Kılıçdaroğlu: Erdoğan’la savaş dışında görüşmeyiz

Kılıçdaroğlu: Erdoğan’la savaş dışında görüşmeyiz
31 Ağustos 2014 09:38

 Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Utku Çakırözer yazdı.

 

Kılıçdaroğlu, ulusal çıkar konuları hariç Erdoğan’la biraraya gelmeyeceğini söyledi.

 

‘Önceden tokalaştık’

Dün bütün gün televizyon kanalları Hipodrom’da yapılan törenlerde Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun tokalaşmamasının görüntüsünü verdi kamuoyuna. CHP liderine bu soruyu sorduğumuzda, aslında dün aralarında bir el sıkışma yaşandığını öğrendik. Kılıçdaroğlu, “Anıtkabir’de, Aslanlı Yol’un başında herkesin tokalaştığı gibi tokalaştık kendisiyle” dedi.

 

‘En son Demirtaş alkışlamalıydı’

CHP’lilerin yemin töreni sırasındaki tavrını eleştirenler arasında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da vardı. CHP’lilerin yaptığını siyasi nezakete aykırı bulduğunu açıklayan Demirtaş’ın Erdoğan’ı alkışlaması da sosyal medyada ilgi görmüştü. Kılıçdaroğlu ile o günü konuşurken Demirtaş’a tepkisini gizlemedi:

“Biz nezaketin ne olduğunu ailelerimizden öğrendik. Eli kanlı, aile boyu gırtlaklarına kadar yolsuzluğa bulaşmış kişilere saygı göstermememizi de ailelerimiz bize öğretti. Roboski’de 34 kişinin öldürülme talimatını veren bir başbakan, cumhurbaşkanı olunca onu en son alkışlaması gereken Selahattin Demirtaş’tır. Oysa CHP, Roboski’nin hesabını hep sordu ve sormaya da devam edecek. Sayın Demirtaş’ın gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşan bir aileye hangi gerekçeyle saygı gösterdiğini ben merak ediyorum.”

 

Berkin’e ve annesine hakaret

“Ayrıca Berkin Elvan’ın annesini yuhalatan bir insanı alkışlamak o anneye de, Berkin’e de yapılmış en büyük hakarettir. Demirtaş, parlamentodaki tavrıyla Berkin’i ve ailesini kendi siyasal amaçları için kullandığını göstermiş oldu.”

 

‘Gül yolsuzluk dosyalarını kapatmazdı’

Kılıçdaroğlu, Erdoğan ile görüşmeyecek ancak yolsuzluk dosyalarını yakından takip edecek. Bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bütün yolsuzluk dosyalarının takipçisi olacağız. Davutoğlu’nu seçtirmesinin nedeni yolsuzluk dosyalarını kapattırmak. Abdullah Gül olsa bu dosyaları kapattırmazdı. ‘Gitsinler Yüce Divan’da hesap versinler’ diyecekti. Ama şimdi Erdoğan’ın Davutoğlu’na talimatı ‘Kapatacaksınız’ olacak. Zaman bunu hepimize gösterecek. Ama o dosyaların hiçbiri kapanmayacak. Kapattırmayacağız. Zaten bunun paniğini yaşıyorlar. HSYK ile ilgili açıklamalar hep aynı panikten.”

 

O karar Erdoğan’a mesaj Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hakkındaki ‘Kayıp Trilyon’ davasıyla ilgili mahkemeye başvurma kararını da CHP lideri şöyle yorumladı:

“Kendisine yakışanı yapıyor. Aynı zamanda Erdoğan’a çok güçlü bir mesaj da veriyor. Çünkü Erdoğan yolsuzluk dosyalarından kaçtı. Anayasaya göre milletvekilliği düştüğü halde, Resmi Gazete’de YSK kararını yayımlatmayarak dokunulmazlık süresini yasadışı olarak uzattı. Bu hep korkunun eseridir.”

 

‘Savaş dışında görüşmeyiz’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını yakından ilgilendiren savaş ve benzeri durumlar hariç Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmeyeceklerini açıkladı. Kılıçdaroğlu, “Bundan sonra muhatabımız hükümettir, Başbakan Ahmet Davutoğlu’dur” dedi. Kamuoyunun merakla izlediği Erdoğan-Kılıçdaroğlu tokalaşmasının ise dün Anıtkabir’deki tören sırasında yaşandığı öğrenildi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu dün 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinin ardından, 5-6 Eylül tarihleri arasında yapılacak olağanüstü kurultaya hazırlanmak için Genel Merkez’deki makamına geçti. Hipodrom’daki törenlerden sonra yaptığımız kısa görüşmede Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı ve yeni kurulan Ahmet Davutoğlu kabinesi konusunda şu değerlendirmeleri yaptı:

 

‘Özel temas olmayacak’

“Erdoğan ile görüşmeler konusuna genel bakışım şudur:
Bundan sonra zorunlu olmadıkça özel temas kurmayacağız. Bunun sebepleri de gayet açık:
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan adaletsiz yarış,
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet dosyaları,
Cumhurbaşkanı seçim sonucuna ilişkin YSK kararının yayımlanmaması ve uygulanmaması. Bunun için Resmi Gazete’ye ambargo uygulanması,
Yasama organının, yürütmenin tümüyle emrine girmiş olması. Bir kişiye göre devletin kurallarının tümüyle altüst edilerek yeni gelenekler oluşturulması.”

 

‘Ancak savaş halinde görüşürüz’

“Tüm bu söylediklerimiz hukuk devleti ilkelerine ve bizim devlet ve millet anlayışımıza çok terstir. O nedenle cumhurbaşkanı ile ilişkiler minimumda tutulacak. Resmi törenlerin dışında özel ilişki kurma çabamız olmayacaktır. (‘O çağırırsa ne yapacaksınız’ sorusu üzerine) Hayati bir konuysa, Türkiye’nin çıkarlarıyla ilgiliyse mesela savaş hali söz konusuysa elbette görüşeceğiz. Onun dışında Erdoğan ile bir görüşme arayışımız olmayacak.”

 

‘Muhatabımız hükümet’

“Türkiye parlamenter sistemle yönetilen bir ülke. Bu yüzden bundan sonra bizim işimiz hükümetle. Ahmet Davutoğlu ile. Erdoğan’ın yetkilerini aşmasına da izin vermeyeceğiz. Gelecek hafta kurultayımız var. Bizim bütün derdimiz Türkiye’nin meseleleridir. Ve tabii ki muhatabımız da hükümet olacaktır.”

 

‘Erdoğan’ın memuru gibi’

“Yemin töreninde Cemil Çiçek Meclis Başkanı gibi değil, Erdoğan’ın memuru gibi davrandı. Grup başkanvekilimiz elini kaldırarak söz istedi. Başkanın tutumu hakkında. Kendisi buna izin vermeyeceğini, geleneklerin de buna uygun olmadığını söyledi.
Yazılı kurallar, içtüzük varsa orada gelenek çalışmaz. Gelenek, yazılı olmayan kurallar demektir. Meclis Başkanı kendi tutumu hakkında söz istenince sözü vermek zorunda. İçtüzük böyle emrediyor.
Engin Altay şu soruyu soracaktı. ‘Siz TBMM’nin Resmi Gazete’de YSK kararı yayımlanmadan önce hangi gerekçeyle toplantıya çağırıyorsunuz. O zaman siz TBMM Başkanı olarak değil, Erdoğan’dan aldığınız talimata göre yönetiyorsunuz ve tarafsız değilsiniz’ diyecekti. Çiçek, ‘İsterseniz dışarı çıkın’ diyor. Orası babasının malı değil. Meclis. Milletvekili arzu ettiği zaman girer, arzu ettiği zaman çıkar. O koltuklarda onun gibi talimat dinleyen değil, özgür iradeli CHP milletvekilleri oturuyor.”

 

‘Altay ‘meşru müdafaa’ yaptı’

“(‘CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e içtüzük kitapçığını fırlatmasını nasıl değerlendiriyorsunuz’ sorusu ile ilgili) Ceza hukukunda meşru müdafaa diye bir kavram var. Cinayet suçtur ama meşru müdafaa halinde işlerseniz bu suç değildir. İçtüzüğe göre söz istiyorsunuz. Size söz vermiyor. Gelenek diye kendi kafasına göre bir şey uyduruyor. İstiyorsanız dışarı çıkın, diyor. O yapılan da bunlara karşı meşru müdafaadır.”

 

‘Davutoğlu’nun cebine liste koydu’

Kılıçdaroğlu’yla AKP’de genel başkanlık devir tesliminin yapıldığı olağanüstü kongre ile yeni kurulan kabineyi de konuştuk:
“Biliyorsunuz Erdoğan, kongre öncesinde ‘Ahmet Davutoğlu genel başkan ve başbakan olacaktır’ diye bir açıklama yaptı. Bu açıklama bile AKP kongresinin sadece usulden toplandığını, kongre delegelerinin bir iradesi olmadığını gösterdi. Davutoğlu’nun kukla başbakan olduğunu Erdoğan bizzat kendisi ilan etti. Havuz medyasında ‘jet kabine’ diye haberler var. Bakanlar Kurulu listesinin Erdoğan tarafından hazırlanıp Davutoğlu’nun cebine konduğunu gösteriyor o başlıklar.”

 

‘Kuzey Kore gibi talimatlı kongre’

“AKP kongresi Kuzey Kore’de yapılan törenlere benziyordu. Orada devlet başkanı öldüğü zaman insanlar talimatla ağlıyor veya talimatla gülüyorlar. Arena’daki kongre de buna benziyor. Talimatla alkış, slogan ve talimatla genel başkan seçtiler. Şu anlama geliyor: Kongre delegelerinin iradeleri olmadığı ve bir otoriteye dayandıkları anlamına geliyor.”