İmamoğlu için İstanbul’da çalışan Soyer: Hedefimiz ülke sorumluluğu!

İmamoğlu için İstanbul’da çalışan Soyer: Hedefimiz ülke sorumluluğu!
9 Haziran 2019 09:52

Tunç Soyer, “İzmir sadece İzmir’den ibaret değil. Türkiye’nin umudu. Hiç kimsenin o umuda toz kondurmasına izin vermem” diyor ve ekliyor: “Hikâyenin değiştiğini Türkiye görecek.”

 

 

 

Hazal Ocak/ Cumhuriyet

 

 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, başkanlık görevinde geçirdiği iki ayı Cumhuriyet’e anlattı. Başkan olduktan sonra omuzlarındaki yükün arttığını söyleyen Soyer, “Çok makul ve mütevazı talepleri var insanların. Bunları yerine getirdikçe mutlu oluyorlar. Odağımız yukarı mahalleler, arka sokaklar. Bu odak için çalıştıkça hikâyenin değiştiğini tüm Türkiye görecek” dedi ve 5 yıl sonra İzmir’in Türkiye için önder olacağını söyledi.

Bunun için gerekli değişimin önce Büyükşehir Belediyesinden başlayacağını belirten Soyer, “Önce bizim bu memleketin sorumluluğunu üstlenmeye hazır hale gelmemiz gerek” diye konuştu. İzmirlilere “Her şey çok şeker olacak” mesajı veren Soyer, Türkiye’de ilk kez belediye bünyesinde bir iklim değişikliği daire başkanlığı kurmaya hazırlandığını Cumhuriyet’e açıkladı. Soyer’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

 

 

Seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek için İstanbul’a geldiniz? Ne gördünüz?
Her şey çok şeker olacak çünkü ilahi adalet diye bir şey varsa, insanların vicdanı diye bir şey varsa bu yapılanı kimsenin içine sindirmesi, kabullenmesi mümkün değil. Mutlaka hak yerini bulur ve Ekrem Bey gasp edilen, elinden alınan o mazbatayı tekrar alır. Biz buna inandığımız için elimizden ne geliyorsa yapacağız.

 

 

Yürümeye devam…

 

İzmir’de başkanlık nasıl gidiyor?
Çok heyecan verici ve çok güzel gidiyor. Başkan olmadan önce kurduğum hayaller, öngördüklerim, bütün bunlar tek tek gerçekleşmeye başlıyor. Çok mutlu olduğumu söyleyebilirim. Çok besleyici, inanılmaz iyi geliyor insana ama bir o kadar da sorumluluğu büyüten bir şey. Omuzlarınızdaki yükü artıran bir şey. Bir yandan gururumuz okşanıyor, çok mutlu oluyoruz bir yandan da bu sempatinin omuzlarımızdaki yükü ne kadar artırdığını hissediyoruz. Böyle yürümeye devam edeceğiz.

 

 

İlginç bir anınız oldu mu?
En hoşuma giden en az oyu aldığımız yere yaptığım ziyaretti. 300 seçmenin olduğu sandıkta 17 oy almıştık. Şimdi üzerinden 2 ay geçti. Oraya bir sandık kurulsa bambaşka bir sonuç çıkar, eminim. Bu bana şunu gösterdi. Bir yandan diyoruz omuzlarımızda sorumluluk çok büyük ama kaldırılmaz bir yük değil. Tam tersine insanlar öyle büyük mucizeler beklemiyor. Bir sihirli değnek dokunsun istemiyor. Çok makul ve mütevazi talepleri var. Bunları yerine getirdikçe mutlu oluyorlar ve biz de bunu yapacağız. Bütün mesele bakış açısını, çalışma odağını değiştirmekte. Bizim odağımız yukarı mahalleler, arka sokaklar. Bu odak için çalışacağız. Öyle yaptıkça da hikâyenin değiştiğini sadece İzmir değil, bütün Türkiye görecek.

 

 

Vaatlerinizi gerçekleştirmeye başladınız. Yeni vaatler var mı? İzmir’i neler bekliyor?
Bizim aslında kampanya döneminde de söylediğimiz gibi bir büyük mega projemiz yok. Birbirine bir zincirin halkaları gibi bağlı onlarca, yüzlerce projemiz var. Örneğin Kadifekale… İzmir’in terası, olağanüstü manzarası var. Eskiden turist otobüslerinden giremezdik şimdi bir mezbelelik. Orayı temizleyeceğiz, üretici pazarı açağız. Satış yapan kadınların tezgâhlarını elden geçireceğiz. Küçük dokunuşlar bunlar ama oradaki hikâye değişmeye başlayacak. Bu çalışmanın dalga dalga etkileyeceği başka alanlar var. Buca da etkilenecek, Karabağlar da etkilenecek. Büyük, flaş projeler olmayacak. Hepsi birbirine bağlı, birleştiklerinde yaşamı değiştirecek projelerimiz var.

 

 

Bunları yaparken hiç zorluk çektiniz mi?
Hayır, benim en büyük şansım Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal yapısının çok güçlü olması. Bu yapı tabii ki bizim yükselteceğimiz çıtaya uygun hareket etmek zorunda. Genel olarak yürüyen büyük mekanizmadan mutluyum. Belediye başkanı ve üst düzey yönetimin 400 yılla yargılanıyor olmaları bir yandan çok frene basmalarına neden olmuş ama diğer yandan mevzuta çok hâkim ve çok titiz olmalarına yol açmış. Herkesin gözlerinin üzerinde olduğunu biliyorlar ve kimsenin hata yapma lüksü yok. Bunlar benim hayatımı kolaylaştıran şeyler. 15 yıllık bir hafıza ve onun verileriyle yola devam ediyoruz. Sadece yeni bir vizyon ve perspektif tanımlıyoruz. Büyük ölçüde buna uyum göstereceklerini düşünüyorum. Uyum gösteremeyenlere de durup ağlayacak vaktimiz yok. Çünkü İzmir sadece İzmir’den ibaret değil. Türkiye’nin umudu. Hiç kimsenin o umuda toz kondurmasına izin vermem.

 

 

Havaray sistemi…

 

 

Göreve geldikten sonra İzmir’in en büyük sorununun ne olduğunu gördünüz ve nasıl bir çözüm getirmeyi planlıyorsunuz?
İzmirlilerin en büyük beklentileri ulaşımla ilgili. Körfez’le ilgili. Katı atık bertarafıyla ilgili. Havaray sistemini Türkiye’ye ilk kez getireceğiz. Bu sistem aslında çok akılcı çünkü kamulaştırma gerektirmiyor, toprağın altına inmeyi gerektirmiyor, metronun kilometre başı maliyetinden daha düşük, karbon izi düşük. İzmir’in jeolojik konumu da buna çok uygun. Sahilde yapmayı düşünmüyorum bunu. Sahillerden yamaçlara doğru çokça kullanacağımız bir ulaşım aracı olacak. Körfez’in yüzülebilir olması bizim için çok önemli bir hedef. Bunu üç sene içinde tamamlayacağız. Önce kirletmeyeceğiz. 90 noktadan Körfez’e akıntı var. Bunların Körfez’i kirletmemesi lazım. Ondan sonra Ege Denizi’nden Körfez’e sirkülasyonu hızlandıracak ve kolaylaştıracak bir sistem kurmamız lazım. Bunları yaparsak zaten çok kısa bir sürede denize girilebiler hale gelecek. Ben üç sene sonra denize gireceğim.

 

 

Yenilenebilir enerji konusunda İzmir’in tavrı ne olacak?
İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bir iklim değişikliği daire başkanlığı kuracağız. Buna mevzuat ne kadar izin veriyor bilmiyorum ama araştırıyoruz. Çünkü stratejik bir plan hazırlıyoruz. Eylülde tamamlayacağız ve önümüzdeki 5 yılın hedeflerini somut olarak tanımlayacağız. İki sene sonra sabah uyanıp bugün de şunu yapayım demeyeceğiz. Bu hedeflerin BM’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle, habitat zirvesinde alınan kararlarla uyumlu olması lazım. Bu sayede İzmir kendi kabuğu içinde yaşayan bir kent olmaktan çıkar, dünyanın kentleriyle, vizyonuyla uyumlu şekilde yaşamaya başlar. Dolayısıyla bunu yapacak bir daireye ihtiyacımız var. Bu aynı zamanda yenilenebilir enerji şubesini de içinde barındıracak.

 

 

İzmirlilere ne söylemek istersiniz?
Her şey çok şeker olacak.