İmamoğlu: Tüyü bitmemiş yetimin hakkının kimlere gittiğini açıklayacağız

İmamoğlu: Tüyü bitmemiş yetimin hakkının kimlere gittiğini açıklayacağız
10 Mayıs 2019 10:26

Mazbatası elinden alınan Ekrem İmamoğlu, Uğur Dündar’a konuştu: İmamoğlu, “İBB’de israfın hangi noktalarda olduğunu paylaşacağız. İstanbullular şunu görecek: Benim cebimden çıkan vergilerim karşılığında nasıl bir ortam yaratılıyor veya yaşanıyor?” dedi.

 

 

 

İşte Uğur Dündar’ın yazısı:

Sevgili okurlarım,

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal ederek mazbatasını elinden aldığı ‘Seçilmiş Başkan’ Ekrem İmamoğlu ile yaptığımız ve çarpıcı açıklamalarla dolu söyleşimizin, bugün ikinci bölümünü yayınlıyoruz.

 

 

UĞUR DÜNDAR (U.D.): Bu kararın vicdanlarda tepkiye neden olacağına ve önceki seçimlerde AKP adayına oy veren seçmenlerin bile size dönebileceğine yönelik yorumlar yapılıyor. Hatta sizin bir oy patlaması yapıp seçimleri bir hayli önde kazanacağınız öngörüleri var. Bu, seçmeni rehavete sürüklemez mi? Böyle bir algı kasıtlı olarak gündeme getiriliyor olabilir mi?..

 

 

EKREM İMAMOĞLU (E.İ.): Kesinlikle haklısınız. Hiçbir seçim, seçimden önce kazanılmaz! Seçim mücadele ile kazanılır. Süreci insanlara anlatmakla kazanılır. Dolayısıyla bize gönül verenin sadece bizi alkışlaması değil çalışması lazım, mücadele etmesi lazım. İftarlara davet edin diyorum, komşularınızı, dostlarınızı. Beraber sohbet edin, bu mağduriyeti anlatın. Demokrasi mağduriyetini, hukuk adına işlenen suçu anlatın. Seçim sürecini en iyi dille anlatın. Biz, topluma kucaklaşmayı, birbirini sevmesini, hoşgörüyü anlatıyoruz. Bütün bunlar yapıldığı takdirde seçim kazanılabilir. Her seçim sandıkla kazanılır. Son seçim şunu çok net ifade etmiştir. Sandık günü de yetmiyor. Tam 37 gün sonra kazandığımız seçimi elimizden aldılar. İl Seçim Kurulu, İlçe Seçim Kurulu dahil, okullar, sandıklar, seçimin her aşamasında olağanüstü bir görev bilinciyle hareket etmemiz lazım. Adil bir seçim bir platformu kurmamız lazım.

 

 

BUNUN ADI OLAĞANÜSTÜ DEMOKRASİ SEFERBERLİĞİ

 

 

(U.D.): Peki 23 Haziran için ekstra önlemler alacak mısınız? Neler yapacaksınız?

(E.İ.): Kesinlikle.  Zaten kurgusu belli, işin sistematiği belli, kuralları belli. Sayısal çoğunluğumuzu daha da arttıracağız. Hukukçuların büyük katılımını alacağız. Barolar bu konuda açıklamalar yaptı. Yapmaya da devam ediyorlar. Aslında ‘olağanüstü demokrasi seferberliği’ bunun adı. Ama demokrasi seferberliği, toplumsal mücadele, sokağa çıkmakla olmaz. Sokakta protesto etmekle olmaz. Bu demokrasi mücadelesi insanlarımızı ikna etmekle, onlarla konuşmakla, onlarla kucaklaşmakla hangi görüşte olursa olsun, hangi inançta olursa olsun, milli, dini bütün manevi değerlerine saygı duymakla, seçim mücadelesi vermekle olur. Dolayısıyla bu mücadeleyi son ana kadar vereceğimiz bir ortam yaratırsak bu tedbirler sonuç getirir.

 

 

KAMPANYAMIZIN SLOGANI: HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK

 

 

(U.D.): Siz bunu demokrasi seferberliği olarak değerlendiriyorsunuz. Peki kampanyanızın sloganı ne olacak?

(E.İ.): Her şey çok güzel olacak. Aslında bu bir felsefe.

(U.D.): Kısa süreli belediye başkanlığı döneminizde bazı kayıtlara ulaşmak istediniz, ancak bunlar mahkeme kararıyla engellendi. Acaba kamuoyunda sık sık dillendirilen, tüyü bitmemiş yetim hakkının bulunduğu bu kaynakların bazı yandaş kuruluşlara, vakıflara, tarikatlara aktarıldığına dair tespitleriniz oldu mu?

(E.İ.): Uğur Bey, biz İstanbul’un finansal açıdan ne durumda olduğunu ve bu kısa sürede tespit edebildiklerimizi, israfın hangi noktalarda olduğunu…

(U.D.): Nasıl bir tablo çıktı karşınıza…

(E.İ.): Elbette ki ürkütücü… İsrafın hangi noktalarda olduğunu toplumla paylaşacağız. Bu noktada biraz daha zaman var. Çalışıyoruz. Tabii ki elde ettiğimiz ve tespit edebildiğimiz kadarıyla…

(U.D.): Yani bunları kamuoyuyla, toplumla paylaşacaksınız!..

(E.İ.): Tabii ki. İstanbullu şunu görecek: İstanbul nasıl yönetiliyor? Benim cebimden çıkan vergilerim karşılığında nasıl bir ortam yaratılıyor veya yaşanıyor? Bunları görecek. Biz anlatacağız insanlara…

 

 

BİZ İNANÇLIYIZ, ER YA DA GEÇ HAK YERİNİ BULACAK

 

 

(U.D.): Yani yolsuzlukları, yandaş kayırmalarıyla ilgili bilgileri…

(E.İ.): Bizim bulduğumuz, tespit edebildiğimiz ne varsa kamuoyuyla paylaşacağız. Mali durum açıkça net olarak bilinsin istiyoruz.

(U.D.): Çok düşündürücü bir tablo…

(E.İ.): Elbette çok düşündürücü bir tablo. Nimetleri çok üst kapasitelere sahip. Ama bunun nasıl çarçur edildiğini görmek, yani bireysel bir takım menfaatler üzerinden nasıl heba edildiğini görmek, bizleri çok üzüyor.

(U.D.): Peki bunlar ortaya çıkmasın diye böyle bir ısrar (seçimlerin iptali için) sergileniyor olabilir mi? Yani bu çabalarının arkasında yatan nedenlerden biri de bu olabilir mi?

(E.İ.): 45 gün daha zaman kazanmış olduklarını düşünebilirler. Ama er ya da geç, hak yerini bulur. Biz inançlı insanlarız.

 

‘BU ŞEHRİ BERABER YÖNETECEĞİZ’
Halkla iç içe olan İmamoğlu, İstanbullulara “Bu şehri birlikte yönetelim. Sizden bize akacak bilgiyle topluma hizmet etmeye çalışalım” diye seslendi.

 

Ailemin tek bir ferdinin bile belediyeyle işi olmayacak

 

(U.D.): Şeffaf bir belediye başkanlığı anlayışı sergilediniz ve ilk kez belediye meclis toplantılarını canlı olarak yayınladınız. Bu büyük ilgi gördü. Kalmış olsaydınız başka hangi adımları atacaktınız, şeffaflık anlamında?

(E.İ.): Hazırladığımız kurullarımız vardı; inanç masasından turizm masasına, iş dünyası masasından emek dünyası masasına varıncaya kadar, toplumun her katmanını karar verme aşamalarına katacak bir demokrasi alanı oluşturacaktık. Ve bu tamamen başkanlığın olduğu bina ile iç içe… ‘İstanbul Gönüllüleri’ kavramının sadece siyasal mücadele kavramının detayı değil, aynı zamanda yönetme döneminde de tümüyle içine katan bir anlayışı olduğunu geçtiğimiz pazar günü insanlara anlattım. Dedim ki; suyun, trafiğin, çevrenin gönüllüsü olun. Bu şu demek; hep beraber bu şehri yönetelim. Sizden bize akacak bilgiyle topluma hizmet etmeye çalışalım. Eleştiri mekanizmasını işletelim. Bütün ihaleleri şeffaf, kameralar önünde yapacağımızı açıklamıştık. Biz başkanın yaşamının artık topluma mal olduğu dolayısıyla  -tabii özel aile yaşamımız var ama- ne olduğumuzu, kime hizmet ettiğimizi, varlığımızın nedenini, ailemizin tek bir ferdinin bile belediye ile ilgili bir işle uğraşmayacağını şeffaf bir biçimde toplumla paylaşacağımız bir dönem başlatacağız.

TÜRKiYE’DE BÜYÜK BiR DEĞiŞiME iHTiYAÇ VAR

(U.D.): Moral bozucu olaylar yaşanırsa, seçmenin direncinin ve demokrasi inancının devam etmesi ve sandıkta kararın verileceğine olan sarsılmaz duyguların korunması için neler söyleyeceksiniz?.. Allah korusun böyle olaylar yaşandığı takdirde ne yapacaksınız?..

(E.İ.): Allah korusun. Olmayacağını temenni ediyorum. Ama toplumumuz birçok şeyi tecrübe etti. Yıldırmak adına yapılan bazı şeylerin sorunları çözmediğini ve bu süreci yaşatan bazı unsurların devam ettiğini tecrübe etti. Büyük bir değişime ihtiyaç var Türkiye’de. Yani bu mücadele aslında vatandaşların kararlı duruşuna çok ihtiyaç duyan bir mücadele. Yani gözünüz korkmasın. Toplumsal birliğimiz, vatanımızın bölünmez bütünlüğü tüm bu mücadelenin inançla var olacağını, sadece siyasi partilere ait olmadığını yani demokrasi ve Cumhuriyet kavramları ile var olacağını anlatacağız. Bundan vazgeçmeyerek başaracağız.

 

31 Mart’ın demokrasi kahramanları

 

(U.D.): Peki CHP ve Millet İttifakı’nın seçilmiş diğer belediye başkanlarından nasıl bir destek bekliyorsunuz?

(E.İ.): Demokrasiye inanan, toplumun menfaatini düşünen tüm arkadaşlarımızın bize büyük katkıda bulunmalarını ve demokrasi adına en doğru kararın verilmesi için çalışmalarını temenni ediyorum.

(U.D.): Mesela İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, o gün otobüsler kaldıracağını ve üniversiteli öğrencilerin gelip oy kullanmalarını sağlayacağını belirtti.

(E.İ.): Büyük bir mücadele bu. Aynı şekilde başka belediyelerde de o sıcaklığı görüyorum, o dostluğu o arkadaşlığı… Tarihi 31 Mart’ın kahramanları, demokrasi kahramanları… Dolayısıyla sürecin bitmediği simgesel mücadele verdiğimiz bu zaman diliminde de her şeyi yapacaklarına inancım var.