Hukukçular ülkenize saygı duyuyorsanız…

Hukukçular ülkenize saygı duyuyorsanız…
2 Kasım 2016 17:30

Dün gece CNNTürk’de Şirin Payzın’ın sunudğu tartışma programında idam cezası tartışıldı.

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 
Bir kısım tartışmacılar idam cezasını halkın istediğini söylediler.

 
Halkın neyi istediğini bilemeyiz, bunu ölçmenin bir yolu pek yok.

 
Soruyu nasıl sorduğunuza da bağlı halkın vereceği cevap, o anda gündemde ne olduğuna da.

 
Türkiye’ye bu, son idam tartışmasını aktif olarak ve bizzat sokan Erdoğandır.

 
Erdoğan 15 Temmuz’dan sonra getirdi bunu gündeme.

 
Mitinglerde onu dinleyenlerin çok az bir kısmı da onun teşviki ile idam cezasını destekler sloganlar attılar.

 
Ki, mitingelerde toplu olarak idam sloganı atanlar AKP teşkilatlarından genç gruplar.

 
Bu toplumda normal vatandaşlar günlerini, “Taksim’e darağacı kurulsa da, izlesek” diyerek geçirmiyorlarlar, bundan herkes emin olabilir.

 
Şİmdi hukukçu sıfatını taşıyan herkese ve bu konuyu televizyonlarda tartışan herkese şunu söylemek isterim…

 
Yasalar toplumlardaki medenileşmeyi döndüren öncü tekerleklerdir.

 
Bir hukukçu, bir hukuk düşünürü, normcusu, kuramcısı olaylara halk istiyor penceresinden bakamaz.

 
Örneğin insanlardaki en temel içgüdüsel eğilimlerden bir tanesi kendi canını acıtanın canını acıtmaktır.

 
Mesela onu dövmektir, mesela onu silahla vurmaktır vs.

 
Fakat hukuk bu arzulara gem vurur.

 
Bunu yaprken iki açı vardır hukuk için…

 

 
1-insanların içgüdüleri ve arzularını yapabildiği bir toplumda devamlı bir suç zinciri oluşur, bir suç başka bir suçu doğurur. Toplumda devamlı fiziksel kavga, kontrol edilmesi mümkün olmayan intikam hareketleri tetiklenir devamlı olarak. Hukuk devleti bu nedenle vatandaşların arzularına yasal sınırlar koyar ve rasyonel bir şekilde insanlardaki adalet yaralanmasını kendisi devlet olarak tamir edici cezalar koyar

 
2-Gelişen insanlığın ortaya çıkardığı hukuk devleti, toplumlarda intikam veya başka saiklerle kişilere zarar vermek şeklindeki ilkel insan tutumunu kızgınlık ve nefretin bir noktada frenlenmesi, kötülüğü kötülükle veya yapılan kötülüğe kısası karşı şiddet verilmesi yerine sükunet ve insani duyguların geliştirilmesini hedefleyen modern bir insani düzeni öngörür, bunu geliştirmeyi ve kurumlaştırmayı hedefler

 
3-İnsan psikolojisinde en temel özelliklerden birisi karşı taraftaki agresyonun devamlı yeni agresyon zincileri yaratmasidir. Bu nedenle süren şiddet devamlı yeni şiddet zincilerini ortaya çıkarır. Hukuk devleti dolayısı ile insanların içgüdülerine göre değil, zamanların aktığı süreçlerde ortaya çıkan akla, soyluluğa ve bilime ön verir.

 
4-“Halk istiyor” şeklinde bir argüman bir insanı hukukçu nosyonundan tamamen koparır

 
Kaldı ki, siyasetçilerin de toplumda nefret, intikam, idam vs. gibi duyguları tetikliyor olmamaları, bunun yerine insani değerleri, mutedilliği (sertlik yaşam düşmanıdır zira) teşvik etmeleri gerekir.

 
Tarihsel olarak gelişen tüm sosyal parametreler hep insanileşme yönünde olmuştur.

 
Ki, dünyada bugünkü toplum düzenlerinin demokrasi olup olmadığı da insani değerlerin gücü ile orantılıdır.

 
Örneğin ne kadar az ceza, o kadar çok demokrasi…

 
Ne kadar az hapis, o kadar demokrasi…

 
Ne kadar çok korkmadan fikir özgürlüğü, o kadar demokrasi ve rahatlık, özgürlük duygusu.

 
Bireye ne kadar az müdahele, o kadar iyi bir yaşam. vs.

 

 
Bir de şu var tabiii…

 
Bilhassa çocuk tecavüzleri ve hunharlık her insanın içini isyanla yakar.

 
Ve, böyle bir tip elinize geçse, herkes onun canını yakmak ister.

 
Bu normaldir.

 
Ama idam cezası…

 
1-Suçları önlemez (dünyada kriminalitenin en düşük olduğu ülkeler idam cezasının olmadığı ülkeler)

 
2-Suç genellikle ya önceden hesaplanamayan psiko-dinamiklerle (birini öldürme konusunda büyük arzu mesela) veya suça müsait patalojik yapılarla ortaya çıkar. Her iki durumda da idam cezası suçun engellenmesinde etkisizdir.

 
3-İdam birinin, hatta bir yaratık diyelim, canını eziyet ile almaktır. Olağanüstü travmatiktir kişiler ve toplumlar için. Hiçbir medeni devlet bu tür bir can alma işinin içinde olamaz. Çünkü bu tür acıyla eziyetle can alma veya acısız da olsa can alma sahneleri toplumların derinine yeniden üretilen şiddetler olarak nakşeder. Can alma kesin bir tabu olmak zorundadır medeniyet için. Birini, bunu yapan devlet de olsa, öldürmek kesinlikle insani değerlerin gelişmesini önleyen ilkel bir reflekstir. Can alma kesin bşr tabu olmadan insanlık medenileşemez.

 
Şu husus ise, belki de bu dönemde en önemlisi…

 
Erdoğan idam cezasını FETÖ’cüler ve darbeciler için istedi, yani bu konu gündeme 15 Temmuz’dan sonra bu nedenle geldi.

 
Siyasi olaylarda idam cezası getirildiğinde ise, öyle bir dinamik alır ki, herkes vatan haini diye diğerini idama yollar.

 
Muhaliflere takarsın bir, “Hükümeti yıkma suçu” diye bir suç, ondan sonda Ortadoğu ülkelerindeki gibi muhalifler sallandırılır.

 
Bu konuların konuşuluyor olması bile mide bulandırıcı.

 
Biz Türk toplumu olarak bunca yıldan sonra bu tür bir geriye dönüşü hak etmiyoruz.

 
Beni 2004 Brüksel zirvesinde ülkesinde iğrenç idam cezaları olan Arap gazeteciler takip ediyordu.

 
Bir sürü Arap gazeteci vardı orda, Türkiye’yi takibe gelmişlerdi.

 
Türkiye’ye hayrandılar bu tür bataklıklardan tamamen çıktığı için.

 
Siz şimdi bugün Türk toplumunu vahşete çağırıyorsunuz.

 
Ey, Türk halkı, bağrın yanıktır senin.

 
Acı istemezsin.

 
O halde medeniyet ve insanlık yolunda ilerle.

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan