Karanlıklardan geçerken umut hiç bitmemeli…

Karanlıklardan geçerken umut hiç bitmemeli…
4 Ocak 2017 07:46

Yeni yılın ilk günü, umutların yeşerdiği, insanların bu umutlarla yola koyulduğu güzel dileklerle başlar. Bu nedenle çok önemlidir tüm dünyada… Eğlencelerin, piyangoların, sabahlara kadar meydanlarda bir arada olmanın tek gerçek sebebi ‘umut’tur.

 

 

 

Dr. Semih DİKKATLİ H&H YORUM

 

 

 
Giden yılı yarattığı acılarla, yıkımlarla, savaşlarla, açlıkla, sefaletle topyekûn yolcu ederken, yeni gelen yılın tüm bu kötülüklerden ayrışmasını, güzellikler, refah, huzur ve barış dolu bir yeni dünyaya uyanmayı umut eder insan. İşte budur ki yüzyıllardır dünyayı ayakta tutar.
Bunca şiddetin, tecavüzün, yıkımın, savaşın, açlığın içinde insanın elinde kalan tek karşı koyuş, nefes almasını sağlayan tek motivasyon umuttur. Çocuklar tecavüze uğrarken, bombalar altında ölürken, savaşlarda gençler acımasızca katledilirken, kadınlar tecavüzlerden, ölümlerden geçerken tüm bunlara niye katlanır ki insan?Niye bırakıp gitmez tüm bu saçmalıkları, yürek acılarını? Niye yaşamak için tırnaklarını geçirmeye devam eder yeryüzüne?
Tüm bu soruların cevabı ortada, umut hiç bitmez. Umut hiç bitmez.
Son yıllarda ama özellikle 2016 yılında hemen her sabah mutsuz uyanmamız için birçok olay oldu. Bombalar patladı, şehit haberleriyle sarsıldık, ayrıştırıcı bir dil kullanan provokatörlerin hedefi haline geldik her Allah’ın günü. Oysa beklentimiz çok basitti; “İnsanlar ölmesin, terör olmasın, sokaklarımızda rahatça nefes alalım”.
Tam bu umutlarla başladığımız böylesine bir yılın ilk saatleri hepimiz için -içinde insan olanlar için- sarsıcı başladı. Barış, huzur ve sağlık beklentileriyle yeşeren umutlarımız dinamitlendi dün gece. İstanbul’da yüreklerinde umut taşıyan onlarca insan acımasızca katledildi. Aslında hedef hiçbir zaman bu insanları öldürmek değildi.Hedef geride kalanların yeni yıl umutlarını yok etmek, onların hayata tutunmasını engellemek ve isyan duygusuyla davranmasına sebep olmaktı. İsyan; içinde intikam, kaygı, korku, acı gibi insanı çürüten duygular içerir ve ayrıştırıcı, yıkıcı dinamiklere sahiptir. Dün gece insanları katleden mahlûkların tek gerçek amacı işte budur; “isyana yakın duygu ve düşüncelerle hepimizi felç etmek, umutlarımızı elimizden almak”… Bu insanlar kimi zaman bir terörist, kimi zaman bir yazar, asker, polis, doktor kimi zaman da bir siyasetçi kimliğiyle karşımıza çıkıverir.
Böylesine şekil değiştirmiş yaratıkların yön verdiği bir dünyada, hepimiz hemen her sabah mutsuz uyanıyoruz.İçimizde hep bir ağlama isteği ve yaşıyor olmaya utanıyoruz. Uykularımız allak bullak, güzelliklerbile umurumuzda değil artık ve mutlu hissettiğimiz zamanlar acımız daha da derinleşmekte…
Karşıt bir mutsuzluğa teslim ediyoruz kalbimizi, neden mi?
Yürüyerek bir yere gitmek isterken adım başı karşımıza çıkan dilenciler, çöp karıştıran insanlar, lokantaların önünde bir çorba için bekleyen çocuklar, vatansız, evsiz kalmış mülteciler, patlamalar, kan, acı, gözyaşı dolu etrafımız.
Her gün ölüm haberleri almaktan, ağır yarılı insanların uzuvsuz, sakat kalmasından, teröristlerin özgürlük savaşçısı, din koruyucusu gibi gösterilmesinden, devleti sütten çıkmış ak kaşık göstererek yapılan bazı rezillikleri görmezden gelenlerden bıkkınız.
Şehirler içinde mahallelerin, sokaklar içinde insanlığın inanılmaz refah farkları içermesinden, mezhepsel, etnik ayrıştırılmalardan ve bunu körüklemek için yapılan her ahlaksız eylemden yılgınız.
Çocuklarımıza rahatça her şeyi alabilirken alamayanları, rahat ve sıcak yataklarında onları uyuturken bunu bulamayanları, evimizde yemek pişerken aç yatanları düşünmekten ölgünüz.
Her geçen gün artan madde bağımlısı, şiddet yanlısı, tecavüzcü gençleri ve onların zarar verdiği diğerlerini düşünmekten, dürüstlük, iyilik gibi kavramların enayilik sayılmasından mutsuzuz.
Doğanın talanından, hayvanların işkence görmesinden, koca dünyada onlara minicik yaşama alanlarının bile çok görülmesinden kızgınız.
Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler, eminim ki sizin de ekleyeceğiniz birçok kalem mutsuzluk, yılgınlık, kırgınlık var bu ülkede… Bir deneyelim bakalım kaç bin sayfa yazı çıkar eklenenlerden…
Şimdi birbirimizi suçlama zamanı değil, yılgınlığa kapılma, vazgeçme zamanı da değil… Şimdi birbirimize sarılma, inadına bir olma, inadına mücadele zamanı… Bırakın şimdi isyanı, hayatı kabul edelim olduğu gibi ve kötülüklerini değiştirmek için umutlarımıza sarılalım. İsyanla değil, inançla açalım yüreklerimizi karanlığın üzerine. Kalbimizin güneşi aydınlatsın gelecek yolumuzu, ısıtsın ellerimizi en soğuk zamanlardan geçerken…
Bırakalım nefret dolu, yıkıcı söylemleri, yüreğimizdeki insana güvenelim.
Evet, bugün de mutsuzum nihayetinde ama umutsuz değilim. Sayıca azalmış gibi görünse de vicdanlı, güzelinsanlar, aslında sadece suskunlar ama hep yanımızdalar. Birgün gelecek bu suskun güzel insanlar, birleşecekler ve gelecek güzel günlerimizi yaratacaklar. Çocuklarımızın insanca yaşaması için kötülüğe karşı kazanacaklar.
Karanlıklardan Geçerken Umut Hiç Bitmemeli…

 

 

 

Dr. Semih DİKKATLİ Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İçimdeki çocuğun bayramı
Herkes birine zorba…
Kara Kutu… Hadi yüzleşelim…