Gezi Parkında gezinirken

Gezi Parkında gezinirken
25 Haziran 2013 09:39

Başlığa bakıp da gezi parkı gezi izlenimleri yazacağımı düşünmeyin. Gerçi olaylar başladıktan sonra Taksim’e ve Gezi Parkı’na gittim ama anlatacağım bu değil. Ben de herkes gibi bu olayları ve arka planını anlamaya çalışıyorum. Düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Hilmi SARAL  H&H YORUM

Önce bir durum saptaması yapalım: Taksim Gezi Parkı’nda hükümet ve belediye tarafından bir AVM yapılmak istenir.

Bu istek tarihe sahip çıkıyoruz gerekçesiyle Topçu Kışlası yapımı olarak kamuoyuna duyurulur.

(Askeri vesayeti kaldırdık diye övünenler neden askeri kışla yapmaya kalkarlar bilmem. Bu da başka bir konu.)

Çevreye duyarlı vatandaşlar İstanbul’da çok az kalan yeşil alanlardan biri olan parkın talan edilmesine karşı çıkar ve orada çadır kurarak eylemi başlatırlar.

Ana muhalefet partisi ve değişik sivil toplum kuruluşları da eyleme destek olurlar.

Eylemciler kitap okur, şarkı söyler, halay çekerler.

Bu durumdan kim niye rahatsız olur bilinmez; bir sabah park iş makineleriyle işgal edilir, çadırlar içinde insan olup olmadığına bakılmadan ateşe verilir.

Polis PKK ile mücadelede içine düştüğü azcın hıncını bu parkta eylem yapanlardan almak istercesine gazla, copla, tazyikli suyla saldırıya geçer.

Ne olursa bundan sonra olur zaten.

Ulusal medya diye adlandırılan yandaş ve yalaka basın olanları görmez göstermez, duymaz duyurmaz, bilmez bildirmez.

Halk Tv.ve Ulusal Kanal olayları nerdeyse bütünüyle naklen yayınlamaya başlar.

Neden sonra diğerleri de olaylardan söz etmek zorunda kalır.

Sosyal medya denen twitter ve facebook üzerinden müthiş bir iletişim ağı kurulur.

İstanbul Taksim’e, Ankara Kızılay’a, İzmir Gündoğdu’ya akar.

Güneydoğu bölgesi hariç ülkenin hemen her köşesi eylem alanı olur.

Artık her yer Taksim, her yer direniştir.

Polis çok sert bir biçimde olaylara müdahale etmeye çalışmakta, ne yapsa para etmemektedir.
 
Siyasi örgütler eylemde boy göstermekte ama eylemciler biz siyaset üstüyüz diyerek onlara pas vermemektedirler.

Yaygın kanaat bu gençler siyasetten hoşlanmıyor, sadece demokrasinin nimetlerinden yararlanmak istiyorlar o kadar.

Birileri özellikle bu görüşü yaymak istiyor.

Çünkü bu görüş AKP despot ama diğerlerinde de iş yok.

O halde yeni bir parti kurmak gerekir.

Yıpranmamış, halkın beklentilerine karşılık verecek bir parti.

Bu partiye var olan partilerden de ağabeyler alırız ama bu yeni kadrolardan oluşacak bir parti olsun.

Nasıl 2002 seçimleri öncesinde diğer partiler itibarsızlaştırılıp bütün yollar AKP ye çıkacak biçimde ayarlandıysa şimdi de yapılmaya çalışılan bunun bir benzeridir.

AKP’nin yerine yeni bir AKP kurulma çalışmaları başladı bile.

Bunun için Ankara’da harıl harıl çalışan bürolar var.

Eylemlere yabancı basının gösterdiği ilgiyi düşünürseniz ne demek istediğim daha net anlaşılır.

Düşünsenize, olaylar nedeniyle BBC NTV ile olan anlaşmasını iptal ediyor.

CNN, Türkiye’deki adaşını uyarıyor.

Taivan televizyonu bizdeki olayları anlatan animasyon oyunları hazırlıyor.

New York’ta, Londra’da Taksime destek gösterileri düzenleniyor.

Allah Allah! Ne de çok severler bizi ve de demokrasimizi.

Sanırsınız ki başımızdaki despotu onlar bela etmediler bize!
Bütün bunları düşününce ben huylanıyorum.

Bu işin içinde bir iş var.
Dikkatli olmalı.

Öyle ya, düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öpsün ki?….

Bununla beraber bu eylemler dost düşman herkese gösterdi ki, halkımız en umutsuz anlarda bile kendisi umut olmayı becermiştir.

İnsanımızın kendisine olan güveni ve saygısı tazelenmiştir.

Tarihin en karanlık dönemlerinde bile bu ulusun sağduyusu galip gelmiştir.

Tarihin en eski uluslardan biri olarak bizi saptaması boşuna değildir.

Çünki;Biz biliriz bizim işimizi İşimiz kimseden sorulmamıştır.

Mızrakla, kılıçla, topla, tüfekle

Başımız bir kere eğilmemiştir. (Cahit Külebi, Atatürk Kurtuluş Savaşında)

Bize boyun eğdirmeye çalışanlara bir kere daha hatırlatılır.

[email protected]