliği taşıyor. Genel başkanımızın öngörüsüyle bir oyun kurduk. Bunun da Türk siyasi hayatına güç ve renk kattığını ve büyük bir değişime neden olduğunu düşünüyorum. İYİ Parti’nin iktidar alternatifi olacağına inanıyorum” diye konuştu.

 

Aydın, Cumhurbaşkanlığı tarafından 19 Mayıs 2019’da Samsun’da yapılacak 100. yıl kutlama törenine İYİ Parti’nin katılıp, katılmayacağı yönündeki bir soruya “19 Mayıs’ta bizim de Samsun’da programımız var. Genel Başkanımız istişare yapmadan karar vermez. Yarınki istişare toplantısından sonra netleşir” yanıtını verdi.

 

Aydın’ın konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

 
“KALICILIĞIMIZI İSPAT ETTİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUM”

 

2 aylık parti iken Türkiye’de seçime katılan nadir partilerden birisiyiz. Türk siyasi tarihinde yer aldığımızı düşünüyorum. Mahalli seçim genel seçimlere göre daha zor bir seçimdir. Parametreleri daha çoktur. Türkiye’de ittifaklar oluştu. MHP ile AK Parti, biz de CHP ile ittifak yaptık. Buna işbirliği demek daha doğru olur; çünkü kanuna dayalı olarak yapılmadı. Bu seçimde böyle tezahür etti. Ben bu seçimlerden İYİ Parti’nin varlığının kalıcılığını ispat ederek çıktığını söyleyebilirim. Biz 30 büyük ilde, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Bursa’da aday göstermedik. Mersin’de bir talihsizlik yaşadık. 150 bin oyumuz olan yerde aday göstermedik. CHP’yi desteklediğimiz illeri baz alarak oyumuzun yüzde 12-13 bandına tekabül ettiğini düşünüyoruz. Kalıcı bir hale geldik diyebilirim.

 
“İYİ PARTİ SON SEÇİMLERDE OYUN KURUCU GÖREVİ OYNADI”

 

Daha fazla belediye başkanlığı kazanacağımız beklentisindeydik. 40 bandının üstünde çok yer kaybettik. Yüzde 48 oy aldık ama seçimi kaybettik. Aday gösterdiğimiz yerde çok yüksek oy oranları alarak seçimi kaybettik. Bizi tatmin etmeyen bir rakam karşımıza çıktı ama her yerde yüzde olarak kendini çok yükseklerde tutan parti olarak kalıcılığımızı gösterdik. İYİ Parti olmasaydı, Türkiye’de bugünkkü siyasi tablo çıkar mıydı ortaya? Ankara’ya verilen katkının anlaşılması açısından söylüyorum. Bütün illeri analiz ettiğinizde İYİ Parti oyun kurucu olma özelliği taşıyor. Genel başkanımızın öngörüsüyle bir oyun kurduk. Bunun da Türk siyasi hayatına güç ve renk kattığını ve büyük bir değişime neden olduğunu düşünüyorum. İYİ Parti’nin iktidar alternatifi olacağına inanıyorum.

 

“TÜRKİYE’NİN SİYASİ COĞRAFYASINI VE AKSINI DEĞİŞTİRDİK”

 

Ümit (Özdağ) Hoca divan toplantılarında bu görüşünü dile getirmişti. Bütün görüşlere saygı duyuyoruz. Ancak divan toplantısında bu şekilde seçimlere gireceğimizin daha doğru olduğunu düşündük. Seçimlerde sonuçları tersine çevirecek oyun kurma kabiliyetini kurduk. Şu anda Türkiye’nin siyasi coğrafyası, aksı değişti. AK Parti bütün büyük şehirlerde tuş olmuştur, yenilmiştir. Bu pencereden bakıldığında bu yapılan ittifakın büyük sonuç aldığını gözlemliyorum. Doğru bir karar verildiğini düşünüyorum. İYİ Parti’nin daha önünde gireceği çok seçim var. Kendini hazırlamış İYİ Parti’nin çok önemli roller üstleneceğini düşünüyorum.

 
“SAYIN DERVİŞOĞLU, GENEL BAŞKANIMIZIN TAKDİRLERİNİ ALDI”

 

Bunlar internet haberleri. İnsanlar boş olunca bu tür yazıları yazabiliyor. Genel başkanımız sayın Musavvat Dervişoğlu ve ben olmak üzere aslında biz bir takım oyunu oynadık. Bütün aktörlerin görevlerini başarıyla yürüttüğü konusunda karar merci sayın genel başkandır. Atayan, görev veren odur. Onun taktiği ile bunlar şekillenir. Her ilin, ilçenin özelliği farklı. Oralarda tesir eden farklı siyasi aktörler var. Bunlardan bileşke çıkarıp, sonuca götürebilmek önemliydi. Sayın Musavvat Dervişoğlu’nun görevini başarıyla yürüttüğü ve sayın genel başkanımızın takdirlerini aldığını düşünüyorum.

 
“MERSİN’DEKİ HADİSE ZAMANI GELİNCE KONUŞULUR”

 

Biz sayın genel başkanla her gün her dakika beraberiz. Esas şaşırtıcı olan şu, Mersin’de olanı getirip bana bağlamak siyasetle ilgilenmemek demek. Orası bana bağlı değil. İş yapan, faaliyet gösteren insanlar hakkında bu tür şeyler çıkar. Mersin’de yaşanan olay büyük talihsizlik. Seçim işlerine bakan genel başkan yardımcımızın bu konuda görevini dört dörtlük yaptığına eminim. Bir gün önce, aynı gün sürekli telefon trafiğiyle bunların zamanında iletilmesi konusunda uyarılar yapıldı. Genel merkezde görev yapan arkadaşlarımızın nezdinde bir ihmalin olmadığını biliyorum. Ama siyasette bunlar oluyor, diğer partilerde de böyle oldu. Bazı şeylerden yüzde yüz emin olmadan söylemek hak gasbını da beraberinde getirir. Zamanı gelince konuşulur.

 
“SEÇİMLERDE BU DİLİ KULLANANLAR KAYBETTİ SEVGİ DİLİ KAZANDI”

 

Bu seçimde karşımızda oluşan Cumhur İttifakı, seçimi seçim olmaktan çıkardı. Seçim adabını, lisanını, sürekli karşısındakini suçlamaya yönelik, hatta bir savaş dili kullanan üslupta devam etti. Herkes bibiriyle açık ittifaklar yaptı, illeri, ilçeleri ilan ettik. HDP bazı illerde aday göstermediyse orada HDP kitlesinin nereye oy verdiği ölçülerek bilinen bir şey değil. Binali Yıldırım ‘HDP’nin oylarına talibim’ demedi mi? Biz bazı yerlerde adayımızı çekerek HDP’ye karşı AK Parti’nin adayını destekledik. Bu tür söz ve söylemlerde bulunmak siyaseten o sözleri söyleyenler açısından utanç verici bir durumdur. Keşke bu dil hiç kullanılmasa. Ama maalesef bu seçimin en temel dili oldu. Ama o dili kullananlar kaybetti, sevgi dili kazandı.

 

 

“DAĞDAN BESLENEN ANLAYIŞLA SİYASET YAPMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR”

 

HDP kanunlarla kurulmuş bir parti. Ancak bir problemi var. Bu problemini çözmesi lazım. Demokratik düzen ve aks üzerinde siyaset yaparken, dağ kadrosuyla, PKK’yla arasına duvaar örerek kendi kararlarıyla ayakta durmak, uygulamak gibi bir durumu gerçekleştiremeyeceği müddetçe hep tartışılan bir pozisyontda kalır. HDP’nin kendisine istikamet ve yön belirlemek zorundadır. Bu olmadığı takdirde biz de parti olarak şüpheyle bakarız. Bakıyoruz zaten. Dağdan beslenen anlayışla siyaset yapmak demokratik ülkede mümkün değildir. Bir siyasi partinin terörden arındırarak bağımsız hareket etme özelliğini kazanması gerekir.

 
“BAHÇELİ AK PARTİ’YE MİLLİYETÇİ MEŞRUİYET Mİ KAZANDIRIYOR?”

 

Tam İstanbul seçimleri varken durup dururken böyle bir kararın alınmasının bu seçimlerle alakası var mı? Bir perde arkası diplomasisi sürdürülüyor mu? Son 15 gündür terörde bir tırmanma var, her gün şehitlerimiz oluyor, yüreğimiz dağlanıyor. Seçim arefesinde terördeki tırmanma benim aklıma son iki seçim arasındaki yaşananları aklıma getiriyor. O zamanda da terör tırmandırıldı. İktidar partisi bunu bir fırsat zemini olarak değerlendirerek kullandı. Olaya bu partiden bakınca, mesela iktidarın küçük ortağının sayın Devlet Bahçeli’nin tutumu, MHP’nin bundan önceki söz ve söylemleriyle bağdaşmadığıdır. AK Parti’nin çizmeye çalıştığı yeni politikaya acaba MHP tarafından milliyetçi bir meşruiyet mi kazandırılıyor? İstanbul seçimleri baz olarak yapılıyorsa 31 Mart’ta MHP seçimin yarısı sayın İmamoğlu’na oy vermişti. Bu tavır sürdürüldüğünde MHP seçmeninden yine sayın İmamoğlu’na oy çıkacağını düşünüyorum. İmralı’yla ilgili gelişmeleri partimizde değerlendireceğiz ancak bu seçimle ilgili bir kurgu gibi gözüküyor.

 
“KÜRT SEÇMENİN AĞZINA BAL ÇALMAK AMACIYLA MI GÜNDEME GELDİ?”

 

AK Parti İstanbul seçimini merkeze koymuş vaziyette. Bu bir gerçek. Şu anda yapılan bütün hareketleri buna uygun olarak kanaati bizde hakim. Durup dururken bu konuların gündeme gelmiş olmasını tesadüfe bağlayamayız. Sıkışmış vaziyette. İstanbul’da hakkı yenmiş Ekrem İmamoğlu var, hak gaspı var. Her türlü yolu deneyerek, her türlü imkanları, devletin gücünü, kuvvetini, sopasını herkesin üstünde hissederek karar alma süreci yaşattılar. Ama bu Türk milletinin gözlerinin önünde oldu. Söylenenlerin hepsi fasafisodur. YSK’nın iradesine el konulmuştur. Resmen orada bir darbe girişimi yapılmıştır. İktidarın kalbi İstanbul. Buradan besleniyor. Burada rant ekonomisi düzeni kurmuşlar, yağmaya dayalı. Bu rant ekonomisini teslim etmemek için herşeyi göze alarak baskı uyguladı ve YSK’yla bu kararı aldı. Şimdi oyun oynama dönemi. Çözüm süreci olabilir mi? Özellikle Kürt seçmenin ağzına bal sürmek amaçlı gündeme getirip ısıtabilirler. Biraz önce konuştuklarımız bunun altyapısıdır. Sayın Bahçeli’nin bu oyuna meşruiyet kazandıran söz ve söylemleri bizi şaşırtan noktadır.

 
“VİCDANLARDA YER TUTAN EKREM İMAMOĞLU SEÇİMİ KAZANACAKTIR”

 

Burada mağdur edilmiş bir insan var. Ekrem İmamoğlu mağdur edildi. Adamın elinden zorla seçimi aldılar. Bunun halk nezdinde yarattığı bir travma var. Türkiye ekonomik krizde. Herkes 31 Mart’tan sonra hükümete, ekonominin geleceğiyle ilgili sıhhatli adımlar atması beklerken alınmış seçim kararı iktidarın iyice gözünü kararttığını gösteriyor. Zalimlikle ilgili bir sürü eskiden anlatılmış kıssalar var. Harun Reşid var, oğlu Memun var. Hocası Memun’u feci şekilde döver. Çocuk ‘Bana niçin bunu yaptın’ diye sorar. Hoca elini ağzına götürür ve ‘sus’ der. 20 yıl geçer Memun halife olur ve hocasını yanına çağırır. ‘Bana geçmişte hiç bir şey yapmadığım halde vurmuştun, niye yaptın’ dediğinde hocası buna ‘sen hala bunu unutmadın mı’ der. Memun, ‘hiç aklımdan çıkmadı’ der. Hocası bunun üzerine ‘Sana zalim olursan bunun unutulmayacağını, insanların unutmayacağını göstermek için bunu yaptım, sakın zalim olma, adaletle davran’ der. Zalimin zulmü yıllar geçse de kalpte sönmeyen bir ateştir diye söyler. Burada gücünüzü kullanır, İstanbul seçimleri yeniletirsiniz, kul hakkı yersiniz, ama insanlar bunu kalplerinde sönmeyen bir ateş olarak tutar. Gün gelir, o da 23 Haziran’dır ve Allah’ın emrini yerine getirir. Bütün bu ayak oyunlarının, çözüm süreci olur mu olmaz mı, bütün çabaların beyhude olduğunu düşünüyorum. Vicdanlarda yer tutmuş İmamoğlu’nun kazanacağını düşünüyorum.

 
“DİNDAR KÜRTLER VE MÜTEDEYYİNLER ‘BU KADAR DA OLMAZ’ DİYECEK”

 

Bu seçimde sevgi öyle bir şeydir ki, gönüle aktı mı, gönülde yer tuttu muydu bunun pek izahı olmaz. Bir gencin sevgilisini sevmesi gibi. Bir eksiği vardır ama o eksiği görmez. İstanbul seçimi de böyle bir şey. İmamoğlu’nu İstanbullu sevdi, gönlü oraya aktı. Bunun artık Kürdü, şusu busu yok. Birey olarak düşünen her insan bu haksızlığı görüyor. Dindar Kürtler de dahil olmak üzere mütedeyyin kesmin Allah’ın adaletle hükmedin diyerek emir haline dönüştüğü bir konuda, bu kul hakkını gasba girmişse, dinimizin temellerinden olan kul hakkı üzerinde insanların canını yakan her olay, her bireyin gözleri önünde cereyan ediyorsa her insanın ‘bu kadar da olmaz’ olarak buradan ders vermek arzusunu taşıyacağı bir seçimi yaşayacağını düşünüyorum.

 
“ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI GÖKSU’YA DAVA AÇACAĞIZ”

 

Ekrem İmamoğlu Millet ittifakının adayıydı. Ona sahip çıkmaya devam edeceğiz. İstanbul’un bütün ilçelerinde demokrasi çadırları koruyacağız. Bu halk gasbını halka anlatan masalar oluşturacağız. İl başkanlığımızın koordinatörlüğünde bizim de katılacağımız, bütün illerimizin burada etkin olabilecek, fayda sağlayacak, illerdeki isimlerin de belirlenerek geniş bir şekilde alana yayılarak birebirde her yere ulaşacağız. Hemşehrinin hemşehriyi bulması daha kolay oluyor. Benim gidip Trabzonlu’yu kolay bulmam gibi. En son Esenler Belediye Başkanı’nın Trabzonlulara hakaret eden sözüne muhatap olduk. Kendisi yaptığı konuşmada ‘Yunan basını çok sevindi, çünkü İstanbul’u bir Yunan kazandı’ dedi. Sonra döndü seyircilere ‘Bu İstanbul’u kazanan nereliydi’ diye sordu. Trabzonlulara ‘Siz de Rumsunuz’ diye ağır suçlama yaptı. Daha sonra böyle bir şey demedim dedi. Sözleri çok açık, yorumlamaya müsait değil. Bütün Trabzon kendi infial halinde. Bu arkadaşımız haddini aşmıştır, ne söylediğinin farkında değil. Bütün Trabzonlulara Rum diyecek kadar şaşkın bir şekilde Türk siyasetine kara leke çalmıştır. Türkiye’nin T’si Trabzon, Trabzon’un T’si Türkiye’dir. Bir seçim kazanabilmek uğruna, İmamoğlu’nu kötüleyebilmek adına bu arkadaşımızı telin ediyoruz. Sonuna kadar bu işi takip edeceğiz. Videoları burada, ‘ben öyle bir şey demedim’ diye çekilemez. Bu işin peşini bırakmayacağız, kendisine hukuk davaları aşacağız. Unutmasın suçlamaya çalıştığı Ekrem İmamoğlu’nun dedesi İstiklal Savaşı gazisidir. O gazinin üç kardeşi de muhtelif savaşlarda şehit düşmüş insanlardır. Bu karalamayı yaparken bir ilinin tümünü kapsayan sözleri karşısında bizim söylediklerimiz çok azdır bile.

 
“YSK BAKALIM NE CEVAP VERECEK? ÇOK MERAK EDİYORUZ”

 

Bu seçim niye iptal edildi? Aynı gerekçeyle Mustafakemalpaşa’ya itiraz ettik. 595 oy fark var. Yapığımız müracaat 2 Mart itibarıyle sandık kurullarının süresini kaçırdınız diye reddettiler. Ama bu reddiyeyi yapanlar İstanbul’u iptal ederek Türk milletinin hakkını gasp ettiler. Biz şimdi Mustafakemalpaşa’ya tam kanunsuzlukla bir itiraz daha yaptık. Bakalım buna ne cevap verecekler. Onu da çok merak ediyorum.

 
MHP’YE GEÇECEK İDDİALARI…

 

Beni yakından tanıyanlar iyi bilir. İlkeli bir siyasetçiyim. Hisleriyle hareket eden bir insan değilim. Kendi idealleri için karar veren, onun bunun kuklası olmayan, kendi kararlarıyla siyaset yapan insanım. Şu anda İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısıyım. Bana bu teklifi yapmaya kimse cüret edemez.