Kılıçdaroğlu: Polisin yolumuzu keseceği duyumunu aldık

Kılıçdaroğlu: Polisin yolumuzu keseceği duyumunu aldık
15 Haziran 2019 21:04

CHP Gene Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü’nün 2. yıl dönümünde KRT TV, Halk TV, Tele 1, Türkiyem TV ve Cem TV ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları:

 

 

 

Gazeteciler, iktidara göre farklı düşünenler, tutuklanıyordu hapse atılıyordu. Bunlar artarak birikiyordu. Böyle bardağın içine düşen damlalar gibi.

Muğla’dan iki belediye başkanımız da vardı, onlarla konuşuyorduk nasıl çözülür neler yapabiliriz diye. O sırada Enis Berberoğlu’nun tutuklandığını söyledi. Buna karşı bir şey yapılması lazımdı. Tabloya baktığınız zaman giderek ağırlaşan bir tablo vardı.

İktidar bu baskıyı toplum sessiz kaldıkça giderek arttırıyor.

Dolayısıyla ne yapalım diye uzun uzun konuştuk. Sonunda milletvekillerini topladık ve grup toplantısı yaptık genel merkezde. Orada bu yürüyüşün kararını aldık. Bunun kamuoyuna açıklanması gerekiyordu.

 

 

“ADALET ÜZERİNDE GÖRÜŞ BİRLİĞİNE VARILDI”

 

 

Sonra basın toplantısını yaptık. O görüşmeler sırasında hangi kavramı kullanabiliriz adalet üzerinde görüş birliğine varıldı.

Akşam karar vermiştik, yarın sabah yürüyüş yapılacaktı. Her şeyin hazır olması lazımdı. O gece arkadaşlarım geç saatlere kadar çalıştılar her şey hazırlandı. Grup da böyle bir yürüyşün olması gerektiği yönünde ağırlıklı görüş ortaya çıktı. Ben, benim için fark etmez Ankara-İstanbul arası 450 km. Ben yürürüm, yeter ki biz toplumda huzuru sağlayalım, adalet gelsin diye ifade etmiştim.

Sonra buna başladık. Akşam eve gittiğimde eşim televizyonlardan duymuş. Bavul hazırlamıştı.

Bir tek ayakkabıya ihtiyacımız vardı. Bir spor ayakkabım vardı ama yürüyüşe uygun değildi. Uzun bir yürüyüş için ayakkabı gerekiyordu. O yürüyüşe dayanacak bir ayakkabı.

Böyle bir ayakkabı da bulundu.

Ertesi gün, beyaz bir gömlek ve bir siyah pantolonla, elimizde adalet yazan bir pankartla Kızılay’dan yürüyüşe başlayacaktık. Oraya gittiğimde ciddi bir kalabalık vardı.

Kısa bir açıklamadan sonra yürüyüşümüze başladık.

Yürüyüşe başlarken, siz iktidar kanadından gelebilecek olan her baskıdan her eleştiriden göğüs gererek ilerlemek zorundasınız. Yürüyüş kararını alan bir genel başkanın tüm tehditleri göze alması lazım. Bireysel kendi çıkarlarınız için yürümüyorsunuz. Sadece CHP’liler için de yürümüyorsunuz. Hapishaneler tıka basa dolu. Kadını, yaşlısı, siyasetçisi… herkes hapse atılıyor. Ağır cezalar uygulanıyor.

Bütün bunlar insanları bir noktada bunaltıyor.

Parlamentoda AKP’nin ağırlığı var. Bizim önerilerimizi hiç dikkate almıyorlar. 15 Temmuz sonrası yaptığım konuşmada, darbe girişimöinde bulunanların bile adaletle yargılanmaları gerektiğini söylemiştim. Eğer adaletli bir devlet yapısıyla ortaya çıkarsak çok daha etkili sonuçlar elde edeceğimizi, parlamentonun adalet içinde davrandığını bütün dünyaya yayabilecektik ama bunların hiçbiri olmadı.

Toplum bir şey bekliyor. Bu kadar haksızlık olmaz diyor. Bunu nasıl yapacaktık? Aramızda uzun uzun tartıştık.

Sizin yapacağınız eylemin toplum olarak desteklenmesi gerekiyordu. O zaman ne yapılması gerekiyordu. Ankara-İstanbul arası 450 km. O süre içinde yapacağımız açıklamalarla topluma anlatabilirdik.

Toplumda adaleti kıskaca almış olan siyasal iktidar buna belki kulak verir dedik, dünyanın dikkatini çeker dedik.

Eğer çekinirseniz, acaba başıma bir şey gelir derseniz başlamamanız lazım. Bu yürüyüşü yapacağız, tamamlayacağız dedik. İnanıyorduk ve kararlıydık. Türkiye siyasetinin böyle bir şeye ihtiyacı vardı.

En karanlık ortamda aydınlığı getirecek olan yine siyasetçilerdir. Kocaeli’ye yaklaşırken, bir haber verdiler bize. İlçelerde İstanbul’a gideceğimizin engelleneceği söylendi. Duracağız ve hiçbir şey yapmayacağız dedim. Böyle bir engelleme olmadı. Biz yolumuza devam ettik ve yürüyüşümüzü tamamladık.