İbadet ve ahlak arasındaki İlişki

İbadet ve ahlak arasındaki İlişki
24 Mayıs 2016 09:34

DEĞERLİ OKUYUCULAR Bugünkü sohbetimiz: İbadet ve ahlak arasındaki ilişki hakkında olacaktır.

 

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

 

EY YÜCE TÜRK İSLAM ALEMİ!

 

İslam Dinini; iman, ibadet ve ahlak olmak üzere üç ana bölümde toplamak mümkündür. Bu bölümlerden her birinin diğerleri ile de yakın münasebetleri vardır. İman; ibadet ve ahlakın da temelidir. İbadet ve ahlak, imanın dışa yansıyan alametleridir. Samimiyetle yapılan ibadetlerle ahlak arasında da imanın dışa akseden görünüşleri ve sonuçları olmak bakımından güçlü bağlantılar vardır. İslam dinindeki bütün ibadetler, kişiyi toplumu güzel ahlaka yöneltir.

 

Namaz, Oruç, Hac ve zekat gibi ibadetler, İslam dininin direği, Müslümanlığın temel taşlarıdır. Sadakat ve samimiyetle ibadetlere devam eden Müslüman, hem imanını ispat eder, hem de güçlendirir, ahlakını da güzelleştirir, yükseltir. Allah sevgisi kalplerde daha kuvvetli yerleşir, filizlenir, ruhun derinliklerine kök salar. İbadetler, Cenab-ı Allah’ın yasak ettiklerinden kaçınmaya yöneltir. Cenab-ı Allah’ı anmak, namaz kılmak, elbette en büyük ibadettir. Ne yaparsanız Allah bilir.

 

Eğer bir Müslüman ibadetleri, bu ilahi beyana rağmen onu iyiliğe ve güzel ahlaka yöneltmiyorsa, Allah’tan uzaklaşmasını arttırıyor ve taşıdığı ağır bir manevi yük haline geliyor demektir.

 

MHTEREM MÜ’MİNLER!

 

Kişi ve toplum yaşantısında her türlü kötülük, riykakarlık yapıp, Allah’ı unutmakla başlar. Allah’ı unutan, O’nu tanımayan, Allah’tan korkmayıp, rüşvet ve diğer haram olan faaliyetlere açıkça göz yuman idarecilerden her çeşit fenalık beklenir. Çünkü her hikmetin ana aktif maddesi, Allah korkusudur. Bu sebeple atalarımız: ”Kork Allah’tan korkmayandan” demişlerdir. İbadetlerimiz, daima Cenab-ı Allah’ı hatırlatarak bizi kötülüklerden korur.

 

Hayat yolculuğu insana Allah’ı unutturacak, kişiyi Rabbinden uzaklaştıracak, şeytanın tuzağına düşürerek pek çok yaşanmış olaylarla doludur. İnsan yaratılışı gereğince ve ihtiyaçlarını temin etmek için gece gündüz ilgi duyduğu işlerin daha da verimli olması için çalışır. Düşünecek, üretecek ve kazanacaktır… İnsanı hayatın istek ve arzularına, geçici dünya zevklerine doğru sürükleyen sayısız olaylar vardır. İnsanları lüzumsuz meşguliyetlerden çekecek, Allah’a yöneltecek, yaratılışın gerçek gayesini onlara hatırlatacak bir şey gereklidir. İşte bu görevi ibadetlerimiz yapar. İman ve ibadetler insanların kalplerine yerleştirilmiş bir çeşit manevi askerlerdir, birer koruyucu melektir. Bir insan, Allah’tan korkup hatırladıkça kötülüklere yönelemez. Akıl, düşünce, el, göz, ayak, kulak, yaşayıp ve ekmek yediği toprakta ki Bayrağın daima göklerde dalgalanmasını düşünen ve bütün beden kendilerini fenalıklardan çeker. Rüşvet yiyerek başkasının malına, canına, ırz ve namusuna göz dikemez. Cenab-ı Allah’ın yardımını her yerde kendisi ile birlikte bulur.

 

Vücudumuzun günlük yorgunluklardan dinlenmesi, strestlenmeye neden olmayarak ve ruhumuzun sükünet bulması, Allah’ın ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının yasakladığı kötülük ve haramdan korunmak için; Allah’ın emri olan beş vakit namaza devam ediniz. Her namazdan sonra dua ediniz, yalvarınız, dileklerinizi O Yüce dergaha arz ediniz.

