Kılıçdaroğlu’nun okuması gereken yazı! CHP’de 46 yıl önce mahkemelik olan kurultayda neler oldu

Kılıçdaroğlu’nun okuması gereken yazı! CHP’de 46 yıl önce mahkemelik olan kurultayda neler oldu
5 Ağustos 2018 09:02

CHP’de kısa vadede neler olacağını şimdilik önce pazartesi 17.00’ye kadar sonra da izleyen günlerde göreceğiz. Dileğim CHP olağanüstü kurultay girşiminin mahkemeye düşmemesi.

 

 

 

Dikkatli ve sürekli okur hatırlayacaktır; bir önceki yazımda CHP’nin 1972’deki 5. Olağanüstü Kurultayı’ndan söz etmiş ve bir sonraki yazımda o kurultayı mercek altına alacağımı belirtmiştim. Nitekim dünkü bir televizyon programında da atıf yapıldığı gibi Soner Yalçın’ın dünkü yazısında da konu gündeme bir şekilde geldi. Şöyle ki, Yalçın, söz konusu yazısında CHP’de genel başkan değişikliğinin genel başkana rağmen olamayacağını, ancak istifa mekanizması devreye girdiğinde mümkün olabileceğini ifade etti.

 

Oysa durum biraz daha farklı, tam olarak öyle değil. İnönü, o kurultayda PM seçimlerinde güvenoyu alamayınca genel başkanlık yarışına girmeyi tercih etmedi. Çünkü durum belli olmuş, yarışa girdiği takdirde Ecevit karşısında kaybedeceğini anlamıştı. Nitekim, bir hafta sonra 14 Mayıs 1972’de yeniden toplanan kurultaya Ecevit tek aday olarak girmiştir.

 

CHP’DE ÇOK ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇ: 5. OLAĞANÜSTÜ KURULTAY

 

Bu noktanın altını çizdikten sonra CHP tarihinin en önemli dönemeçlerinden birisini oluşturan 5. Olağanüstü Kurultay’ın cereyanına geçebiliriz. 5. Olağanüstü Kurultay’ın bir önemi de tarihinde ilk kez mevcut genel başkana rağmen karşıtının öne çıkmasıdır (Tabii o zaman ilk olarak genel başkan seçilmiyordu, bu en sondu. Şimdi artık ilk gün genel başkan seçimi yapılıyor, ikinci gün de genel başkanın anahtar listesiyle gidilen PM seçimi, kurultay tamamdır! Yani CHP’de kurultay artık kurultay olmaktan da çıktı neredeyse! Aday olmanın zorlaştırıldığı bir seçim ve bir “gösteri”… Hele olağanüstü kurultay toplamak imkansıza yakın şimdi; delegenin yarıdan bir fazlasının oyuyla toplanabiliyor ancak genel başkan toplamazsa… Siyasi Partiler Kanunu’ndan (Yüzde 20) geri bir CHP Tüzüğü (salt çoğunluk) söz konusu. Atanan milletvekilleri ve anahtar listeden gelen üst kuruldaki toplam doğal delege sayısı zaten kafadan bir avantaj olağanüstü kurultay yaptırmak istemeyen genel merkez için).

 

5. Olağanüstü kurultay 12 Mart’ın en debdebeli döneminde toplanmış, sıkıyönetim koşullarında Selim Sırrı Tarcan’a izleyici alınmamış, üstüne üstlük 5-7 Mayıs arasındaki kurultaya ilk gün rahatsızlanan genel başkan İsmet İnönü rahatsızlanıp bir kalp spazmı geçirdiği için gelememiş, ancak ikinci gün bir sağlık ekibi kontrolunda kurultay salonuna gelebilmiş ve çalışmalar başlayabilmiştir (Sağlık konusunun duygusal bir iklim oluşturması için kurgulandığı da ileri sürülmüştür). Daha da acısı Üç Fıdan 6 Mayıs 1972’de CHP 5. Olağanüstü Kurultayı sırasında idam edilmiştir sabaha karşı.

 

KARIŞIK BİR DURUM: GENEL BAŞKAN MI ÇAĞIRDI DELEGELER Mİ?

 

Gündem şöyledir: Olağan açılış maddeleri geçildikten sonra genel başkanın konuşması, olağanüstü kurultay çağrısı yapanlar adına konuşma, PM çalışmalarının değerlendirilmesi ve güvenoylamasına sunulması, PM seçimi. Gündemde PM’nin güvenoylamasına tabi tutulması ve PM seçimi olması çok önemlidir. Demek ki, olağanüstü kurultay isteyenler PM’nin güvenoyu alamayacağını öngörmüşlerdir. Bu arada olağanüstü kurultayın genel başkanın mı yoksa delegelerin mi isteği üzerine toplandığı da karışık bir konudur. Zaten eski genel sekreter Bülent Ecevit de bu duruma konuşmasında şöyle işaret etmiştir: “Bu kurultayı kimin niçin çağırdığı bile birbirine karıştı. Genel başkan mı çağırmış? Şu kadar yüz imza toplayanlar mı çağırmış? Bu bile birbirine karıştı. Kurultay çağrısı hukuki esaslara uygun mudur?”

 

Anladığım kadarıyla, imza toplanmış ama bu arada İnönü de genel başkanlık yetkisiyle olağanüstü kurultay çağrısında bulunmuş, dolayısıyla herkes olağanüstü kurultayda mutabık kalmıştır sonuçta.

 

İNÖNÜ RESTİNİ ÇEKİYOR

 

Kurultayın ikinci günü iki ekip arasındaki ilk mücadele kurultay başkanlık divanı seçiminde yaşanmış, Ecevit ve arkadaşlarının desteklediği Kars Senatörü Sırrı Atalay’ın 733 oyuna karşılık İnönü taraftarlarının desteklediği Denizli Milletvekili Hüdai Oral 575’te kalmıştır. 108 delegenin oylamaya katılmaması, İnönü’de kurultayın havasının Ecevit aleyhine dönebileceği ümidini yeşertmiştir. Tartışmalar olağanüstü kurultayda bazı illerde yenilenen delegelerin mi, 20. Kurultay delegelerinin mi oy kullanacağı üzerine yoğunlaşmış, sonuçta İnönü’nün kurultayı kapatabileceği çıkışının ardından divan başkanı konuyu tarihe havale ettiğini belirtmiş ve kurultay 20. Kurultay delegeleriyle devam edebilmiştir.

 

İnönü’nün konuşmasındaki şu cümle önemlidir: “CHP’yi bir PM’nin hizip çoğunluğu elinde hem teşkilata, hem meclis gruplarına hakim duruma getirmek isteyen bir idare tarzı ile ciddi ihtilafım vardır. Bu vaziyetten parti behemehal kurtarılmalıdır.”

 

O cümle şu anlama gelmektedir; CHP PM ve MYK ile genel sekreter, CHP Genel Başkanı ile uyumlu olmalıdır!

 

KIRIKOĞLU: “İSMET PAŞA PADİŞAH DEĞİLDİR Kİ…”

 

Genel Başkan İnönü’nün ardından Genel Sekreter Kamil Kırıkoğlu Satır’dan sonra konuşmuş ve genel başkanı dinlemediği yolundaki suçlamalara şu tarihi yanıtı vermiştir: “İsmet Paşa, padişah değil, padişahlığı yıkan adamdır. İsmet Paşa padişah değildir ki onun semavi iradelerine her zaman peki diyelim. Elbette bizim de bildiklerimiz vardır.”

 

Kırıkoğlu’nun sözleri salonda İnönü yanlılarını kızdırsa da yapacak bir şey yoktur. En önemli vurgusu da mealen şudur Kırıkoğlu’nun; “Güvenoyu Ecevit için değil, bir kadro ve hareket içindir.”

