Kendi fatihamı okudum ben de

Kendi fatihamı okudum ben de
22 Nisan 2015 17:30

Ertuğrul Özkök bugünkü yazısında Tayyip E.’nin hazırlattığı Çanakkale filminden söz etmiş ve o filmi paylaşmadığını söylemiş özetle.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

Film her yerde dönüyor birkaç günden beri.

 

Tayyip E. Cumhurbaşkanlığı forsu ile hazırlattığı filmde bol bol rol çalmaya çalışmış Çanakkale’den.

 

Ben filmi ilk gördüğümde filmin kendisinden uzaklaşıp, Çanakkale’ye yoğunlaştım içimde ve kendi Fatihamı okuyarak, Türkiye’yi bize veren hakiki kahramanlarımızı andım içimden sessizce.

 

Bu tür; Çanakkale olayının içine Tayyip E.’nin kendi boy boy fotoğraflarını koydurttuğu bir film herşeyden önce ayıp aslında.

 

Dünyanın en zor işlerini yapmış ve bunu yaparken hayatını vermiş şehitlerimiz ve Çanakkale’yi Türkiye’ye bahşeden büyüklerin büyüğü komutan Atatürk’den rol çalmaya çalışmak bu dünyanın en küçük ve en bayağı işlerinden.

 

Atatürk’ün fotoğrafını da filmin son sahnesine mecburen koymak da çok ayıp ve bir insan kendini ancak bu kadar küçültür.

 

Kendini bilmemek ve abuk subuk bir biçimde o şehitlerden, onlara komuta eden kararlı, bir milim geri adım atmayan komutandan ve bir gece boyu Anafartalar’da oluk oluk akan şehit kanından rol çalmaya çalışmak gibi bir sefilliğe de Allah kimseyi düşürmesin.

 

Tabii, MHP oylarına da oynuyor ve de tarihi bilmeyen halk kesimlerinin tahayyüllerinden çalmaya çalışıyor, bunu biliyoruz.

 

Bize de Çanakkale şehitlerimizin hatırasını içimizden fırtınalar akarak sessiz bir Fatiha ile anmak kalıyor.

 

Gerçeği bu dünyada kimse çalamaz, zaman sadece bazı tiyatro sahnelerine şahit olur ama gerçek hep baki kalır bu dünyada.

 

BU TUTUM MARAZİYETİ ARTIRIR

 

Şurası çok açık ki, Ermeni diasporasının ve Ermenistan’ın soykırım takıntısı kendileri açısından da zor bir durum.

 

İnsanlar ve toplumların hayatlarını takıntılar ve negatiflikler üzerine kurmaları patalojik bir durum ayrıca da.

 

Her toplum, her ülke kendisine pozitiv varlık sebepleri bulmalı.

 

“Biz şunu kurduk, şunu yaptık, şu alanda dünyaya katkı sağladık” gibi.

 

Ancak Ermenistan ve Ermeni diasporası varlık sebeplerini yarattıkları soykırım miti üzerine kuruyorlar.

 

Sabah, öğlen, akşam dillerinde bu var.

 

Bu çok sağlıksız bir tutum.

 

Bu dünyada milyonlarca acı çekildi, savaşlar oldu, insanlar aç kaldı, yersiz, yurtsuz, devletsiz kaldı, yiyecek yemek bulamadı, hastalıklar kırdı geçirdi insanları.

 

Bakın daha geçen hafta 1100 mülteci insan Akdeniz sularında çoluk çocuk boğuldu.

 

Bugün bile dünya büyük acılar çeken ve derman bulamayan, yol bulamayan insanlar ve toplumlarla dolu.

 

Böyle bir dünyada Ermenilerin böyle bir soykırım takıntısı ile hayatlarını, zihinlerini doldurmalarının onlara getireceği hiçbirşey yok.

 

Devamlı bir soykırım lafı ve bunun etrafında bir Türkiye takıntısı ile toplum olarak yaşamlarını devam ettirip, istikbale varamazlar.

 

Hepinizin tanıdığı ve bir ara Ermeni soykırım tezlerine çok destek vermiş olan bir Türk aydını bana söyle dedi birkaç sene önce…

 

“Bunlarda durum artık tamamen patalojik hale gelmiş, sabah kalkıyorlar, ellerine diş fırçasını alıp, aynaya bakıyorlar ve soykırım diyorlar ilk olarak.”

 

Ermeni diasporasını ve soykırım tezci Ermenileri tanıyan herkes bu durumu biliyor aslında.

 

İşte diyeceğim o ki, Davutoğlu’nun 2015, 100. yıl açıklaması doğru değildi zira Ermenilerin bu takıntısını besler nitelikteydi.

 

Biz bu takıntı konusunda mesafeli olmalı ve bu tür 100. yıl vs. gibi yorumlardan uzak durmalıyız.

 

Ermenilere de yardımcı olur ayrıca bu mesafe, zira birgün bu takıntıdan gerçekten de kurtulmaları gerekir.

 

Ondan sonra sağlıklı bir temelde herşey anılır ve konuşulur.

 

Ama bu patalojik haliyle olmaz bu.

 

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan