Seçimle iş başına geçen faşist yönetimler iktidara gelirken demokratik talepler ve büyük idealler sunarlar toplumlarına. Böylece adına hareket ettikleri büyük sermayenin çıkarlarını savunabilmek için alt ve orta tabakanın oy ve moral desteğini alırlar. Demokratik talepler ve büyük idealler için oy vermiş kitleler neden sonra kendi yaşam alanlarının daraldığını anlarlar ama iş işten geçmiş olur. Kayıtsız şartsız milletin olması gereken egemenlik, Kanun Hükmünde Kararnamelerle Yüce Meclisi devre dışı bırakarak hükümetin, giderek Başbakan’ın olur.

Seçimle iş başına geçen faşist yönetimler iktidara gelirken demokratik talepler ve büyük idealler sunarlar toplumlarına. Böylece adına hareket ettikleri büyük sermayenin çıkarlarını savunabilmek için alt ve orta tabakanın oy ve moral desteğini alırlar. Demokratik talepler ve büyük idealler için oy vermiş kitleler neden sonra kendi yaşam alanlarının daraldığını anlarlar ama iş işten geçmiş olur. Kayıtsız şartsız milletin olması gereken egemenlik, Kanun Hükmünde Kararnamelerle Yüce Meclisi devre dışı bırakarak hükümetin, giderek  Başbakan’ın olur.

        Bunun en güzel örneği Hitler’dir. Hitler’in hangi oylarla nasıl başbakan olduğunu Kadro Dergisi yazarlarından Dr. Vedat Nedim TÖR, Nisan 1932 sayılı dergilerinde anlatıyor. O yazıdan uzun bir alıntı:

        “Hitler, demokrasinin aleyhinde. Fakat kendi varlığını bizzat demokrasiye borçlu. Demokrasinin o her şeyi hazmeden geniş işkembesi olmasaydı, Hitler olmazdı!

         Oturduğum evin hizmetçisine sordum:

          -Kime oyunuzu verdiniz?

         -Hitler’e.

         -Niçin?

         -Yandaki oturan efendi on beş fenik vaat etti de ondan.

         Oturduğum evin Hıristiyan sahibine sordum:

         -Kime oyunuzu verdiniz?

         -Hindenburg’a.

         -Niçin?

         -Çünkü oğlum ses öğretmenidir ve birçok Yahudi öğrencisi vardır. Hatta havrada cumartesi günleri yapılan ayinde ilahi okur. Eğer Hitler kazanırsa Yahudileri memleketten kovacak, o zaman oğlum işsiz kalacak.

          Bir boya ustasına sordum:

          -Kime oyunuzu verdiniz?

          -Hitler’e.

          -Niçin?

          -Geçen sefer Hindenburg’a vermiştim. Bakalım bu sefer de Hitler’i deneyelim!
          Bir garson kıza sordum:

          -Kime oyunuzu verdiniz?

          -Hitler’e.

          -Niçin?

          -Daha genç de ondan.

          İşte dostlarım, Alman milletinin siyasi talihi böyle en çürük pamuk ipliğinden daha çürük bin bir tesadüfe, bin bir endişeye bağlı…”

           Ne kadar bizim ülkemize benziyor değil mi? Demokrasi bizim için bir araçtır diyen bir liderimiz var. Dağıtılan erzak yardımlarından liderin boyunun uzun ya da kısa oluşuna kadar değişik nedenlerle oy veren insanlarımız var.

            Bu biçimde verilen oyların Almanya’yı ve Hitler’i nerelere sürüklediğini tarih yazıyor. Yıkılmış, teslim olmuş ve parçalanmış bir Almanya… Yirmi milyonu  Alman olmak üzere elli milyon ölü insan.  Sevgilisiyle birlikte intihar etmiş bir Hitler…

            Bizim ne olacağımızı ise yaşayarak göreceğiz.

 

HH Yorum – Hilmi Saral