 

“ÖZGÜR ÜYELER Mİ KAPIKULLARI MI?”

 

Eski Genel Sekreter Ecevit’in tarihi kurultaydaki konuşmasının şu son sözleri ise veciz bir söz olarak belleklere kazınmıştır: “Daha açık söylüyorum; vereceğimiz karar şudur: Demokratik bir partinin kanunlara saygılı özgür üyeleri mi olacağız, yoksa kapıkulları mı olacağız? Karar sizindir.”

 

GÜVENOYUNDA AÇIĞA ÇIKAN TABLO

 

CHP’nin tarihinde delegelerin özgür iradesiyle verdiği oylarla genel başkan değişikliğini sağlayan ilk kurultayda güvenoyunda dananın kuyruğu kopar. İki saat süren oylama 23.00’e doğru biter fakat kurultayın 23.00-05.00 arasında gece sokağa çıkma yasağına rağmen nasıl çalışacağı konusu vardır. 22.57’de İnönü kalkar ve hızlı adımlarla salondan ayrılırken Divan Başkanı Atalay sonucu açıklar. PM güvenoyu almıştır. Ecevit, Kırıkoğlu ve MYK ile PM’deki arkadaşları birbirlerini kutlamaktadır. Döküm şöyle açıklanır: 709 güvenoyu, 507 güvensizlik oyu, 1 çekimse, 4 kullanılmayan oy.

 

İNÖNÜ GÜVENOYUNDA KAYBEDİNCE İSTİFA EDİYOR

 

Delege İnönü’yü değil, Ecevit ve arkadaşlarını tercih etmiştir güvenoylamasında. Atatürk’ün vefatından beri 34 yıldır CHP genel başkanlığını yürüten İsmet İnönü, çektiği restin ardından istediği olmayınca baştaki çıkışının gereğini yapmış, ertesi gün, 8 Mayıs 1972’de istifa ederek yeni genel başkanın seçilmesi için yeni bir kurultayı işaret etmiştir. O tarihi istifa mektubu şöyledir:

 

“CHP Merkez Yönetim Kurulu’na,

 

CHP 5. Olağanüstü Kurultayının 7 Mayıs 1972 toplantısında verdiği karar sonucu olarak CHP genel başkanlığından çekildim.

 

Tüzüğün 28’inci maddesinin gerektirdiği işlemin kurulunuzca yapılması için saygılarımla arz ederim.

 

İsmet İnönü.”

 

Ecevit de İnönü’nün istifasının ardından şu açıklamayı yapacaktır: “Sayın İsmet İnönü’nün CHP’de genel başkanlık mevkiinden çok üstün bir yeri vardır. Bu üstün yeri, İnönü’den başka hiç kimse dolduramaz, dolduramayacaktır. Bütün CHP’lilerin gönlünde ve düşüncesinde o yer daima İnönü’nün olacaktır. Sayın İnönü’nün öncülüğünü yaptığı devrimci ve demokratik düşüncelerle yetişen kadrolar, onun kurduğu sağlam temeller üzerinde, CHP’yi eşsiz önderleri Atatürk’e ve İnönü’ye layık bir parti olarak yaşatacaklardır. Sayın İsmet İnönü’nün varlığından ve önderliğinden daha nice yıllar Türk ulusunun ve CHP’nin ışık ve güç almasını dilerim.”

 

MAHKEMEYE DÜŞEN CHP KURULTAYI

 

CHP MYK, bu gelişmeler sonrasında 14 Mayıs 1972’de yeniden “genel başkan seçimi” gündemli kurultay çağrısı yapar. Kemal Satır ve arkadaşları kurultaya tedbir kararı koydurmak ister ancak mahkeme reddeder. CHP artık bir lider partisi olmaktan çıkarak rüştünü ortaya koymuş ve örgüte dayalı kimliğini pekiştirmiştir. Kurultaya İnönü, Yalova’da dinlenmeye gittiği için gelmez. 1416 delegeden 913’ünün katıldığı kurultayda Ecevit tek adaydır ve 826 oyla CHP’nin üçüncü genel başkanı olarak seçilir. Rakamlardan İnönü’den yana olanların kurultaya itibar etmediği anlaşılmaktadır. Ecevit, partinin iki tarihi kişiliğinin ardından geldiği görevde ilk olarak delegelere hitap ederken şöyle der: “Bu göreve tarihten değil, sizlerin aranızdan, sizlerden biri olarak geliyorum. Gücüm sizsiniz, güvencem sizsiniz.”

