İnce: 05:00’te sandık başında olacaksınız, hatta geceden gidin!

İnce: 05:00’te sandık başında olacaksınız, hatta geceden gidin!
23 Haziran 2018 17:30

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 24 Haziran seçimleri öncesinde son mitingini İstanbul Maltepe’de gerçekleştirdi. Yüz binlerce kişinin katıldığı ve çok sayıda kişinin de yer kalmaması sebebiyle alan dışında kaldığı mitingte konuşan İnce, sözlerine “Yarın bambaşka bir Türkiye olacak” diye başladı.

 

 

Seçmenlerine çağrıda bulunan İnce, 36 saatliğine ‘seferberlik’ ilan etti ve “Eve gidin şimdi, biraz dinlenin. Yarın sabah 05:00’te sandıkta olacaksınız. Hatta sağlık sorununuz yoksa akşamdan okul bahçelerine gidin. Hastalanmayacaksınız, acıkmayacaksınız, susamayacaksınız. Sandık başlarından ayrılmayacaksınız, tuvalete gitmeyeceksiniz. Bir gün oruç tutun, bir şey olmaz. Ve ıslak imzalı tutanakları aldıktan sonra, seçim kurullarının önüne gideceksiniz” dedi.

 

24 Haziran sabahı kendisinin oyunu Yalova’da kullanacağını belirten İnce, daha sonrasında Ankara’ya geçeceğini ve gün boyunca Yüksek Seçim Kurulu’nun önünde olacağını da sözlerine ekledi.
“Yarın bambaşka bir Türkiye olacak”

İnce’nin İstanbul Maltepe’de yaptığı ve 5 milyon kişinin katıldığını söylediği son seçim mitinginde yaptığı konuşmanın öne çıkan bölümleri şöyle:

-Yarın bambaşka bir Türkiye olacak. Yarın ayrımcılığa son vereceğiz. Yarın devletin parasını savuranlara son vereceğiz. 107. miting ve şafak 1.

-Ne diyordu Yahya Kemal: Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul diyordu. Aziz İstanbul sana Maltepe’den bir sahneden baktım, öyle güzel gözüküyorsun ki. Dostlara güven veriyorsun, gelincik tarlası gibisin İstanbul. İzmir’de, Ankara’da muhteşemdin ama İstanbul’da 5 milyonsun.
Nazım Hikmet’ten: Ne ölümden korkmak ayıp ne de düşünmek ölümü

-Yahya Kemal, Necip Fazıl, Nazım Hikmet bizim. Hepsi bizim değerimiz. Ne diyor Necip Fazıl, “Ay ve Güneş ezelden İstanbulludur.” Ne diyor Nazım Hikmet, “Yedi tepeli şehrimde bıraktım goncagülümü, ne ölümden korkmak ayıp ne de düşünmek ölümü.”

Huzurlu bir Türkiye, mutlu bir Türkiye. Barışmış bir Türkiye için. 50 günde 107 miting yaparken meydanları süsleyen kardeşlerim, güvenlik tedbiri alan polislerimiz, janarmalarımız. Ramazanda oruçlu oruçlu meydanları dolduran sizler, gürültümüzle bebeklerini uyandırdığımız anneler ve 50 günlük sürede poşetleriyle gelip meydanları temizleyen siz değerli milletimiz, bugüne kadar emeği geçen herkese, hepinize çok teşekkür ediyorum. Hakkınızı helal edin diyorum.

Ve son günü için bütün valileri, kaymakamları uyarıyorum. Türkiye’yi daha fazla rezil eetmeyin. Sizler devletin valisisiniz, Erdoğan’ın değil.

-YSK, AA ve TRT. TRT sen benim mitingimi versen ne olur, vermesen ne olur.
“Bağımsız ve tarafsız bir yargı için ne gerekiyorsa yapacağım”

-Meydanlarda ey diye bağıran bir cumhurbaşkanı değil, gelecekten bahseden bir cumhurbaşkanı. Nano teknoloji, uzay madenciliği diyen; sürücüsüz arabaları anlatan bir cumhurbaşkanı. 16 yılın sonunda bedava kek değil, aş, ekmek, iş diyen bir cumhurbaşkanı. Size söz veriyorum. İlk 7 gün içinde başlayıp 100 gün içinde bitireceklerim, 500 günde, 5 yılda yapacaklarımın her birini tek tek anlatıyorum. Bunları yaparken size dedim ki, formalarınızla gelin. Ne de iyi yaptınız, Beşiktaşlıyla Galatasaraylı, Fenerbahçeliyle Trabzonsporlu, Bursasporluyla Yalovasporlu kol kola. İşte böyle bir Türkiye olacak, böyle bir Türkiye’yi birlikte kuracağız. Sizinle gurur duyuyorum, 5 milyonla, 81 milyonla gurur duyuyorum.

-Merkez Bankası Başkanı, yönetimi özerk olacak. Terörle mücadele, PKK, IŞİD, FETÖ gibi örgütlerle amansız bir mücadele edeceğiz. 100 gün içinde Suriye’ye büyükelçi atayacağım. Türkiye’de barış, bölgede barış, dünyada barış. Suriye’ye büyükelçi atayarak sorunların çözümü için ilk adımı atacağım, 4 milyon Suriyeli davulla zurnayla evine gidecek. Spordan siyaseti arındıracağız. Futbol takımlarının seçimlerine katılmayacağız, federasyonu yönetmeye kalkmayacağız ve hemen Passolig’i kaldıracağız.

-Bağımsız ve tarafsız bir yargı için ne gerekiyorsa yapacağım. Yargı bağımsızlığı olmadan ekonomi düzelmez. Ekonominin düzelmesi için bağımsız bir yargı şarttır. Önce oadan başlayacağız.

-Özel hayatın gizliliğine kimse dokunmayacak. Namus, şeref sözü; kimsenin telefonu dinlenmeyecek. Askeri okullarda FETÖ’cü var diye kapattılar. Hâkimlerin 3’te biri FETÖ’cü, niye o zaman hukuk fakültelerini kapamadınız. Başta Kuleli olmak üzere askeri okulları hemen açacağım.

-Medya, yalaka medya, yandaş medya. Hemen medyayla ilgili yasal düzenlemeler yapacağız.
“AB’yle müzakereleri hızlandıracağız”

-Kamuda yükselme, müdür, kaymakam, müsteşar olma: Objektif ölçüleri olacak. Kimsenin etnisitesine, mezhebine, cinsiyetine bakılmayacak. Başı açık, kapalı; kadın-erkek bakılmayacak. Başörtülü kardeşim bu yalancılara bakma sen; afiş yapıp altına CHP yazıyorlar. Bunlar ahlaksız, bunlar namussuz, bunlar şerefsiz. Sana söz veriyorum, başörtüsünü ister evinde tak, ister okulda, ister sokakta, ister devlet dairesinde tak. Benim böyle bir sorum yok ve hiç olmadı zaten.

-Polislere, öğretmenlere, hemşirelere, din görevlilerine 3600 ek göstergeyi vereceğim.

-Kamu bankalarını, yeniden yapılandıracağız.

-Avrupa’daki başkentleri gezeceğim. AB’yle müzakereleri hızlandıracağız.

-Çiftçiye mazot 3 lira, asgari ücret 2200 lira olacak. Fındık 15 lira olacak. Bugün İstanbul’da, Maltepe’de Süleymaniye’nin ruhunu hissediyorum. Sanki Aşiyan’da geziniyorum, sanki bir gecekondudan boğazı seyrediyorum.
“5 milyon insan Maltepe’de, biçbir televizyon canlı yayın veremiyor”

-100 gün içinde yerel yönetimleri güçlendireceğiz. Denizli’de, Bursa’da ve İstanbul’da 3 tane moda, tekstil, tasarım akademisi kuracağız. Aile sigortasını 100 gün içinde devreye sokacağız. Engelliler için yaşam merkezleri kuracağız.

-5 milyon insan Maltepe’de. Hiçbir televizyon canlı yayın veremiyor. Ahlaksızlığın böylesi, dünya görsün dünya. Bugün canlı yayını engelleyenleri bağımsız yargıya göndereceğiz. Bu ahlaksız. Ne yaparsan yap sonuç değişmeyecek. Yarın aziz milletim, oy pusulası bedava. Mühür bedava, mürekkep bedava. Alacaksın eline mührü, basacaksın İnce’nin üzerine, kurtulacaksın bunlardan.

