Avrupa İlaç Dairesi (EMA) bizde Covid-19’a akrşı epeydir yoğun bakımda kullanılan Remdesivir’i Covid-19’a karşı yaygın olarak kullanma kararını daha bugün açıkladı.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Bu konuda Türkiye’deki yoğun bakım prosedüründen etkilendiklerini düşünüyorum.

 

Ki, Dünya Sağlık Örgütü de Türkiye’deki mevcut yoğun bakım tedavi protokolünü tasdik etti tutumuyla.

 

Sanırım bu da Avrupa’ya güven verdi.

 

Şimdi, Avrupa’nın bu konuda geriden gelmesinin sebebi şu…

 

Bir ilacı kullanabilmek için onun tam bir resmi kabulünü ve resmi müsaadesini istiyorlar.

 

Yani, diyelim ki, bir hastanenin yoğun bakım ekibi kafasından esnek bir ilaç ptotokolü uygulamıyor.

 

Bu bir yönüyle iyi ama bence bu tür durumlarda iyi değil.

 

Zira bu tür, yeni, önceden bilinmeyen bir virüsün salgın yapması gibi bir durumda hekimlerin ampirik olarak, yani gözlemlerine dayanarak tedavi protokolü geliştirebilmeleri fayda sağlıyor ve daha çok hasta hayatta kalıyor.

 

Bu esneklik tıpta ölçülü olarak tatbik edildiğinde iyi oluyor hasta için. Tabii, büyük bir dikkatle ve bir hekimin vicdanen, “kendi yakının olsaydı da verir miydin bu ilacı” sorusuna olumlu bir cevabı da vermesi suretiyle.

 

Bu tür tedavi süreçlerinde hekim ekibinin hiçbir esneklik göstermemesi hasta açısından iyi olmuyor.

 

Ki, hekimlik sanatı aynı zamanda o anki mevcut ve somut durumu en iyi şekilde hissetme, değişik imkanları gözden geçirebilme, isabetle insiyatif alabilmeyi de gerektiriyor.

 

Bu bakımdan, daha önce de yazdım, ben Türk hekimlerini yetenekli buluyorum.

 

Ancak bundan çıkması gereken sonuç şu değil…

 

Dün Erdoğan sağlık turizmi dedi.

 

Yani, yeni açtığı şehir hastanelerini parası olan yabancı ülke vatandaşlarına sunmayı planlıyor yani.

 

E, bu ülkenin vatandaşı ne olacak?

 

Onları da Samatya, Sadi Konuk gibi her tarafı dökülen kamu hastanelerine mi layık görüyor?

 

Hadi, bize oralardan bir görüntü verin, var mısınız. TV’de Acıbadem görüntüsü vardı, bir de Sadi Konuk rica etsek….

 

Bu olmaz, yani yeni hastane yapıp, oraya paralı yabancı vatandaş dolduramazsınız.

 

Bizim ülkemizin halkı sağlığa doygun bir halk değil.

 

Kalp taraması yok, diyabet taraması yok, uzman hekim yok, hastane yok vs. vs.

 

Türkiye’de, DSÖ’nün, “Kaybolan yıllar” endeksi hala çok yüksek.

 

Yani, Avrupalı daha uzun ve daha kaliteli yaşıyor.

 

Avrupalı ayağını bacağını 80-90 yaşına kadar muhafaza ediyor, bizdeki vatandaş 60’ında elini ayağını ağrıdan oynatamıyor.

 

Kendi halkımızı sağlığa doyurmadan yabancı ülkelerine paralı vatandaşlarına caka satamaz Türkiye.

 

Buna siyasi muhalefet asla izin vermemeli. Yani, bu olay siyasi söylemde çok büyük yer almalı.

 

Safile USUL Twitter

 

Fotoğraf: AFP

 

 

---

Yazarın Son Yazıları:
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı