Herkül’ü geri getiren rapor

Herkül’ü geri getiren rapor
1 Ekim 2017 09:44

İsviçre’nin Cenevre kentinde gümrükte ele geçirildikten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talebi üzerine hazırladığı bilimsel raporla Herakles Lahdi’nin Perge Antik Kenti’ne ait olduğunu ispatlayan Prof. Dr. Hüseyin Sabri Alanyalı, en önemli kanıtın, Küçük Asya Lahdi de denilen ‘Torre Nova’ grubundaki lahitlerde kullanılan mimari stil olduğunu açıkladı.

 

 

 

 

Perge Antik Kentinden 60’lı yıllarda kaçırıldıktan sonra geçen 14 Eylül’de ait olduğu topraklara dönen M.S. 2’nci Yüzyıl’a ait Herakles Lahdi’nin geri getirilmesinde büyük emeği olan Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hüseyin Sabri Alanyalı, lahdin anavatanına dönmesini sağlayan bilimsel tespitleri anlattı. Aynı zamanda Side Antik Kenti Kazı Başkanı olan Prof. Dr. Alanyalı, İsviçre gümrüğünde bir lahitle karşılaşılınca, Akdeniz ülkelerinin hepsine bir soru yöneltilerek, bu eserin kendi ülkelerinden gelip gelmediği konusunda bilgi istendiğini; yalnızca Türkiye’nin geri dönüş yaparak kendi ülkesinden olabileceğinin belirtildiğini söyledi.

 

Alanyalı, lahdi gördüğünde kesinlikle Pamfilya eseri olduğunu, büyük olasılıkla da Perge olabileceği yönünde görüş bildirdiğini ifade ederek, “Çünkü doktora konumu da Perge’de yaptığım için uzun süre Perge heykeltıraşlığı üzerine çalışmalar yapmıştım. Ama bu süreçte yerli ve yabancı birçok bilim adamı da müdahil oldu ve sonuçta bakanlık bunun gerçekten Antalya bölgesi ve Perge’den götürülmüş olabileceğine kanaat getirdi” dedi.

 

MİMARİ STİL PERGE’NİN

 

Bunun üzerine raporlar hazırlandığını belirten Prof. Dr. Alanyalı, “Bakanlık beni, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı ve müze müdürünü görevlendirdi. İsviçre gümrüğünde eseri incelemeye gittik. Eseri inceledikten sonra nihai raporumuzu verdik. Bu raporda özellikle dikkat çeken konulardan biri, lahit Roma lahitleri içinde Torre Nova denilen gruba giriyor. Torre Nova grubu nedir? Lahde baktığınızda köşelerde payeler görülür ve lahdin üst sınırında birbirine küçük bir şeritle birleştirilir. Figürler bu çerçevenin içinde kalan düz alana yerleştirilir. Bu aslında ağırlıklı olarak İtalya karasındaki bir özellik olarak görülse de Perge’de de bu sıklıkla tercih edilen bir form. Stil olarak üzerindeki mimari kabartmalar ve figürlerin Perge’deki diğer Herakles figürlerine yaklaşması oldu. Tabi birebir olmaz, çünkü her usta aynı şeyi yapmaz, ama işçilik olarak yakınlık görülür. İddiamız kabul edildi” diye konuştu.

 
1965 YILINDAN BİR DELİL

 

Ayrıca 1965 yılında yayımlanmış Theodor Wiegartz’ın Küçük Asya sütunlu lahitlere ilişkin ‘Kleinasiatische Saulensatkophage’ adlı kitabındaki lahit üzerindeki mimari bezemelere ait detaylandırmada, bazı detayların Pamfilya’ya ait olduğunun belirtildiğini dile getiren Prof. Dr. Alanyalı, “Tabi o zamanlar Perge ve Side kazıları 1946’lı yıllarda başlamış çok yeni kazılar olduğu için eldeki veriler de çok yeni olduğundan bunun Perge ya da Side işçiliği olduğu belirtilmemiş. Ancak bölge olarak Pamfilya denilmiş. Oradaki detaylara bakınca 1965 yılında Wiegartz’ın dikkat çektiği noktalar aynı şekilde bu lahitte de görülmekte. Bunu da özellikle referans göstererek raporumda, eserin gerçekten Küçük Asya Lahitleri içerisinde bir gruba girdiğini, bunun da büyük olasılıkla Pamfilya olduğu, Pamfilya özelinde de Perge kentine ait olduğunu söylemenin mümkün olduğu savunuldu” dedi.

herakleslahdi2-1

PAMFİLYA ÜRETİMİ

 

İsviçre’de 2012’de başlayan ve 2017’de kesinleşen hukuki süreç sonunda nihayet eserin Türkiye’ye geri getirildiğini belirten Prof. Dr. Alanyalı, eserin İtalya kökenli olabileceği yönündeki bazı görüşlere de yanıt verdi. İsviçre’nin bilgilendirmesi sonrası İtalya’nın eserle ilgili hiçbir başvurusu bulunmadığını anlatan Prof. Dr. Alanyalı, “Antik dönemde Antalya yani Pamfilya bölgesinde zaten mermer yatağı yok. Bunlar zaten başka yerden getirilen taşlar ve burada işlenip, üretiliyor. Hammadde olarak getiriliyor, burada işleniyor ve başka yerlere de gönderiliyor. M.S. 3’üncü yüzyılın ortalarına kadar Girlandlı lahitler özellikle Pamfilya’da çok uzun süre üretiliyor ve sonra moda bitince kesiliyor. Fakat Roma’da o kadar çok istek olduğundan, orijininde tükendiği için Roma’da atölyeler açılıyor ve aynı Pamfilya lahitleri orada üretilmeye başlanıyor” diye konuştu.

 

 

Kaynak: Mehmet ÇINAR / ANTALYA (DHA)