İmamoğlu’nun kaleminden Sivas Kongresi: 100 yıldır yolumuzu aydınlatıyor

İmamoğlu’nun kaleminden Sivas Kongresi: 100 yıldır yolumuzu aydınlatıyor
4 Eylül 2019 09:30

Mustafa Kemal Paşa, 2 Eylül 1919 tarihinde Sivas’a gelmiş, 108 gün kaldıktan sonra, 18 Aralık 1919 günü Ankara’ya gitmek üzere oradan ayrılmıştır.

 

 

 

Ekrem İmamoğlu/ Cumhuriyet

 

Bu 108 günde, “Ya istiklal ya ölüm” parolası altında bir büyük direniş kararı alınmış ve sonrasında uygulanmıştır. ‘Vatan ve milletin saadet ve selameti söz konusuysa’ hiçbir şahsi amacımız olamaz. NOKTA. Yokluk ve sefalete karşın, inançlarını en büyük servet görerek yola çıkmış büyük Atatürk ve arkadaşlarının bu anlayışını hepimiz, temel ilkemiz görüyor ve yolumuzu da böyle yürüyoruz. Sivas Kongresi sadece dünümüze ışık tutmuyor, bugünümüz ve yarınımıza dair de bize çok şeyler öğretiyor, izlenecek yolu gösteriyor. Hele de yöneticiler için. Şükranla andığımız Atatürk ve arkadaşlarının, bize bıraktığı bu güzel ülkeyi, daha güçlü ve gelişmiş bir halde sonraki nesillere devredeceğiz.

 

Dile kolay, Mustafa Kemal Paşa’nın arkadaşlarıyla birlikte çıktığı bir büyük yürüyüşün ve bu yürüyüşün zaferle sonuçlanacağına dair yeminin edildiği Sivas Kongresi’nin üzerinden tam yüz yıl geçti. Ama o günlerin heyecanı, ortaya koyduğu hedefler, bizler için hâlâ dipdiri.

 
Yüz yıl önce, 4 Eylül 1919 günü Sivas’ta alınan kararlar yeni bir devlet, yeni bir ülke, yeni bir yönetim yaratma hayalinin en somut göstergeleridir. Sivas Kongresi, Milli Mücadele daha planlanırken, gelecekte oluşturulacak Cumhuriyetin ilk fikrilerinin ortaya konulduğu zemindir. O nedenle Sivas Kongresi’ni çok iyi anlamalı, okumalı.

 

Yokluk ve kuşatılmışlık altında direniş çıkarmak
Baktığımızda, kongre toplamda sekiz gün sürmüştür. Çoğumuz da sadece bu sekiz günle sınırlı biliriz orada yaşananları. Oysa, Mustafa Kemal Sivas’ta bütün her şeyi ilmek ilmek planladığı 108 gün geçirmiştir. İşte bu 108 gün hikâyesini iyi bilmeliyiz.

 
Bu 108 gün öyle enteresandır ki; Mustafa Kemal Paşa ve ekibinin Cumhuriyet’in temellerini bütün mali zorluk, tehdit ve baskılara rağmen orada attığını görmeliyiz.
Ne zorluklar çekildiğini, insanların bu direniş fikrine, Cumhuriyetin temellerine katkıda bulunmak için, elde avuçta bir şey olmadığı halde, ne büyük özveriyle çalıştıklarını çok iyi özümsemeliyiz. O nedenle bizlerin, Sivas Kongresi’nin bu tarafını, arka planında yaşananları iyi anlayıp, iyi de anlatmamız gerekir.

 

 

Küçücük bir örneği aktarayım hemen. Yemek masrafları Anadolu’da delegelerin ceplerinden toplanan parayla karşılanmış; çünkü dediğimiz gibi, elde avuçta bir şey yoktur, çaya ve kahveye atılacak şekeri alacak para dahi…
İşte bu yokluk ve kuşatılmışlık hali içinden, bir büyük direniş ve bağımsızlık mücadelesi çıkmıştır. Bunun altını da özellikle çizmek istiyorum.
Mustafa Kemal Paşa, 2 Eylül 1919 tarihinde Sivas’a gelmiş, 108 gün kaldıktan sonra, 18 Aralık 1919 günü Ankara’ya gitmek üzere oradan ayrılmıştır. Bu 108 günde, “Ya istiklal ya ölüm” parolası altında bir büyük direniş kararı alınmış ve sonrasında uygulanmıştır.

 
Dolayısıyla Sivas Kongresi, çok, çok önemli bir başlangıçtır, Orada Türkiye’nin temelleri atılmıştır. Bu konuda da benim için ilginç olan bir örneği vereceğim. Daha o günlerde, Hindistan’ın büyük devlet adamı Gandi, bir Hint gazetesine yolladığı yazıda şu ifadeleri kullanmış:

 
“Türkiye meselesi Hindistan’daki 70 milyon Müslümanı, dolayısıyla da bütün Hindistan’ı ilgilendiriyor. Müslümanların istediği Türk topraklarının temiz kalmasıdır, Türkiye’nin parçalanmamasıdır.”

 
Dikkatinizi çekmek isterim: Gandi, burada “Türkiye” ifadesi kullanmıştır. Bu, dünyanın Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı hareketin nereye varacağını gördüğünün kanıtıdır.
Sivas Kongresi sadece dünümüze ışık tutmuyor, bugünümüz ve yarınımıza dair de bize çok şeyler öğretiyor, izlenecek yolu gösteriyor. Hele de yöneticiler için.

 

 

Yazının devamı için

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1563352/100_yildir_yolumuzu_aydinlatiyor.html

Fotoğraf: © REUTERS / Murad Sezer