 

Böylece 12 Mart 1972 Muhtırası ile CHP’de başlayan gerilim genel başkan değişimiyle sonuçlanmıştır. 1957’de İnönü’nün milletvekili, sonra bakan, PM ve MYK üyesi, genel sekreter yapatığı Ecevit, 15 yıl sonra CHP’nin üçüncü genel başkanı olmuş ve partisini 1973 seçimlerine götürecek yetkiyi almıştır. Bu süreç İnönü’yü bir süre sonra genel başkanlıktan maada CHP’den de milletvekilliğinden de istifa ettirmiştir. Şöyle ki: 14 Mayıs genel başkan seçimi kurultayı sonrasında İnönü’nün de katılıp görüşmeleri izlediği mutedil şekilde cereyan eden 21. Olağan Kurultay toplanmış yalnız buradaki tüzük değişikliğiyle şu hüküm geçerli kılınmıştır: “Hükümet kurmaya, hükümete katılmaya, hükümetten çekilmeye veya ayrılmaya PM karar verir. Bu kararlarda Millet Meclisi Grubu Başkan ve Başkan Vekilleri ile YK üyeleri de oylamaya katılırlar.”

 

İNÖNÜ CHP’DEN VE MİLLETVEKİLLİĞİNDEN DE AYRILIYOR

 

Söz konusu tüzük değişikliği 12 Mart’ın çalkantılı ortamında yeni bir hükümet bunalımına yol açmamış ama İnönü’yü partisinden şu dilekçe ile koparmıştır:

 

“CHP Genel Başkanlığı’na,

 

12 Mart şartlarının nazik mahiyetini ciddiyetle muhafaza ettiği bir zamanda, parti politikasının memleket için sakıncalı gördüğüm şekil ve istikamette değiştirilmesi sebebiyle CHP’den ayrılmış olduğumu bilgilerinize sunarım.

 

İsmet İnönü.”

 

İnönü, artık Tabii Senatör olarak Senato’dadır Malatya Milletvekilliğinden de ayrıldığı için.

 

Ecevit, İnönü’nün istifasına üzüldüğünü şu demeçte dışa vurmuştur: “Takdirlerinin böyle olmasını saygı ile, fakat elbetteki üzüntü le karşıladım. Sayın İnönü’nün devlete ve CHP’ye büyük hizmetleri unutulmayacaktır.”

 

Kuruluşun ve Kurtuluş’un İkinci Adam’ı, CHP’nin Atatürk’ten sonraki adı İsmet İnönü bir yıl kadar sonra da hayata gözlerini yumacaktır. Ancak, Ekim 1973’te 34 yıl genel başkanlık yaptığı partisi CHP’nin seçimlerden birinci parti olarak çıktığını görmüş fakat uzun hükümet buhranları sonrasında Ecevit’in başbakanlığında kurulan CHP-MSP koalisyon hükümetini görememiştir.

 

ECEVİT’İN ÖNÜNÜ AÇAN KENDİ İSTİFASI

 

İnönü’nün istifasının başlangıcı, aslında yerine genel başkan olan Ecevit’in 21 Mart 1971’de toplanan CHP Grubunda alınan Nihat Erim hükümetine katılım kararına karşı verdiği genel sekreterlikten istifa dilekçesidir. Bu dilekçe aynı zamanda Ecevit’in genel başkanlığının önünü de açmıştır.

 

“Sayın İsmet İnönü

 

CHP Genel Başkanı

 

Sayın Genel Başkanım,

 

Demokratik rejim için ve CHP için çok hayati saydığım bir konuda görüş ayrılığına düşmüş bulunuyoruz. Bu kadar önemli bir konuda sizin görüşünüze katılmadan genel sekreterlik görevini yürütmeye hakkım olamazdı. Onun için CHP genel sekreterliğinden ayrılıyorum. Bugüne kadar eşsiz önderliğinizle bana yıl gösterdiniz, değeri biçilmez desteğinizle bana güç kattınız. Size sonsuz şükran ve minnet duygularımı yaşadıkça içimde taşıyacağım. Yürekten saygılarımı sunarım.

 

Bülent Ecevit.”

 

XXX

 

O GÜNLERDEN BUGÜNLERE

 

Bu yazıyı bitirmek üzereyken televizyonda CHP’deki olağanüstü kurultay çağrıcıların temsilen bir grubun CHP genel merkezindeki basın toplantısını da izledim. CHP PM Üyesi ve Prof. Dr. Gaye Usluer ile arkadaşları 630 imzanın toplandığını ve teslim edileceğini, 50 imzanın da henüz kendilerine ulaşmadığını fakat pazartesine kadar bunun için süre olduğunu belirtti. Usluer, düşen delegeliklerle salt çoğunluğun da 621 olduğunun altını da çizdi. Anladığım kadarıyla yoldaki 50 imza genel merkezin geri çektirdiği imzaların yerine toplanan “ihtiyat imzası”… Sonuçta açıklanan rakamlar doğruysa -yine de ihtiyat payı koyalım- ve yasal süresi içinde geri çekilen imzalarla sayı 621’in altına düşmüyorsa olağanüstü kurultay ufukta gözüktü.

 

Şimdi soru şu: Bu rakamları gören Kılıçdaroğlu, İnönü’nün 1972’de yaptığı gibi güvenoylamasını kaybedince istifa eder mi? Çünkü 1972’de 5. Olağanüstü Kurultayda delegasyon salondaki güvenoylamasıyla İnönü’yü tercih etmeyeceğini göstermişti. Şimdi ise noterde verilen imzalarla seçilmiş delegeler değişim arzusunu ortaya koydular. Bu bir bakıma “güvensizlik oyu” olarak da değerlendirilebilir. Kaldı ki, kurultay toplandığında sandıkta Kılıçdaroğlu aleyhinde daha çok delege olacaktır. Hatta basın toplantısı düzenleyip genel başkana bağlılığını deklare eden doğal delegelerden de Kılıçdaroğlu aleyhine oy çıkacaktır. Bu işin tabiatıdır. Fakat ne var ki, onca başarısızlığa karşın Kılıçdaroğlu’nun çeperinde kendi başına partide bir yere asla gelemeyecek ve ona tutunmak durumunda olan çok sayıda kimse de var ve bu yüzden bir istifa zor gözüküyor.

 

CHP’de kısa vadede neler olacağını şimdilik önce pazartesi 17.00’ye kadar sonra da izleyen günlerde göreceğiz. Dileğim CHP olağanüstü kurultay girşiminin mahkemeye düşmemesi. İmzacılar kendileri açısından bunu taahhüt etti. Umarım CHP Genel Merkezi de sorumlu ve soğukkanlı bir tutum alacaktır.

 

(Kaynakça Notu: Bu yazıyı kaleme alırken Hikmet Bila’nın “CHP Tarihi” gibi pek çok kitap karıştırmakla beraber ağırlıklı olarak Prof. Dr. Suna Kili’nin doktora tezi olan “1960-1975 Döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nde Gelişmeler” kitabından yararlandım. Ayrıca, konunun meraklılarına CHP’de uzun süre parlamenter ve yönetici olarak bulunan Kemal Anadol’un “Filmi Geriye Sarınca” adlı anı-biyografi kitabını da öneririm.)

 

M. Ayhan Kara

Odatv.com