-24 senedir İstanbul’u, 16 senedir Türkiye’yi yönetiyor. Geldiğimiz noktaya bakın. Erdoğan kendisinden önceki projeleri devam ettirmişti, ben de ondan sonra devam ettiririm. Mesela Marmaray’ı ben yaptım diyor ya, ilk imzasını atan MHP’li bakandır. Ecevit’in başbakanlığında yapılmıştır. Dünya Bankası kredisiyle yapacaklardı, Erdoğan bunu YİD’le yaptı. 3. boğaz köprüsü 1991’de Demirel tarafından çalışması yapıldı.
“Erdoğan kupon arazi ve rezidans müdürü”

-Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin konservatuvarına 5 gün süren var, sokağa atıyorum; diyor. Doymuyor saraya, ne istiyorsun öğrencilerden. Cumhurbaşkanı olduğumda, Ankara’daki sarayı bilim merkezi yapacağım, öğrencilere vereceğim. İstanbul’da onun kullandığı sanatları kültür sanat faaliyetleri için üniversitelere vereceğim. Marmaris’teki yazlık sarayı engelli kardeşlerime vereceğim. Sanata, eğitime, insana, doğaya saygısı yok. Kuşa, çiçeğe, yaşama saygısı yok bunun.

-Millet bahçesi kuracakmış. Ne kurdun Ali Sami Yen’in yerine. Atatürk Orman Çiftliği’ne saray yaptın. Cumhurbaşkanı değil, kupon arsalardan sorumlu imar müdürü.

-Erdoğan kupon arazi ve rezidans müdürü, bense tapusunu alamayan, imar sorunu olan garibanların abisi olacağım.
“Erdoğan değişirse Türkiye düzelir”

-Yönetim sistemini değiştirecekmiş. Ortada beyefendi, çevresinde de yalakaları. Yeşilde, ‘finans ofisi’ yazıyor. Kampüs dedirtmiyordu Türkçe değil diye. Külliyeci burada ofisçi olmuş. Paralel bir devlet kuruyor paralel. Bu yapı, hastalıklı bir yapıdır. Tek adam yapısıdır. Ortak akıl yoktur. AB Bakanlığını kapatmış. AB defterini kapadın mı sen? Hayvancılık da yok. Yani ne geleneksel üretim var ne de gelecekle ilgili bir planı var. Devleti dönüştürecek, değiştirecekmiş. Bu bir şehirde yangın varken itfaiyeyi değiştirmeye benziyor. Yangın var Erdoğan yangın; mutfak yanıyor.

-Yanındakileri değiştirdi, başbakanları, bakanları, devletin yapısını, kanunları değiştirdi. Olmadı, düzelmiyor. Nasıl değişir biliyor musun? Sen değişirsen düzelir sen!

-Hayvancılığı ekleyeceğiz. Ticaret ve esnaf bakanlığı kuracağız.
“Erdoğan gibi faşist kafalı bir adam 5 milyonu görünce kesin yayını diyor”

-Kamu görevlilerine sesleniyorum. Kimse tedirgin olmasın. Yolsuzluğa bulaşmadıysanız, işinizin ehliyseniz, liyakat sahibiyseniz; sağcı mısınız, solcu musunuz beni ilgilendirmez. Görevinize devam edeceksiniz.

-Erdoğan gibi faşist kafalı bir adam 5 milyonu görünce kesin yayını diyor. Korktu korktu!

-Benim cumhurbaşkanımda Erdoğan da rahat edecek. Türkiye zengin olacak, onun da emekli cumhurbaşkanı maaşına zam yapacağız. Senin köprü pahalı, Demirel’inki ucuz dedim. O da bana şunu diyor: Pahalıysa geçme, sandalla, yüzerek geç. Parası olan geçsin diyor. Sen nasıl yalancısın Erdoğan. Esenler’den kalkan otobüse, kamyoncuya zorunlu tutuyorsun. Benim derdim otobüsçü, kamyoncu; ben istediğimden geçerim, o nasıl geçecek. Yakında şunu derse şaşırmayın: Şehir hastanelerinde yüzde 70 doluluk garantisi var. Hasta olmaya mecbursunuz, hasta olacaksınız. Parası olan hastaneye gitsin diyecek. Birkaç gün daha olsaydı, parası olan yaşasın diyebilirdi.

-Benim farkım ne olacak:
1) Ben bu memlekete kalite getireceğim.
2) Huzur gelecek huzur. Barışacağız, büyüyeceğiz, bölüşeceğiz.
3) Sihirli sayım 29. Türkiye nüfusunun yaş ortalaması. Gençlerle birlikte yapacağız bunu.

-Gençler, öğrencilerim, evlatlarım. Onun dediği gibi olmaz, kindar nesil bu işi yapamaz. Bilinçli, özgüven sahibi bir nesil olacaksınız; marka yaratacağız marka.

-Faiz artıyorsa memleket kötü yönetiliyor demektir. Faizleri indirceğiz. Faizler Erdoğan’ın yaptığı gibi emir komutayla, polisiye tedbirlerle inmez. Akılla, bilimle iner.

-50 gün boyunca Erdoğan’a seslendim. Gel, televizyonda ekonomi tartışalım dedim. Gelemedi; lidermiş, çakma lider bu çakma lider. İstanbul’da 5, Ankara’da 2, İzmir’de 3 milyon vatandaşımıza seslendim. TRT bunların bir saniyesini bile vermedi. Şimdi bu TRT’ye ne yapmalıyız, ne diyorsunuz? Satalım mı bu TRT’yi? Anayasada TRT’nin bağımsız, tarafsız olacağı yazar. Anayasayı çiğneyen TRT Genel Müdürü’nü, oluşturduğumuz bağımsız yargıya göndereceğiz.

-Faizler yükselince faiz lobisi, şimdi de soğan lobisi diyor. Memleketin düştüğü duruma bakın. Ben kaleci değil forvetim, onu 11 numara yapın o zaman alayım. Ben savunmada değilim ki, memleketi 16 yıldır bu hale ben getirmedim. Bu seçim eskinin son, yeninin ilk seçimi. Ustaya bakın ustaya, soğan doları geçmiş. Marifeti gör, çakma usta.

-Şimdi sizlerden bir şey istiyorum. Hazır mısınnız? Bugün burada olan sizler, gençler, gönüllüler, kadınlar, dostlarım, kardeşlerim. Siz tek başınıza Türkiye’de seçimi adil hale getirebilirsiniz. Eve gidin şimdi, biraz dinlenin. Yarın sabah 05:00’te sandıkta olacaksınız. Hatta sağlık sorununuz yoksa akşamdan okul bahçelerine gidin. Hastalanmayacaksınız, acıkmayacaksınız, susamayacaksınız. Bu Erdoğan memlekette OHAL ilan ediyor ya, ben de size 36 saat sonra kaldırılmak üzere seferberlik ilan ediyorum. 36 saat sonra seferberlik kaldırılacak. Sandık başlarından ayrılmayacaksınız, tuvalete gitmeyeceksiniz. Bir gün oruç tutun, bir şey olmaz. Ve ıslak imzalı tutanakları aldıktan sonra, seçim kurullarının önüne gideceksiniz.

-Ben yarın Yalova’da oyumu kullanıp, doğru Ankara’ya YSK’nın önüne gideceğim. Yok Erdoğan kaybedince bırakmazmış, geç o işleri geç. Sokaklardayız, meydanlardayız. Demirel 6 kere kaybedip nasıl gittiyse, sen de öyle gideceksin. Allahın izni milletin isteğiyle bu işi başardık. Hiç kuşkunuz olmasın. Bu son .çırğınışlarıdır, 5 milyonu görmezden gelip canlı yayın kestiriyorsan Erdoğan, sen bitmişsin. O bitmişlerden, tükenmişlerden medet umuyor ya. Geçen gün de Yenikapı’ya bitmiş, tükenmiş bir siyasetçi gitmiş ya. Devletin bekası için gitmiş, oğlanın kredisi için gelmiş olabilir misin? Kuru sabitleyip, kur farkını bankaya yıkmış olabilir misin? Koltuğa bir oturalım, yapacağız gereğini.

-50 günlük süre içinde gidemediğim yerler var, 68 vilayete gidebildim. Gidemediklerimden özür diliyorum ama onlara cumhurbaşkanı olarak gideceğim, söz. Önce onlardan başlayacağım. Gideceğim ilk il Erzurum olacak. Oradan başlayacağım. Sizler, meydanları dolduranlar. Umutlarınızı yeniden tazeleyin, yarın bambaşka bir gün olacak.