Gün “İki Kişiden Biri”ni Uyandırma Günüdür

Gün “İki Kişiden Biri”ni Uyandırma Günüdür
10 Eylül 2011 11:25

         Anımsadınız mı bilmem, 2005 yılında ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice:” Yeni bir Ortadoğu şekillendireceğiz. Fas’tan Pakistan’a 22 devletin sınırlarını değiştireceğiz” demişti. Aradan 6 yıl bile geçmeden, “iki kişiden biri”nin verdiği destekle ABD, Rice’ın dediklerinin çoğunu gerçekleştirdi…


 


                Türkiye Cumhuriyeti’nin köküne ilk dinamit  2000 yılında Ecevit Hükümeti eliyle, “İkiz Yasalar” olarak bilinen, uluslararası iki sözleşmeye imza koyarak yerleştirilmişti. Bu iki anlaşma o tarihlerde Ecevit’in önüne,  AB’ye girmenin olmazsa olmaz şartı olarak konulmuştu. AB‘ye girmek için olmadık tavizler vermeye hazır bir toplumsal taban zaten çok önceden yaratılmıştı. Bu nedenle o sözleşmelerin imzalanmasına yeteri kadar karşı gelen olmamıştı.  1 ve 27. Maddeleri (1) ile  uluslara “kaderlerini tayin etme hakkı” sağlayan bu iki sözleşmenin uygulama yasaları (2) ise,  2003 yılında AKP Hükümeti tarafından çıkartılıp,  dinamitin fitili ateşlenmiştir… Böylece “uluslararası güc”ün,  Türkiye’ye davet edilmesinin de yolu açılmıştır!..


 


                Uluslararası güce hangi güç karşı koyabilir?


 


                Bölgemizde bunu başarabilecek tek güç olan Türk Silahlı Kuvvetleri, aradan geçen 8 yıl içerisinde, her türlü iç ve dış saldırıya açık hale getirilerek, olabileceğinin çok üstünde  itibarsızlaştırılarak yıpratıldı.  Son günlerde “uzmanlar” komuta kademesi  bozulan TSK’nin yerini, “özel ordu” veya polisin almasını tartışmaya başladılar. Böylece uluslararası güce karşı durabilecek olan silahlı tek güç kontrol altına alınmaya başlandı. Bunun anlamı; TSK’nin toprak  bütünlüğümüzü koruma görevinin sona erdirilmesidir. Başka bir anlatılma, TSK‘ndeki ulusalcı subaylar tasfiye edilip, NATO terbiyesi ile yetişenlerin önü açılmıştır. Böylece ABD ile işbirliği yapma sözü verenlerin, önündeki en önemli engel de kaldırılmış olacaktır. Bu noktadan sonra, Türkiye için de sınırların değiştirilmesi pek zor olmayacaktır. Zamanı geldiğinde, “Özgür Kürdistan”ın kurulmasına destek verilerek,  Türkiye’nin de sınırları değiştirilmeye kalkışılacaktır…


 


                TSK‘ndeki “ulusalcı” subaylar, komuta kademelerine gelemezse, sınırlarımızı değiştirecek olan emperyalistler ile onların yerli işbirlikçilerine  kim “dur!” diyebilir ki?


 


                İkinci  Dünya Savaşı sonrasında, İngiltere’nin masa başında çizdiği sınırlar, bu defa ABD tarafından çizecektir. Peki ABD’ye bu olanağı sağlayan kimlerdir? Bu sorunun yanıtını hiç düşündünüz mü? Türk halkı için en can alıcı nokta, bu sorunun yanıtı içinde saklıdır. Hiç kuşku yok ki, Türkiye’deki “iki kişiden biri”, önce AKP iktidarına, sonra da iktidar eliyle ABD‘ye destek vermek suretiyle, kendi ayağına kurşunu sıkmıştır. Bir ihanet projesi olan Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçirilmesinde, en büyük desteği veren “iki kişiden biri”ni uyandırarak, bu kararından vazgeçirmek oldukça zor görünse de, imkansız değildir. Bu nedenle görevin, ünlü şair Nazım’ın dediği gibi (3) şimdilik kuvayı milliye şehitlerin üzerinde kalmış gözükmesinden, umutsuzluğa kapılmamak gerekir…


 


                Halkın yararına hiç bir olumlu icraatı olmadığı halde, her seferinde halkın desteğini artırarak, arkasına alan AKP iktidarı, gerçekte Türkiye Cumhuriyeti’nin başına gelebilecek en büyük felaketti ve bu felaket gerçekleşti. “iki kişiden biri”ni tuzağa düşüren emperyal güçler, şimdi bu başarılarının keyfini çıkartıyorlar olsa gerekir. Bölgesinde emperyalizmin “tebligat memuru” veya yumruğu görevini üstlenmiş bir Türkiye, daha pek çok masum insanın canının yanmasında rol üstlenebilir. Denebilir ki, “iki kişiden biri”nin düşüncesizce kullandığı oylar yüzünden, sonunda hepimiz  uçurumun sonuna kadar getirildik. Hiç şüphe yok ki, kurtuluş olanağı, “milletin azim ve kararı” ile yine bulunacaktır. Ne var ki, kurtuluşumuz da yine o ”iki kişiden biri”nin, uyanıp karar vermesi ile başlayacaktır. O bakımdan,  toplum olarak silkelenip iyice kendimize gelmemiz gerekiyor. Hal böyle olduğu için her yurtsever yurttaşın temel görevi; yanındakini dürtüp uyandırmak şeklinde önümüze geliyor…


 


                Hele şu derin uykudan bir uyanalım, sonrası kolay olacaktır!..


                Tıpkı Kurtuluş Savaşı’mızdaki gibi. Kazanan yine biz olacağız, inanın!..


                Av. Cemil Can


 


 


DİPNOTLAR:


(1)    http://www.hyetert.com/yazi3.asp?Id=141&DilId=1


(2)               http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=11129.0

Şehitler

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             Sakarya’da, İnönü’nde, Afyon’dakiler
             Dumlupınar’dakiler de elbet
             ve de Aydın’da, Antep’te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
             yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             siz toprak altında derin uykudayken
                       düşmanı çağırdılar,
                                   satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
             kalkıp uyandırın bizi!
                             Uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             mezardan çıkmanın vaktidir!

1959



Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..