 

Allah’a dua ediniz ki, inancınız güçlensin, moraliniz yükselsin, hayatınız mutlu olsun. Sadakat ve samimiyetle ibadetlere devam ediniz ki ahlakınız güzelleşsin, bulunduğunuz toplumda, kırgınlık, kızgınlık, öfke, kin, çekememezlik, cüzdan muhasebesi çekişmeleri, geçimsizlik, menfaat karşılığı Vatana ihanetlik, bölücülük, yolsuzluk yapana göz yuman idareciler, zulüm, cinayet, dolandırıcılık, zina, rüşvet… gibi sizi ve toplumu huzursuz eden, cemiyetin mutluluğunu engelleyen faaliyetler olmasın. Özellikle vakitli ibadetlere devam ediniz ki, şuurunuzda Allah sevgisi ve zaman disiplini oluşsun. Böylece Cenab-ı Allah’ın yasak ettiği kötülüklerden uzaklaşırsınız. Tembellikten kurtulursunuz. Ömrünüzden dilimler halinde bölünen ve akıp giden zamanın değerini kavrama imkanını yakalamış olursunuz. Sayılı nefislerinizin bitip tükeneceğini anlarsınız. Meşguliyet gelmeden önce boş zamanın, hastalıklar sizin ziyaretinize gelmeden önce sağlığın, ölüm gelmeden önce hayatın değerini bilirsiniz. Temizlik içinde, düzenli ve sade hayat sürdürme bilinci kazanırsınız.

 

İBADETTE SAMİMİYET

 

Toplumda, zulme yol açan gayrr-i meşru kazanç şekillerinden biri de rüşvettir. Rüşvet, tabir olarak, karşılığında bir bedel bir hizmet verilmeyerek alınan maddi ve manevi menfaat demektir. Rüşvet alan da, veren de, göz yuman da dinen kötülenmeğe ve ayıplanmağa müstehaktır. Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde: ”Kötü kişiyi anmaz, kötülüğünü söylemezseniz halk nereden bilecek onu? Kötü kişiyi kötülüğüyle anın da halk, ondan çekinsin.” buyuruyor. Zaten yapılması gereken bir işin, menfaat karşılığı yapılması veya işin ehli olmayan kişileri, menfaatler müşterektir zihniyetiyle layık olmadıkları makam ve mevkilere getirilmesi de rüşvettir.

 

Rüşvet, ülkelerin en büyük ve tedavisi olmayan hastalıklarından ve önemli tehlike habercilerindendir. Rüşvet, haklıyı haksız; doğruyu yalancı liyakatlıyı ehliyetsiz durumuna düşürür. Öte yandan ehliyetsiz ve liyakatsiz kişiler ehil ve başarılı görülür yasak ve gayri meşru işler normal ve Meşru imişcesine işlenir. Adalet ve hakkaniyete riayet edilmeyen toplumlarda; herkes hakkını, kendi kuvvet ve kabiliyetini kullanarak almaya yeltenir. Bu düşünceler ise, huzursuzluğun kökleşmesi demektir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde: ”Rüşvet veren de alan da Cehennemliktir.” buyurmak suretiyle bu kötülüğü yasaklamıştır.

 

EY YÜCE TÜRK İSLAM ALEMİ!

 

İslam dini emanetlerin ehline verilmesini emretmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde: ‘‘İş (görev), layık olmayana verildiğinde kıyameti bekleyin.” buyurmuşlardır. İslam, hak ve adalet mefhumu ile bağdaşmayan bir içtimai felaket olan rüşveti, kesin olarak yasaklamış, bu çeşit kazançları haram saymıştır. ”Yolsuzluk yapanın Allah belasını versin” özdeyişine, ”Yolsuzluk yapana göz yumanın da, Allah belasını versin” özdeyişini eklersek, özdeyiş daha iyi anlaşılmaz mı?

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve cümle Vatan şehitlerini Rahmetle, Gazileri minnetle anar. Cenab-ı Allah, Yüce Türk İslam alemini, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şefaat-i alilerine nail eyleyip Cennetini ve cemalini bizlere nasip ve müyesser kılsın. Hastalara şifa, dertlilere deva borçlulara edalar ihsan eylesin.

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun