Kılıçdaroğlu, Baykal’ı hiç mi dinlemedi Kıbrıs konusunda?

Kılıçdaroğlu, Baykal’ı hiç mi dinlemedi Kıbrıs konusunda?
21 Ağustos 2018 12:44

Derdi hiç bitmeyen ana muhalefet partisi CHP’de yeni bir tartışma başladı.

 

 

Müyesser Yıldız / Odatv

 

 

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın ölümü nedeniyle twitter hesabından yayınladığı mesajda, “Kıbrıs barışı için verdiği mücadele dolayısıyla hep saygıyla hatırlayacağız” demesi tepki çekti.

 

Acaba Annan, “Kıbrıs barışına” ne gibi katkılarda bulunmuştu, kısaca hatırlatalım:

 

 

Evet, AKP iktidarının ilk aylarında Türkiye’nin önüne “Annan Planı” diye bir plan kondu, ama gerçekte bunu hazırlayan Annan değil, Rum-Yunan-İngiliz üçlüsüydü. Rumların müzakerecisi ile İngiltere’nin Kıbrıs Özel Temsilcisinin “ticari ilişkileri” ayyuka çıkmıştı.

 

 

Plan A’dan Z’ye KKTC ve Türkiye’nin aleyhineydi. O dönem Genelkurmay Başkanlığı’nın Başbakanlığa gönderdiği raporlardaki şu tek cümle herşeyi anlatıyordu:

 

 

“Annan planı, Enosis’in 15 yıl gecikmeli uygulamaya sokulması ve Kıbrıs’ın kaybedilmesidir.”

 

 

Ancak AKP iktidarı bir şekilde ikna edildi, plan 24 Nisan 2004’te referanduma sunuldu ve Türk kesiminin “evet” demesi sağlandı. Rumlar ise “15 yıl beklemeye tahammül edemedikleri, Kıbrıs’ı hemen istedikleri” için planı reddetti.

 

 

Referandumdan sonra BM’ye verdiği raporda Annan, Türk tarafını övmek, Rum kesimini ise kibarca eleştirmekle yetinirken, bu planın gerçekleşmesi halinde Türklerin kaybedeceklerinin listesini de çıkardı. 100 bin Rum’un kuzeye dönüşü, Rumların uluslararası antlaşmalarının ve yasalarının kabul ettirilmesi, en önemlisi Türk askerinin Ada’dan zamanla çekilmesi sağlanmış olacaktı. “Kıbrıslı Türkler ve Türkiye, Rumlara el uzatmak için hiçbir fırsatı kaçırmamalı ve uzlaşma için elinden geleni yapmalı” tavsiyesinde de bulunan Annan’a göre, “Türk askeri Ada’yı hemen terk ettiği ve garantörlük hemen sonlandırıldığı” takdirde Rumlar, planın yeniden referanduma sunulmasını kabul edecekti.

 

 

Türkiye ve KKTC’nin plana “Evet” demesinin anlamını, yine Annan’ın ağzından aktaralım:

 

 

“Türk tarafı, egemenlik ve devlet olarak tanıma talebinden vazgeçmektedir!..”

 

 

Özetle Annan, barış için değil Kıbrıs’ın Rumlara teslimi için mücadele verdi. Türkiye bu plana “evet” dediği için de Rumlar, çıtayı hep bunun üstünde tuttu, sonraki süreçte milim tavize yanaşmadı.

 

 

GENEL BAŞKANINI HİÇ Mİ DİNLEMEDİ

 

 

Peki dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Annan Planı’na nasıl bakıyordu? Kılıçdaroğlu’nun Annan mesajına dün sert tepki gösteren dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Baykal’ın tutumuna dikkat çekti. Biz de Baykal’ın o dönemdeki açıklamalarından bazı hatırlatmalar yapalım.

 

 

“Annan Planı’nda köklü değişiklikler istenmiyor. Sadece makyajla bir şeyler yapılsın deniliyor. Yani, müzakere ediliyormuş gibi yapılsın, ama sonuçta bu aynen kabul edilsin deniliyor. Kabul edilemez yığınla madde varken, makyajla bu sorun giderilebilir mi? Kuzeyi Türk toplumunun olmaktan çıkarıp, Türk-Rum toplumu haline getiren bir plana kim ‘evet’ diyebilir?”

 

 

“Türkiye öyle bir referandum uygulamasını kabul etmiştir ki, bunun içinde nelerin olacağı ancak referandumdan sonra şekillenecektir. Türkiye’de, TBMM’nin, MGK’nın, hükümetin, Başbakan’ın, Dışişleri Bakanlığı’nın bugüne kadar çeşitli vesilelerle ‘mutlaka değiştirilmesi gerekir, şu yönü kabul edilemez’ diye eleştirdikleri planı, şimdi aynen hiçbir noktasında değişiklik arayışına girmeden, hatta içeriğinin bile netleşmesini beklemeden kabul etmiş olma durumuna gelinmiştir. Bu bir emrivakidir. Bu emrivakiyi hükümet yapmaktadır. Hükümet, bu oldu bittiyi Türkiye’ye karşı yapmaktadır. Bu olaya TBMM’nin mutlaka el koyması ihtiyacı vardır. Türk dış politikası kırılmayla karşı karşıya. Türkiye, bugüne kadar böylesine teslimiyetçi bir duruma düşmemiştir.”

 

 

“Annan Planı’nın sadece Kıbrıs’ın geleceği bakımından değil, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki konumu açısından çok ciddi sorunlar taşıyacağı ortaya çıkmıştır. Başbakan Erdoğan Kıbrıs’ta nutuk atıyor. Yok efendim kanla alınan toprak verilemezmiş. Kanla alınan toprağı Annan Planı ile vermeyi taahhüt ettin. Tek egemenlik, KKTC egemenliğini ortadan kaldırır. Başbakan’ın sözlerinin hiçbir ciddiyeti yoktur. Aldatmaca sözlerdir. Bunlarla ülke aldatılamaz.”

 

 

Kılıçdaroğlu o dönem CHP İstanbul Milletvekili’ydi. Meseleye vakıf olamayabilir, ama Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bu açıklamalarını da dinlemedi mi ki, Annan’ı övebildi?..

 

 

Kaldı ki 8 yıldır, “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir…” diyen Atatürk’ün ve “Kıbrıs fatihi” merhum Bülent Ecevit’in partisinin Genel Başkanı olduğuna göre, Kıbrıs’ın “milli davamız” olduğunu bilmemesi mümkün mü? Yoksa o da Kıbrıs’ı birileri gibi “sorun” olarak mı görüyor?

 

 

DIŞİŞLERİ BİLE ÖYLE ÖVMEDİ

 

 

Bir başka ayrıntı; AKP iktidarının politikaları doğrultusunda Annan Planı’nı savunan Dışişleri Bakanlığı dahi vefat mesajında Annan’ı Kılıçdaroğlu kadar övmeyip; “Kofi Annan’ın adıyla anılan BM Kapsamlı Çözüm Planı, 2004 yılında Kıbrıs çözüm süreci müzakerelerinin tarihinde ilk defa Ada’daki iki halkın onayına sunulmuş, ancak eşzamanlı olarak yapılan referandumlarda Kıbrıs Türk tarafınca kabul edilmesine rağmen Kıbrıs Rum tarafınca reddedilmişti” demekle yetindi.

 

 

İktidarın gazetesi Star’da yazan Ersoy Dede bile dün “Onun barış güvercini olduğunu” anlatacak olanlara karşı, “Kofi Annan denince ilk aklıma gelenler” başlığı altında Ruanda’dan Bosna’ya, Sudan’dan Irak’a adeta sicilini özetlerken, Kıbrıs planı için şu tespiti yaptı:

 

 

“Kıbrıs Türkleri için asla kabul edilemez skandal bir plan olmasına rağmen yine de biz ‘evet’ demiştik Rumlar ise hayır.. ‘Evet’ dememiz halinde KKTC üzerindeki izolasyonun kalkacağını vaat edenler sonrasında çark etmiş, ‘biz plan hayata geçerse, izolasyonu kaldırırız demiştik’ diyerek milletçe ‘küresel kelek’ ne demekmiş, bize öğretmişlerdi…”

 

 

KILIÇDAROĞLU NE YAPMALI

 

 

İlginçtir; İki günder tepki çok, Kılıçdaroğlu’ndan veya parti yetkililerinden ses yok!..

 

Onur Öymen’in dünkü uyarı ve çağrısı önemliydi. Şunları söyledi:

 

 

“CHP Tüzüğüne göre, Genel Başkanın sözleri Partiyi bağlar. Bu sözler sehven söylenmişse, hemen geri alınmalıdır. Bilinçli olarak söylenmişse ciddi bir durum var demektir. Çağdaş demokrasilerde Genel Başkanların milli davalara, kendi partisinin programına ve geçmiş söylemlerine uygun bir tavır içinde olmaları esastır. Aksi yönde tavır içine girenlerin Parti Genel Başkanlığı görevini sürdürmeleri beklenemez.”

 

 

O sözler “sehven” ise Kılıçdaroğlu’nun, Annan Planı referandumu üzerine Erdoğan ve Gül’ün verdiği, “Rum kesiminin hayır demesi halinde göğsümüzü gere gere KKTC’nin tanınması için tüm dünyayı dolaşacağız” sözünü hatırlatıp, iktidara KKTC’nin tanınması için çağrıda bulunması,

 

 

Ve de ekonomik krizde ülkemize yardım edeceği açıklanan Katar’ın milli petrol şirketinin Amerikan Exxon Mobile’le Kıbrıs açıklarında arama yapma anlaşmasının iptal edilip, edilmeyeceğini sorması iyi bir telafi olmaz mı?

 

 

“Sehven” değil “bilinçli” ise de; Eylül’deki BM zirvesine kadar “Kıbrıs sorununu” çözmek için Türkiye’yi abluka altına alanlara mesaj olarak yorumlanmaz mı?!.