Kişiye özel ısmarlama yasalar yetmedi; Şimdi de mafya yöntemi

Kişiye özel ısmarlama yasalar yetmedi; Şimdi de mafya yöntemi
11 Aralık 2014 10:55

Birkaç gün önce RTE muhalifi eski AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın başına gelen olaylar tam da hukukun ırzına geçici, yasaların yetmediği yerlerde intikamımı mafya usulleri ile alırım anlamını taşıyan iğrenç bir nitelik taşımaktaydı.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Feyzi İşbaşaran’ın gerek Emniyet Müdürlüğü, gerek Adliye önünde aşağılık şehir eşkıyalarınca uğradığı çirkin saldırılar, gerekse Emniyet içinde gözetim altında tutulduğu sırada kendisinin avukat olduğunu söyleyen ama aydın bir avukattan ziyade çirkin bir mafya elemanına benzeyen bir herif tarafından kahpece dövülmesi, bu olayların sanki çok derinlerdeki bir mafya reisi tarafından tertip edildiğini çok açık olarak göstermektedir.

 

Bu mafya reisinin kim olabileceğini herkes kendi kafasında beyin fırtınası yaparak canlandırabilir.

 

‘’Kafasını duvara vurarak kendini yaraladı’’ sözlerini sarfeden, ancak geri zekalıların inanabileceği sıradan numaraları kamuoyuna açıklayan bayağı mafya reislerinden bahsetmediğim çok açıktır.

 

Eski milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın suçu ne imiş?

 

RTE’ye hakaret.

 

RTE’ye hakaret etmiştir veya etmemiştir.

 

Demokratik hukuk devletinde yasal olarak her suçun bir karşılığı vardır.

 

Feyzi İşbaşaran eski bir milletvekilidir.

 

Öyle ki, Turgut Özal zamanında da milletvekilliği yapmıştır.

 

Hele de milletvekili olarak siyaset bir insanın yakasına bulaşmışsa, ölünceye kadar onun peşini bırakmaz.

 

Her şeyden önce diğer insanlar onu rahat bırakmazlar; muhakkak her konuda düşünce ve görüşlerini sorarlar.

 

Şimdi eski bir siyasi olarak Feyzi İşbaşaran düşünce ve görüşlerini kamuoyuna aktarmasın mı?

 

İşte bu bağlamda Feyzi İşbaşaran’da çeşitli siyasal konularda ve bu arada RTE hakkındaki düşünce ve görüşlerini tivitir yoluyla kamuoyu ile paylaşmıştır.

 

Şunu çok açık olarak sevgili okuyucularımla paylaşmak isterim ki ben, Feyzi İşbaşaran attığı bu tivitlerde RTE’ye hakaret edip etmediğini tartışmıyorum.

 

Feyzi İşbaşaranı’da savunmuyorum.

 

Bu olay dolayısıyla benim ortaya koyduğum sorun son derece travmatik ve yakın gelecekte kafası çalışan ve dili dönen tüm yurttaşları hedef alan çok tehlikeli bir yoldur.

 

Bunun anlamı nedir?

 

Gözümün tutmadığı, aleyhimde yazan herkes adamlarımca aynı akıbete uğratılır.

 

Demokratik hukuk devletinde cumhurbaşkanları da dahil siyasal basamağın her kademesindeki insanların lehinde veya aleyhinde yazı yazılır ve konuşulabilir.

 

Buna olgunca dayanamayan bir insan siyasete asla adım atmaz.

 

Siyasetçiler için söylenmiş ‘’İnsanlar hayatlarında iki defa çıplak kalırlar; biri doğduğunda, diğeri de öldüğünde ama siyasetçi üç defa çıplak kalır; doğduğunda, siyasete atıldığında ve öldüğünde’’ aforizması çok meşhurdur.

 

Devletin mahkemeleri vardır, yürürlükteki yasaları vardır; eğer bir suç işlenmişse gerekli ceza-i müeyyideler uygulanır.

 

Ama bu yasaların yanında bir de aşağılık çıkarcı gruplar adliye ve karakol önünde önceden tertiplenmiş bir tarzda şüpheliye saldırırsa böyle bir pislik, tüm milletin üzerine ayağınızı denk alın anlamında korkutma sembolü olarak atılmış olur.

 

Şunu çok değerli okurlarıma sormak istiyorum: Adliye önünde ve karakolun içinde bir yığın polisin varlığına rağmen aşağılık çukur bir maganda bozuntusu gözaltındaki bir kişiyi nasıl şerefsizce dövebilir; bana söyler misiniz?

 

Irza tecavüz olaylarında bile çok yoğun kızgın kalabalıklar, suçluya uygulama yaptırıldığı sırada bile öldürürcesine saldırma sırasında bile onu kulağına bir fiske yemeden kurtardıkları halde Feyzi İşbaşaran üç beş zibidinin şerrinden nasıl korunamaz?

 

Böyle azgın bir topluluğun şerrinden ‘’Feyzi İşbaşaran’ı koruyorum’’ numarası ile bir milletvekili, bilakis bir muhalife haddini bildirmek kastıyla Adliye önünde ‘’vurun abalıya’’ orkestra şefliği ile kiralık beyinli takımı yönlendirmesi hiç yakışır mı milletin temsilcisine?

 

Kavga edenleri ayırıyorum numarası ile kendi adamlarına karşı tarafı dövdürme numarası çok eski ve iğrençtir.

 

Sahibi tarafından görevlendirilen bu pek sayın milletvekili yaklaşan seçimler dolayısı ile tekrar aday olmak için çok iyi bir fırsat yakalamıştır.

 

Vay anasını yav; azgın bir topluluk ve başlarında orkestra şefi bir milletvekili, nasıl da önceden haber almışlar Feyzi İşbaşaran’ın filan adliye ve filan emniyet müdürlüğüne getirileceğini de orada kurşun askerler gibi hazır bulunuyorlar.

 

Herhalde o gece rüyalarında Allah tarafından kendilerine gösterilmiştir.

 

Bunlar devlet katında olabilecek normal olaylar mıdır?

 

Bunu bana biri anlatsın bakalım.

 

Şunu bir toplumbilim (sosyoloji) yasası olarak belirtmeliyim ki, böyle tehditler bumerang etkisine sahiptir; sert bir ivme ile sahibine döner.

 

Çünkü toplumlar kendilerini koruma refleksine sahiptirler.

 

Böyle durumlarda ortakakıl ile muhakkak her türlü çareler geliştirirler.

 

Bunu unutmayalım ve Çavuşesku, Şah Rıza Pehlevi, Marcos, Saddam, Kaddafi, Hüsnü Mübarekler vs. nin akıbetlerini hiç aklımızdan çıkarmayalım.

 

Çünkü onların akıbetleri, kendilerine yapılan hukuk dışı zorbalıklara karşı geliştirilen toplumsal refleksler sonucu tayin edilmiştir.

 

İki hususu daha anımsatmak durumundayım.

 

Bunlardan biri, RTE’nin hükümetin başı olduğu dönemde yasaların ucu kendisine, ailesine ve adamlarına dokunduğunda nasıl da kişiye özel yasalar çıkarttığı tüm kamuoyunun bilgisi kapsamındadır.

 

Ve hakeza buna yine RTE’nin talimatıyla hukukun çiğnenmesi adına son hızla devam edildiği de bilinmektedir.

 

Şimdi bu noktada soruyorum: Kişiye özel yasalar RTE’yi bile korumaya yetmiyor da şimdi mafya yöntemlerine mi başvuruluyor?

 

Burada bir hakikati avazım çıktığı kadar haykırmak istiyorum: Hukukun ırzına geçilerek kişiye özel çıkarılan yasalar bile bir siyasiyi koruyamıyorsa mafya yöntemleri de onu kurtarmaz, bilakis sonunu hızla getirir.

 

Artık gelinen nokta budur.

 

Yani despotların yıkılışı yakındır.

 

İkincisi ise RTE ruhsal olarak kendisini ulaşılamaz, dokunulamaz, yüksek değeri asla anlaşılamaz, yüksek övgülerden başka hiçbir söz söylenemez ulvi bir kişilik olarak görmektedir ki, en küçük eleştiriyi bile hakaret olarak algılamaktadır.

 

Tabi, bunlar psikiyatristlerin değerlendireceği konulardır.

 

Bu bağlamda olmak üzere on iki yıl içerisinde RTE’nin, düşüncelerini açıkça söyleyen binlerce insanı mahkemeye verdiği söyleniyor.

 

Ama AHİM’in kararları ve siyasilerin ağır eleştirilere katlanması gerektiği hususundaki içtihatları ortadayken açılan bu davaların büyük çoğunluğu reddedilmektedir.

 

Bir de hakaretten dolayı bir insanın yakapaça kodese tıkılması ilk defa görülen hukuk dışı bir olaydır.

 

Neden böyle olduğu çok açık olarak ortada bulunmaktadır.

 

Sonuç olarak şunu kaydetmeliyiz ki, Feyzi İşbaşaran’a yapılan aşağılık çirkin mafya uygulamasının Türk toplumunun çok ağır sendromla karşı karşıya olduğunu açıkça göstermektedir.

 

Buna karşı en etkili çareyi yine Türk toplumu bulacaktır.

 

Çünkü Allah, evreni o kadar adaletli yaratmıştır ki her olumsuz bir gelişme beraberinde en az o oranda eşdeğer yararlar getirmektedir.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!