‘Hakan Atilla 25 Temmuz’da serbest’ iddiası

‘Hakan Atilla 25 Temmuz’da serbest’ iddiası
22 Ekim 2018 08:35

ABD ile yaşanan “Papaz krizi”, Andrew Brunson’un apar topar tahliyesi ve yurtdışı yasağının da kaldırılmasıyla aşılmış gibi görünüyor.

 

 

Zeynep Gürcanlı/ Sözcü

 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha iki ay önce Brunson konusunda ABD Başkanı Trump’a “Bu can, bu bedende olduğu sürece o teröristi alamazsın” diye seslenmişti. Buna rağmen, rahibin Türkiye’den bu kadar hızlı çıkarılıp Beyaz Saray’da arz-ı endam etmesi üzerine, AKP’liler ve yandaş medyada bir telaş başladı.
Trump’ın “pazarlık da yapmadık, fidye de ödemedik” sözüne rağmen, yandaş gazeteciler Brunson’un gönderilmesine “karşılık” bulmak için yarışa girdiler.
Yandaşlardan en “yaratıcı” olanlardan biri, Brunson’un salıverilmesinin ardından “Hakan Atilla her an Türkiye’ye gönderilebilir” diye yazdı.
Peki işin gerçeği ne? Bu sorunun yanıtı, ABD hukuk sisteminde var;
ABD’de karara bağlanmış bir dava temyize giderse o davanın sanığı otomatik olarak iade kapsamından çıkıyor.
Hakan Atilla davasında, bir değil iki temyiz başvurusu var.
Atilla, avukatları aracılığıyla üst mahkemeye resmen başvurmuş durumda. (Atilla, duruşmalar boyunca hep masum olduğunu söyledi. Şimdi de bunu kanıtlamak için ABD yargısından masum olduğuna ilişkin bir karar çıkarmayı sonuna kadar zorlamasını beklemek mümkün.)
New York Güney Bölge Federal Savcılığı da Hakim Richard Berman’ın Atilla’ya verdiği 32 ay cezanın “az olduğuna” kanaat getirip hapis cezasının artırılması için resmen temyize gitti.

 
Dolayısıyla, Hakan Atilla’nın “her an uçağa bindirilmesi” için öncelikle temyiz başvurusunu çekmesi gerekiyor. Üst mahkemeye Atilla adına yapılan başvuru hâlâ duruyor…

 
Sadece Atilla’nın başvurusunu çekmesi de yetmiyor… Savcılığın da ayrıca temyizden vazgeçmesi lazım. (“Trump yönetimi isterse, savcılık temyizden vazgeçer” diyenler olacaktır. Ancak Amerikan yargısının, Washington’daki yönetimden öyle pek de etkilenmediğini görmek için bizzat Trump ve ekibi aleyhine yürüyen soruşturma ve davalara bakmak yeter.)
Hakan Atilla’nın aldığı hapis cezasının da 25 Temmuz’da bittiğini buraya not düşelim. Yandaşların “her an Türkiye’yi gelebilir” derken, cezanın resmen bittiği 25 Temmuz 2019’u kastediyor olması da muhtemel tabii!

 

HALKBANK CEZASI DÜŞER Mİ?

 

FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen’in hâlâ ABD’de özgür şekilde yaşamaya devam ediyor olması, Brunson pazarlığının bir ucunda Gülen’in iadesinin olmadığını da açık seçik gösterdi.

 
Eğer Trump’ın “yok” demesine rağmen, gizli tutulan bir pazarlık varsa, bu ancak Zarrab-Atilla davasıyla bağlantılı olarak, ABD Hazine Bakanlığı’nın Türkiye’ye İran yaptırımları nedeniyle kesmeye hazırladığı cezanın miktarında olabilir.
Ceza henüz resmen açıklanmadı. Dolayısıyla bu konu hâlâ “pazarlığa açık” denebilir.
Ancak Trump yönetiminin 5 Kasım’da başlayacak İran’a yeni dalga petrol/doğalgaz ambargosu gözönüne alındığında bu cezayı, sadece Türkiye-ABD ikili ilişkileri açısından yorumlamak da yanlış olacaktır.
5 Kasım’da başlayacak ambargo nedeniyle ABD yönetiminin başı, İran’la petrol/doğalgaz ticareti yapan Çin’le ve AB ülkeleriyle dertte. Çin ambargoyu tanımayacağını açıklarken, AB, üye ülkelerin bundan etkilenmemesi için formül arayışında.
Gelen tepkilere rağmen ambargoda kararlı duran Trump yönetiminin ise “ciddiyetini” bir şekilde, özellikle Avrupalı dev şirketlere- bankalara göstermesi gerekiyor.
İşte Türkiye’ye yazılacak ceza da Washington’un “ambargo konusunda ciddiyiz” mesajı vermesi açısından önem taşıyor. Dolayısıyla, Washington yönetiminin bu aşamada ceza miktarını da “Brunson pazarlığına” dahil ettiğini düşünmek zor.