Halkını ilaçsız bırakan AKP Türk hükümeti değil, Arapları yurdumuza iskan eden genel valilik!

Halkını ilaçsız bırakan AKP Türk hükümeti değil, Arapları yurdumuza iskan eden genel valilik!
22 Ocak 2020 21:08

Bu yazıyı siyasetçi kişiliğim yanında eczacılık şapkamı da başıma takarak yazmak istiyorum.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Öncelikle T.C. Anayasası 56.Maddesinin sağlıkla ilgili pasajı olan ‘’…Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak , işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.’’

 

 

Şimdi de kısaca ilacın tarifini ‘’Canlı hücreler üzerinde meydana getirdiği etki ile bir hastalığın teşhisini, iyileştirilmesi veya semptomlarının azaltılması amacıyla tedavilerini veya bu hastalıktan korunmayı mümkün kılan, canlılara değişik uygulama yöntemleri ile verilen doğal, yarı sentetik veya sentetik kimyasal preparatlardır’’ şeklinde tanımlayabiliriz.

 

 

Konunun hemen başında belirttiğim bu iki husus çok duyarlı bir şekilde birbiriyle sarmaş dolaş ilişkilidir.

 

 

Yani Anayasamızın 56.Maddesinde belirtildiği gibi Devlet’in herkesin ruh ve beden sağlığını koruma zorunluluğu, diğeri ise bunu sağlamak için en elzem ihtiyaç olan ilacın teminini sağlamaktır.

 

 

Yukarıda yaptığımız tarife bir daha göz gezdirdiğimiz taktirde ilaçsız tedavinin mümkün olmadığı ve bu taktirde hastaların ölüme, bitkisel hayata, sakat kalmaya vs. varacak akıbetlere uğrayacağı çok açıktır.

 

 

Maalesef AKP hükümeti yıllardır en yaşamsal öneme sahip ilaçları Anayasamızın kendisine bu konuda yüklediği sorumluluğa rağmen yerine getirmiyor.

 

 

En yaşamsal ilaçlar eczanelerde bulunuyor, hastalara ulaştırılmıyor.

 

 

Kalp ilaçları, kanser, ilaçları, tansiyon ilaçları, göz ilaçları, ağrı kesiciler olarak ne ararsanız bulunmayan ilaçlar listesinde.

 

 

AKP ve onun Reisi kendi ajandası ile meşgul, halk ölmüş, yaralanmış, zehirlenmiş, sakat kalmış, bitkisel hayata düşmüş diye hiçbir dertleri yok.

 

 

AKP ve onun asrın lideri şanlı Reisi Türkiye’ye Arap ve Ortadoğulu iskanı ile meşgul göç idaresi genel valiliği ve genel valisi durumunda.

 

 

Türk ulusu asrın liderini hiçbir şekilde ilgilendirmemektedir.

 

 

Türklerin alın terlerini Araplara ve Ortadoğululara akıtmaktadır.

 

 

Türkleri Arapların kölesi yaptı.

 

 

Milyonlarca Arap sayelerinde ülkemizi işgal etti.

 

 

Ve bu işgalci Arapların sadece ağızlarından değil, kıçlarından bile Türklerin hakkı olan nimetlerle doldurdular.

 

 

Milyonlarca Arap damızlık boğası fütursuzca beslenirken, Türk ulusu ilaçsızlıktan ölüme mahkum edildi.

 

 

İlaçsızlığın asıl nedeni dövizdeki kur farkı.

 

 

Hükümet ilaç ithalatçılarına Euro gerçek kur bedelini değil, onun yarısını bile ödemiyor.

 

 

Diyelim, Euro 7 TL kuru değerinde olsa bile AKP Reisinin talimatıyla 3 TL’nin bile altında bir kur uygulanıyor.

 

 

Bu nedenle hayati birçok ilaç ithal edilemiyor.

 

 

Çünkü asrın lideri Reis bu kadar pahalı ithal ilaçları Türk halkına ulaştırmak istemiyor.

 

 

Asrın lideri şahsım markalı Reis ya ne yapıyor vatandaşından zevkle esirgediği parayı?

 

 

Arap ve Ortadoğulu sürünün Türkiye’ye milyonlar halinde işgal derecesindeki iskan işinde kullanıyor.

 

 

İskan ettirdiği bu milyonlarca Arap Ortadoğulu sürüsünün beslenme, barınak, hastane masrafları, bedava ilaç temin etmek için kullanıyor.

 

 

Asrın lideri Reis Türk halkını ilaçsız bırakarak daha neler yapıyor?

 

 

Suriye’deki kendilerinin özgür Suriye ordusu dedikleri azılı teröristlere maaş olarak veriyor.

 

 

Ortadoğu ve Afrika’daki ümmete de bakıyor.

 

 

Onların da her türlü ihtiyaçlarını ümmetçilik adına karşılıyor.

 

 

Suriye yetmemiş gibi Libya’ya da asker gönderiyor.

 

 

Bugüne kadar dünyanın çeşitli ülkelerinde miktarı 500 milyon Dolar olan onlarca cami yaptırdı ve devam ediyor.

 

 

Türk toprakları bomboş dururken Afrikalı ümmet topraklarından ada ve arazi kiralıyor sırf yardım olsun amacıyla.

 

 

Ve daha yüzlerce yaptığı fecaat işler.

 

 

Tüm bunları nasıl yapıyor?

 

 

Türk ulusunu sadece açlığa ve soğuğa mahkum bırakarak değil, belki çok daha önemlisi ilaçsız bırakarak ölüme ve sakatlığa mahkum ederek yapıyor.

 

 

Açıkça Anayasayı ihlal ediyor.

 

 

Şimdi aynı zamanda bir eczacı olarak belirteyim ki, ilaçsızlık ölüm, sakatlık, zehirlenme, komaya girme anlamına gelmektedir.

 

 

İlaçsız kalan insanlar sadece bir anda ölmezler, aynı zamanda yavaş yavaş ölüme veya sakat kalmaya doğru giderler.

 

 

İlaçlar ölüm ve sakatlıkları önleyen, ağır ruhsal ve bedensel travmaların önüne set çeken çok yaşamsal materyallerdir.

 

 

Örnek verelim, evvelden piyasada bolca bulunan ve Türkçe karşılığı ‘’kurugöz’’ hastalığı olarak adlandırılan ‘’Tears Naturele Free’’ veya benzeri olan ‘’Refresh’’ adlı damlalar bulunmamaktadır.

 

 

‘’Kurugöz’’ rahatsızlığı olan bir insan bu damlalar veya eşdeğerlerinden birini kullanmadığı zaman gözlerinin görme yeteneğini kaybederek karanlığa gömülmesi işten bile değildir.

 

 

Türk vatandaşlarının ölüme, kör olmaya, kalp krizlerine, sakat kalmasına, zehirlenmelerine ve ilkel kabile yaşamlarında olduğu gibi ilaçsız olarak sürünmesinin nedeni asrın şahsım markalı liderinin ajandasındaki Arap Ortadoğulu sürülerini Türk topraklarına iskan ettirerek Batı emperyalizminin kendi topraklarını bu yoğun kavimler göçünden korumak için vazifelendirdiği bir göç idaresi genel valiliğinden başka bir şey değildir.

 

 

Türk vatandaşları ölse de, sakat kalsa da, bitkisel hayata mahkum olsa da hiç önemli değildir onlar için.

 

 

Şimdi sağlık bakanı beyefendiye çağrı yapıyorum.

 

 

Sanıyorum kendisi bir doktor olarak ilacın önemini çok iyi bilse gerek.

 

 

Adını bile bilmediğim bu beyefendinin üstelik özel hastanesi de varmış.

 

 

Kendisi lütfedip şahsım markalı asrın liderine ilacın ve ilaçsızlığın anlamlarını ve bu doğrultuda Türk toplumunu yok olma noktasına getirecek riskleri anlatırsa bizi yok eden, ölüme götüren, sakat bırakan vs. tehlikelerden kurtuluruz.

 

 

İlaçsız bırakacaksa büyük bir vebal olan o bakanlık koltuğunu terk etmelidir.

 

 

Alo! Beni duyuyor musun sağlık bakanı beyefendi?

 

 

Milyonlarca Arap ve Ortadoğulu sürüsüne hiç te ahlaki olmayan, Anayasamızın izin vermediği şekilde harcadığınız parayı Türk halkını ilaçsız bırakıp ölüme terk ettirerek çıkaramazsınız, buna yetkiniz yok.

 

 

Şunu hiçbir zaman unutmayın ki ‘’Kesre döner, sap döner; bir gün gelir hesap döner’’ atasözümüz çok doğrudur ve şahsım markalı asrın lideri ile birlikte tüm AKP güruhu ile birlikte hesap vereceksiniz Türk yargısı önünde.

 

 

BAŞKENTGAZ BAŞKENTTE SOYGUN MU YAPIYOR?

 

 

Başımızda yukarıdaki ana makalede de belirttiğim gibi milyonlarca Arap Ortadoğulu belası var!

 

 

Bütçemizin büyük bir kısmı bu cürufata harcanıyor.

 

 

Tüm dünyada doğalgaz fiyatları yarı yarıya ucuzlarken şahsım markalı asrın liderinin Arap Ortadoğulu iskanı ve bunların bakımı yüzünden her şeye soygun derecesinde zam geldiği gibi doğalgaza da fahiş fiyatla zamlar geldi.

 

 

Her geçe ay doğalgaz zammı artarak devam ediyor.

 

 

Bu yetmiyormuş gibi uydurma tanımlarla ve halkın zekası ile alay ederek bir yığın kalemden para soyuluyor.

 

 

Şimdi bu da yetmemiş gibi Ankara’nın doğalgazını dağıtan BAŞGENTGAZ denilen şirket apartmanlara ceza kesmeye başlamış.

 

 

Nasıl mı?

 

 

Oturduğum apartmanın yöneticisi doğalgaz faturalarını gönderirken buna matbu bir not ekleyerek ‘’16 Ocak 20020’de gelen doğalgaz yetkilileri ‘saatinizde fazla yükleme gaz var’ diye bir tutanak düzenlemişler ve alınacak gazdan 1600 TL kesinti yapılacak’’ tutanağı tutmuşlar, yani açıktan apartman sakinlerinin gaz alınması için yatırdıkları paranın 1600TL’sini gasp etmişler; ayrıca yine ondan önce de yazdan doğalgaz yüklemesi yaptığı için apartman yönetimi 3800 TL’de o bahane ile hortumlamışlar.

 

 

Yani Deli Dumrul vergisi!

 

 

Köprüden geçenden 5 kuruş, geçmeyenden 10 kuruş haraç alıyor ya, bunlar da doğalgaz kullansan da kullanmasan da bu şekliyle haracını kesiyor.

 

 

Bu durumu iyice öğrenmek için telefonla yöneticiye sorduğumda, BAŞKENTGAZ yönetim ofisine gidip müdürle konuştuğunda muhteremin verdiği yanıt ‘’Ne yapalım, bizim elimizde bir şey yok’’ diyor.

 

 

Maalesef böyle bir yanıt yek adak diktatör yönetimlerinde olur ve aslında bu şekilde soygunun kaynağını gösterir.

 

Ajanda belli yapılan soygunlarla Arap Ortadoğulu sürüsünü göç ettirip Türk topraklarına iskan ettirmek ve ulusumuzun Türklükten sıyrılıp Araplaşmasını sağlamaktan başka bir şey değildir.

 

 

Tüm vatandaşlarımızın BAŞKENTGAZ’IN Başkent’in göbeğinde kendilerini soyup soğana çevirmesine göz yummamalı, hukuksal yollardan tüm haklarını aramalıdır.

 

 

Doğalgaz zulmüne uğrayan bir yığın mağdur ve yoksul Ankaralı’nın uğrak yeri olan BAŞKENTGAZ Yönetimi ile başka türlü başetmek olanak dışıdır.

 

 

Eşkıya dünyaya hükümran olamaz!

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!