Güncel deprem soruları

Güncel deprem soruları
2 Kasım 2020 14:01

En önce, İzmir’de 3 gündür enkaz altındaki canlarımızı çıkarmak için canhıraş emek veren, enkaz altındakileri kendi öz yakınlarıymış gibi gören tüm canlarımıza minnetimi ve sevgimi ifade etmek istiyorum.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Depremin en kötü sonucu enkaz ve altında kalanlar aslında.

 

En ağır işleyen süreç de bu zaten.

 

Düşüncesi bile dayanılmaz, enkaz altında insanların ve diğer canlıların olduğu gerçeğinin.

 

3 gündür yastayız, hala daha da enkaz altında can olabilir. Birde hayatını kaybedenler var ki, onlar hiç geri gelmez.

 

Şimdi, son 3 günde bana yeni görünen bazı hususlar oldu, onları size özetlemek istiyorum.

 

Birincisi şu ki, biz hep İstanbul depremi odaklı düşünüyorduk ama bu son üç günde daha net gördüm ki, sorun Türkiye depremleri olarak ele alınmalı.

 

İstanbul’un şöyle bir farkı var, İstanbul’da bir deprem olduğunda enkaz kurtarma çalışması yapılamaz dahi.

 

Sokaklara girilemez.

 

Bayraklı mesela en çok yıkımın olduğu yerdi İzmir’de ama çevredeki alan genişti.

 

İstanbul’da böyle bir alan olmaz. Yıkılan yıkıldığı yerde kalır ve mahvedici bir durum ortaya çıkar.

 

Ancak yine de hem beklenen İstanbul depreminin düşünüldüğü kadar erken ve yıkıcı olmayabileceği hem de İstanbul’dan daha önce başka şehir ve bölgelerde yıkıcı depremler olabileceği yönünde bir izlenim edindim.

 

Bu sadece biz izlenim ve bu kapsamda ilk soru şu, bazı iddialarda dile getirildiği üzere İBB’nin deprem planları eski ve güncellenmemiş halde mi? (Bu arada çok şükür İmamoğlu taburcu oldu)

 

Eğer İstanbul depremine dair yeni bir teorik güncelleme yapılması lazımsa, bunun hemen yapılması lazım elbette.

 

İzmir’e gelince.

 

Ben Tunç Soyer’i cumadan beri izledim ve çok iyi bir sınav verdi. Bana Kuzey Avrupa politikacılarını hatırlattı. Komplexsiz, egosuz, samimi, disiplinli vs.

 

Yakında bir deprem çalıştayı düzenleyeceğini açıkladı Soyer.

 

Çalıştay kolay da, merkezi hükümet elini kolunu bağladığında adım atamaz.

 

İstanbul’da 2004’de proje olarak herşey hazırdı, merkezi hükümet kimseye milim adım attırmadı.

 

Kadir Topbaş’a bile adım attırmadı.

 

2004’de AKP’li vekiller kaderse olur diyordu. Bizzat biliyorum.

 

Son 3 günde Erdoğan ve diğer arkadaşlarının tutumuna baktım, bir değişiklik var mı diye.

 

Erdoğan, “Bugün ölecek gibi ibadet, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işleri” dedi.

 

Yani, deprem için bu dünyada önlem almak gerekir anlamı çıkıyor bundan.

 

Ama sizi yine de temin edebilirim ki, hükümet kentsel dönüşüme girmez, zaten milim para da kalmadı.

 

Kentsel dönüşüm çok meşakkatli ve uzun bir iş ve Tunç Soyer tipi politikacı gerektirir veya CHP tipi siyasi parti.

 

Oysa mesela son üç günde İzmir’deki hükümet tablosu daha ziyade, “halk bizi burada görsün, 3-5 güne hayat normale döner yine” gibiydi.

 

Bakan Pakdemir’in hal ve hareketlerinden de mesela, deprem olayını hiç içselleştirmediği ve depremin duygu olarak ona teğet geçtiği yönündeydi.

 

Hülasası…

 

1-Tunç Soyer belki bir proje oluşturup, mali tablosunu çıkarıp, adım atmaya başlayabilir, adım atmaya başladığında karşısına çıkan somut engelleri kamuoyuna anlatabilir

2-İBB deprem dosyalarını güncelleştirilebilir ve projeleri hayata geçirmedeki engelleri kamuoyuyla paylaşabilir

 

Her şehrin kendi deprem bütçesini oluşturması hem bir hak, hem de gerekli.

 

Ancak bu olamayınca da bunu kamuoyuna anlatmak lazım.

 

Bir de…

 

Yeni toplanma alanı vs. gibi haberler bana hiçbir şey ifade etmiyor.

 

Bu değil üzerinde konuşulacak asıl mesele.

 

Kurtarıcı tek formül kentsel dönüşüm ve bu çerçevede ilk adım olarak riskli binaların yıkılması.

 

Kaldı ki, bir İstanbul depreminde kimse toplanma alanına bile gidemez. Yol olmaz buna. Yürüyerek olur mu, bir parça olur ama asıl mesele İstanbul’un dar sokaklarını bina yıkımı tehlikesinden kurtarmak.

 

Riskli binaların yıkımı için ise, yasa lazım.

 

Yani olay şu…

 

Vatandaş ve müteahhit anlaşması temelinde bir dönüşüm gerçekleşmesi çok zor.

 

Bayraklı’da yıkılan ve önceden riskli olduğu tespit edilmiş bir bina sakini vatandaş ne dedi mealen, “Bina yıkımı için anlaşamadık, herkes daire kavgasına girdi.”

 

Bu iş en iyi, İspanya’da olduğu gibi, Meclis’ten, riskli binaların yıkımı konusunda, vatandaşın onayını şart koşmayan bir yasa ve sürdürülebilir bir finansman ile olabilir.

 

Ya, bir şehir bir adım atsa ve bir model oluştursa, arkası daha kolay gelir.

 

Bu tür kentsel dönüşüm projelerinde uluslararası kaynak bulmak çok mümkün.

 

Hükümet İstanbul, İzmir’e bunun iznini vermezse ama olmaz.

 

Yani, önce bir yasa lazım bu kapsamda belediye, merkezi hükümet görev ve yetkilerini gösterecek.

 

Hükümet buna pek yanaşmaz ama CHP’li belediyeler önce adım atıp, tıkanınca, hükümetten talep edip, alamayınca da bunu halka anlatabilir.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
AKP seçmeninden oy alacak
Mütekabiliyet
Kuyruğundan iyi tutuyor