Halkbank, kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddetti

Halkbank, kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddetti
11 Mart 2014 11:23

Halkbank, hayali ihracat yapıldığı, hayali altın ve şeker ihracatına aracılık ettiği, kara para akladığı iddialarını reddetti.

 

Halkbank, bankanın finansal hizmet verilen tüm dış ticaret işlemlerinde ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerine uygun hareket edildiğini bildirdi.

 

Halkbank’ın Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayımlanan özel durum açıklamasında, bazı basın organlarında “İran’ın kara para kabul edilen varlıklarının Halkbank üzerinden aklandığı ve Banka üzerinden hayali ihracat yapıldığı, mevzuata aykırı hareket edildiği, hayali altın ve şeker ihracatına aracılık ettiği, döviz ve altın kaçakçılığı yaparak kara para akladığı” iddialarına yer verildiği kaydedildi.

 

TÜM İŞLEMLER MEVZUATA UYGUN YAPILDI

 

Bankanın, finansal hizmet verdiği tüm dış ticaret işlemlerinde ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerine uygun hareket ettiğinin altı çizilen açıklamada, bu durumun gerek banka içi denetçilerin gerekse de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve bağımsız denetim şirketi denetçilerinin gerçekleştirdiği denetimlerde de teyit edildiği belirtildi.

 

ULUSLARARASI BİR UYARI ALMADIK

 

Bankanın ABD ve BM tarafından incelendiği, teftiş edildiği ve uyarı aldığının iddia edildiği dile getirilen açıklamada, şunlar ifade edildi:

 

“Uluslararası piyasalarda işlem yapan bir şirket olarak takip etmek durumunda olduğu iç ve dış mevzuata hassasiyetle uyan Bankamız, bu düzenlemeleri uygulamaya koyan mercilerle de mevzuatın anlaşılması amacıyla iletişim içerisinde olmuştur. Gerçekleştirilen bu görüşmeler, teftiş ya da denetim değil fikir alışverişi mahiyetinde olup herhangi bir uyarı da söz konusu değildir. İddiaların aksine, Bankamızın iletişim halinde olduğu birçok kurum yetkilisi, yaptırım mevzuatına uyum ve iki ülke arasındaki meşru ticarete katkılarımız sebebiyle teşekkürlerini iletmiştir.”

 

DOLARI ABD YAPTIRIMLARI NEDENİYLE KULLANMADIK

 

Hayali ihracat yoluyla kara para aklanması, işlemleri gizlemek ve uluslararası sistem dışına çıkmak için dolardan vazgeçilip avro işlem yapılması ya da SWIFT yerine faksla işlem yapılması gibi yöntemlerin tespit edildiği iddialarına da değinilen açıklamada, Banka tarafından aracılık edilen fonların Türkiye-İran arasında, kaynağı ve mahiyeti tüm çevrelerce bilinen meşru petrol/doğal gaz ticaretinin neticesinde oluştuğu belirtildi.

 

Açıklamada, İran bağlantılı ticarette “Dolar” para biriminin kullanılmamasının, ABD’nin yaptırım mevzuatının bir gereği olduğu ve tüm dünyaca uygulandığı, SWIFT sisteminin bu amaçla devre dışı bırakıldığı iddialarının gerçek dışı olduğu, işlemlerin uluslararası sistem dahilinde ve mevzuata uygun olarak gerçekleştiği vurgulanarak, şöyle devam edildi:

 

87 MİLYAR EURO GERÇEK DEĞİL

 

“87 milyar avro olarak ifade edilen ve usulsüz olarak aracılık edildiği iddia edilen İran ticaret hacmi gerçeği yansıtmamaktadır. Bankamızın denetimden geçmiş bilançoları, gelir tabloları ve faaliyet raporları her yıl olduğu gibi bahsi geçen dönemlerde de şeffaf ve açık bir şekilde kamuoyuna ilan edilmiştir. İddia edilen hacimlerin gerçek dışı olduğu bu belgelerden de açıkça görülmektedir. Öte yandan, Bankamızın bilanço kalitesindeki iyileşme ve kar rakamlarındaki artış yıllara yaygın olarak net bir şekilde yine bilançolarda yer almaktadır. Bahsi geçen dönemlerde Halkbank, özkaynak karlılığında dünya ve Avrupa sıralamalarında ilk sıralarda yer almıştır. Meşru çerçevede hareket ederek finansal hizmet verilen bu kapsamdaki işlemlerin neticesinde, uluslararası piyasalarda tanınan onlarca büyük ölçekli firma Bankamızca müşteri olarak kazanılmış ve İran ticareti dışındaki işlemlerinden de pay alınmıştır. İran bağlantılı ticaret işlemlerine aracılık edilen firmalar, Bankamızın verimli müşterileri arasında yer almaktadır.”

 

BATIK KREDİ İDDİALARI DA YALAN

 

Bazı basın organlarında “Halkbank kredilerinin battığı” yönünde ifadelere yer verildiği anımsatılan açıklamada, haberlerde adı geçen firmadan hiçbir zaman 137 milyon lira alacak olmadığı gibi gayrimenkulün kredi kullanımında teminat gösterilmesinin de söz konusu olmadığı kaydedildi. Açıklamada, 137 milyon lira alacak olduğu iddiasına mesnet gösterilen belgelerin gerçeğe aykırı şekilde düzenlendiği, hiçbir hukuki geçerliliği ve değeri bulunmadığı belirtilerek, şöyle denildi:

 

“Haberde belirtilen miktarda alacağın olmadığı, konuyla kısıtlı ilgisi olanların dahi icra takip talebi üzerinde yapacağı basit bir inceleme ile kolayca tespit edilebilecektir. İddiaya konu olan firmaya, 15 Mayıs 1998 ve 20 Ağustos 1998 tarihlerinde toplam 5 milyon 865 bin 407 dolar kredi kullandırılmıştır. Firmanın kredileri 21 Haziran 2000 tarihinde takip hesaplarına aktarılmıştır. Kredinin takip hesaplarına aktarıldığı tarihten, firmanın iflas ettiği 14 Temmuz 2009 tarihine kadar gerek teminatların paraya çevrilmesi gerekse yapılan ödeme protokolleri kapsamında 2 milyon 457 bin dolar tahsilat sağlanmıştır. 18 Kasım 2011 tarihinde alacak temliki suretiyle 15 milyon dolar daha tahsil edilerek toplam 17 milyon 457 bin dolar tahsilatla Banka alacağı tasfiye edilmiştir.” Özel durum açıklamasında, yapılan açıklamalara rağmen yanıltıcı, yalan ve Bankanın itibarını zedeleyen haberlerle ilgili yasal hakların saklı olduğu ifade edildi.