“İki Kişiden Biri” Gözlerini Ovuyor!…

“İki Kişiden Biri” Gözlerini Ovuyor!…
19 Eylül 2011 11:07

           Başbakan’ın Arap ülkelerindeki karşılanışı, bizim örtülü ödenekten karşılanıyormuş! Libya’daki muhaliflere 200 milyon dolar örtülü ödenekten gönderilmiş. Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanmasında, Türkiye önemli bir rol üstlenmiş… Hadi hayırlısı!..


Halkın refah düzeyi her geçen gün biraz daha kötüye giderken, başka ülkelerin iç işlerine karışmak ve bu yolda para harcamak akıl işi mi? Vaktiyle Özal da Körfez Savaşı’na katılmamız gerekliliğini savunurken; “Bir koyup üç alacağız” demedi mi? Anı mantığını AKP de benimsemiş. ABD ve ortakları “Arap Baharı” olarak isimlendirilen bu süreçte dış müdahaleler ile devrildikleri tartışmasız olan otoriter rejimlerin yerine getirilecek olan yeni rejimlerin olası yöneticilerine, Türkiye’yi model almaları öğütüyorlar. Sanki Türkiye refah ve bolluk içinde bir ülkeymiş gibi. Belli ki, “Yeni Dünya Düzeni”ni tasarlayanlar, Ortadoğu’da emperyalizmle işbirliği içine giren, kendi ulusal çıkarlarını gözetmeyen ve geleneksel değerlerini Batı’nın önerdikleri ile değiştiren devletler yaratılmasını öngörmüş. Bir zamanlar bu ülkelerde böyle işlere alet olanlara “vatan haini” denirdi!..


                  Başbakan’ın kafa karıştıran yeni laiklik tanımı ve sonuçta Araplara “laik devlet”i övmesi, insana hangi dağda kurt ölmüş deyimini hatırlatıyor. Şeriata kilitlenmiş radikal örgütlerin temsilcileri, sıcağı sıcağına bu konuşmalardan hoşlanmadıklarını belli ettiler. Ne var ki, büyük çoğunluk, yeni bir kurtarıcı aradığından Erdoğan’ın sözlerinden etkilenmişe benziyor. Ortadoğu halkları, Erdoğan’ın BOP’nin eş başkanı olduğunu biliyor.  ABD ve AB emperyalizmi, Arap halkları ile bu konularda bire bir muhatap olmayıp, arka planda bekliyor. Mesajları iletme görevi, belli ki Erdoğan’a verilmiş… O nedenle Erdoğan eski söylemlerinin aksine “Ben Müslüman’ım fakat laik devleti yönetiyorum, laiklikten korkmayın” diyebiliyor. Emperyalizmin, Müslüman halklar için uygun bulduğu yeni dini,  Ilımlı İslam”ı yaymak da doğal olarak eş başkana düşüyor…


                Başbakan’ın muhalefet liderlerine yaptığı ağır suçlama ve hakaretlerin haksız olduğu, inkâr edilmesi olanaksız kanıtlara bağlanmış. PKK ile yapılan görüşme kayıtlarının bir kısmının yayınlanması ile Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’nın, Başbakan adına bu görüşmelere katıldığı ve bebek katili Abdullah Öcalan’dan söz ederken “Sayın” dediği de ortaya çıkmış. Erdoğan geçmiş yıllarda, bir radyo konuşmasında Öcalan’a aynı saygı sözcüğü ile hitap ettiği için çok eleştirilmişti. Şimdi görüşmelere temsilci olarak gönderdiği müsteşar yardımcısı da aynı üslubu kullanıyor. Muhaliflerine hakaret etmeyi marifet belleyen Erdoğan, terör örgütünün başına saygıda kusur etmiyor! “İki kişiden biri” bu yüzden şaşırmış durumda, Başbakan’ın muhalefet liderlerini “şerefsiz”likle suçlamasını kahvehanelerde savunamıyor…


İki kişiden biri” duruşuna hayran olduğu RTE tarafından aldatılmış olmayı artık kabullenemiyor. Bu nedenle depresyona girdiği de söylenebilir! Başbakan “Görüşme yaptığımızı söyleyenler ispat etmez ise şerefsizdirler” dediğinde zevkten kuduranların, şimdi başlarına taş bağlı, birbirinin yüzüne bakamıyorlar!..


                Hükümet ile PKK arasında görüşme yapıldığını açıklayan PKK’dır.  Bu son derece açıktır. “Görüşmeleri devlet yapıyor” şeklindeki savunma, “iki kişiden biri”ni duruma alıştırmak için söylenmiştir. Başbakan o gün muhalefet liderlerini  şerefsiz” damgası ile damgalanmakla, “iki kişiden biri”nin gönlünü etmiş ve oylarını çantasına doldurmuştu!.. Aldatılmış olmak nasıl bir duygudur, bunu en iyi artık o  iki kişiden biri” biliyor…


Asıl önemli olan aldatılmışların verdiği tepkidir. Yakın çevremde bulunan bazı kişilerin, “Bugün seçim olsa, oyum inadına AKP’ye” demesi, bayağı ilgimi çekti!.. “İki kişiden biri”, bu tepkisiyle sadece kendisini cezalandıracağını mı düşünüyor, anlayabilmiş değilim…


                Başbakan “Arap Baharı” gezisine başlamadan önce, Libya’dan duyulan sesler, Obama’nın yüreğine biraz su serpmiş. Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil, “İslam hukukuna dayalı bir demokrasi” hedeflediklerini belirterek, ülkesinin ideolojisinin “Ilımlı İslam” olacağını ilan etmiş. Hemen ardından Erdoğan’ı yola çıkarmışlar ve Araplara “Laik Devlet”i anlatmış! Büyük proje, bütün çıplaklığı bir kez daha gözler önüne serilmiştir… “İki kişiden biri” üç dönemdir oylarını hangi icraatlar için verdiğini umarım şimdi anlamış!.. 10 işçinin 1 şirketten daha çok vergi vermesi ve ülkenin sıcak para için faiz cenneti olmasını da AKP icraatlarının profilden çekilmiş  fotoğrafı olarak görmek gerekir!…


                 Hiç kuşku yok ki, “iki kişiden biri”nin başına bütün bu işler, AKP’ye “inadına” verdiği destekle gelmiştir. Atatürk Cumhuriyeti’nin köküne kibrit suyunu akıttıktan sonra, Arap haklarını ABD’nin kucağına itmek ne yazık ki, Türklere düşmüştür. Artık “iki kişiden biri” bu güzel ülkemizi ve Ortadoğu’yu bu duruma getirmiş olmakla ne kadar övünse yeridir!  Bütün bu icraatlar olurken, yaşamını kaybedenleri “eğitim zayiatı” olarak kabullenip  içine sindirebilmesi ise, anlaşılır gibi değildir!..


                 Petrol-İş Sendikası’nın 26. Olağan Genel Kurulu’nda kendini tutamayarak, sözde siyaset konuşulmasına tepki veren ve Kılıçdaroğlu’na laf atan da “iki kişiden biri”dir.  Siyaset konuşulmasına kızan o kişi, aslında gerçekle yüzleştiği için rahatsızlık duymuştur. Ana muhalefet liderine tepki vermek, oradaki bir işçinin üzerine vazife değildi. Ama kendini durduramadı. Bu davranış şekli bile başlı başına “iki kişiden biri”nin, kendisini Erdoğan’la özdeşleştirdiğini gösterir. Başbakan’ın yetişemediği yerlerde, taraftarlarının Erdoğanlaşmasının çarpıcı bir örneğiydi bu saygısızlık. Hükümetin, siyaseti iftar sofrasından bayram namazına kadar her yere soktuğu bu ülkede, muhalefet liderlerinin kendilerini savunması ve hükümeti eleştirmeleri kadar doğal bir şey olabilir mi?.. Vatandaş çıldırmaya başlamış sanki…


                 İki kişiden biri  eskiden o kadar anlayışsız değildi. Bir anda kendisini Başbakan yerine koyduğu için gerçekle yüzleşmekten rahatsızlık duymuştur! Böyle olmasını da iyi bir gelişme olarak kabul edebiliriz. Çünkü “iki kişiden biri”nin gerçekle yüzleşmekten durumlarda rahatsızlık duyması, toplum olarak tamamen bitmediğimizi gösterir. Anlaşılıyor ki, “iki kişiden biri” kendisini sorgulamaya başlamıştır!..


                Başbakan’ın “Güneş doğudan doğaaaaaaaaaaar, Batı’dan batar” sözleri ise, yaşamakta olduğumuz gerçekleri gizlemeye yetmiyor. Ona aşk düzeyinde bir tutku ile bağlı olan “iki kişiden biri”ne, bundan sonra söyleyeceği söz de kalmamış. Belki bir dahaki sefere: “Su sıfır santigrat derecede donaaaaaaaar, yüz santigrat derecede kaynar” diyebilir. Kim bilebilir. Çünkü iki taraf için de deniz bitti!..


                  Bakalım  iki kişiden biri”, yattığı derin “güz” uykusundan, kısa sürede  kalkabilecek mi?  İşte o zaman bizimkini kaynattığı gibi iktidarın suyunu da kaynatmaya başlayabilir!…


Av. Cemil Can


 


 


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..