Genel seçime giderken
28 Ocak 2015 16:16

7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan genel seçim Türk milletinin bir kader seçimi olacaktır.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Gelecek yıllar ve dönemler içerisinde Türkiye’de her şey ve her politika bu seçimin sonuçlarına göre şekil alacaktır.

Öncelikle AKP cephesini irdelememiz gerekmektedir.

Bu seçimin AKP cephesindeki anlamı temelde RTE’nin yargısal güvenliği ile ilgilidir herşeyden önce.

Ve, RTE’nin bu yargısal güvenliği AKP’nin tekrar tek başına iktidar olmasına bağlı olmakla birlikte Türkiye’nin yönetim şeklini çok radikal olarak değiştirmek için yeni bir anayasa yapmak üzere en az 330 ve üzerinde milletvekili çıkarmasına bağlı olduğu çok açıktır.

Bir defa şunu belirtmemiz gerekmektedir ki, RTE’nin yargısal güvenliği aslında tek başına AKP’nin iktidar olmasına da bağlı değildir; illaki Türkiye yönetiminin onun istediği doğrultuda değişmesi olmazsa olmaz gerçektir ki, tarih olarak Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023 hedeflemişlerdir.

Bakın açıkça söyleyeyim, bu tarihte Cumhuriyet’i yıkıp, şeriat yönetimini getirmeyi planlıyorlar.

Çünkü her vasatta birgün muhakkak RTE yargı karşısına çıkacaktır.

Tüm bunları bilen ve en ince ayrıntısına kadar hesap eden RTE, AKP’nin seçim stratejisini bu konuda uzman danışmanları ile birlikte hazırladığı, tek başına karar verici olduğu bilinen gerçektir.

Seçim listelerinin bile çok titiz çalışma ile kaçak sarayda hazırlandığı basına net bir şekilde yansımıştı.

Zaten başka bir şey beklemiyorduk.

RTE gibi çok yüksek ego sahibi ve yeşerip büyüttüğü partisini çiftlik kahyası konumundaki Ahmet Davutoğlu’na bırakmasını ve istediği isimleri milletvekili yapmasını kim bekleyebilirdi ki.

RTE, on iki senedir Türkiye yönetiminin tepesinde olarak çok sayıda anayasal suçlar işlediğini bilmeyen var mı?

Terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni anlaşmak üzere aynı masa etrafına oturtması bağışlanamaz çok büyük bir cürümdür ki, ilerde muhakkak eğer duruma hakim olamazsa ‘’Yüce Divan’’da yargılanacağını çok iyi biliyor.

Türkiye’nin bugün güneydoğuda fiilen ayrı bir yönetim uygulanmasının nedenini ortaya çıkan yeni bir haberden anlıyoruz ki, dehşet vericidir.

Fuat Avni isimli tivitir fenomeni yeni bir iddia ortaya attı ki, yenilir yutulur cinsten değildir.

O da MİT’in Kandil’deki teröristlere kriptolu telefon temini ile birlikte TSK’nın yapacağı saldırıları önceden onlara bildirmesi iddiaları gerçekten kan dondurucu türdendir.

Fuat Avni’nin önceden verdiği haberlerin yüksek oranda çıkması karşısında herkes buna inanma derecesini kendisi ayarlar.

RTE’nin on iki senede işlediği cürümler onu bu seçimlerde çok daha dikkatli davranmaya sevkediyor.

Öyle ki, milletvekili adayı olacakların araştırmasını MİT yapacakmış haberi bile basına yansıdı.

İşte yakın bir gelecekte güruhu ile birlikte yargılanmaktan aşırı derecede endişe eden RTE kendini sağlama almak için her türlü önlemi alıyor seçimle ilgili olarak.

Kısacası RTE her zaman yaptığı gibi müzakere yapacak milletvekili değil beyinlerini kendilerine ipotek ettirmiş insanlar arıyor.

Bu seçim kampanyasına çeşitli tesislerin açılışı bahanesi ile bizzat kendisinin de katılacağı biliniyor.

Ve kendisi için tabir caizse hayat memat meselesi olan bu seçimi alabilmek için oy sayımında eskisinden daha çok sandıklardan tırtıklama yapılacağı tahminlerden uzak değildir.

Bu nedenle bu seçime katılacak partilerin sandıkları ne pahasına olursa olsun çok iyi koruması ve tek bir oya bile namus meselesi yaparak sahip olması gerekmektedir.

Her siyasal parti ayrıca sandıkları kontrol ekipleri kurması gerekmektedir.

Meclis içindeki muhalefet partilerin AKP’ye karşı bir varlık gösteremeyecekleri çok açıktır ve bugüne kadar aldıkları keskin yenilgilerle bunu ispat etmişlerdir.

Yani iş Meclis içi muhalefet partilerine kaldığı taktirde RTE’nin tam kontrolündeki AKP her türlü propaganda oyunları, cahil kitleleri din üzerinden kandırmaları, Devlet’in bütçesini dolaylı yollardan sadakaya alıştırılmış seçmene rüşvet olarak vermesi, çözüm süreci dedikleri ihanet süreci ile güneydoğudaki Kürt oylarının önemli bir kısmını alması vs. yolları ile bu seçimi de hem de anayasayı değiştirecek şekilde kazanacaktır.

Yani Meclis içi muhalefetten umut yoktur.

Bu nedenle Meclis dışı muhalefet ile toplumda karşılığı olan her kesimden kanaat önderlerinin bir araya gelerek güç algısı oluşturmuş bir şekilde seçime girmesi hem yargılanma korkusu içinde yaşayan RTE’nin hamlelerini boşa çıkarır hem de AKP’yi büyük bir hezimete uğratır.

Bir araya gelen toplum önderleri TBMM’de çok büyük bir güç oluşturur, RTE’nin ülkeyi federasyonlara parçalara bölme girişimleri önlenerek her şey kendi eksenindeki dengelere oturtulduktan sonra yeni bir seçimle kendini ispat etmiş olan bu toplum önderlerinden teşekkül etmiş ekip halkayı daha da genişleterek tek başına iktidara gelir.

AKP’nin seçim dediğimiz zeminde demokratik yollardan nasıl hezimete uğratılacağını çok iyi biliyoruz.

Şimdiye kadar muhalefet partileri Türkiye’deki siyasetin sosyolojisine hakim olamadıkları için RTE diktatörlüğündeki AKP’yi bir türlü seçimlerde yenemediler.

Ama bu başarıyı herhangi bir siyasal partide bir araya gelecek olan toplum liderlerinin başaracaklarına yürekten inanıyorum.

Bilgi en büyük kudrettir.

ABD’nin kendilerine sağladığı bilgiye dayalı propaganda yöntemleri ile sürekli iktidar olan RTE ve AKP’si yine bilgiye dayalı propaganda yöntemleri ile çok kolayca iktidardan uzaklaştırılacaktır demokratik yöntemlerle.

Bu gerçeği dillendiren lidere toplumda karşılığı tüm duyarlı kanaat önderleri ve Atatürk’ün kurarak bize emanet ettiği laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti sevdalısı işinsanları kulak vermeliler, desteklemelidirler.

Daha önceden kurulan ve yakın zamanlarda kurulmuş olan her tarafı dökülen oyuncak siyasal partilerin çoğunun YSK tarafından çeşitli nedenlerle seçime sokulmayacağı gerçeği ortada dururken böyle bir teklif harika.

Aksi halde RTE bir daha kazanırsa ortada ne Cumhuriyet kalır, ne de dogmatizmden uzak, bilime ve evrensel ahlaka dayalı seküler bir yaşam.

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter