‘Gece kapılar kilitlendiğinde, şişelere işemek zorundalar’

‘Gece kapılar kilitlendiğinde, şişelere işemek zorundalar’
9 Eylül 2017 09:51

Herkesin kaçmaya çalıştığı ülke Libya: ‘Burası hapishaneden beter’.

 

 

 

 

BBC News Trablus’dan Orla Guerin’nun haberine göre; Libya üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen 18 yaşındaki Güney Sudanlı Hennessy Manjing, Akdeniz’in azgın sularında can verebileceğinin farkındaydı…

 

2017 yılında şu ana kadar 2400 göçmen ve mülteci bu riski alarak hayatlarını kaybetti.
Hennessy ise, henüz kıyıya ulaşamadan kaçırıldı, dövüldü ve neredeyse vurularak canından oluyordu.
Genç adam şimdi başkent Trablus’taki Trik el Sika adlı gözaltı merkezinde, sayıları 1000’e yaklaşan bir grupla birlikte hayatta kalma savaşı veriyor. Buradakilerin çoğunu iş bulma hayaliyle çıktıkları yolculuk sırasında denizde ya da yola çıkmadan önce yakalananlar oluşturuyor.

 

Işığın girmediği, nefes alınamayan binada kollar bacaklar birbirine karışmış, bir arada kavurucu sıcaktan neredeyse erimek üzereler. Bazıları karton kağıtlarla kendilerini serinletmeye çalışıyor. Gece kapılar kilitlendiğinde ise, şişelere işemek zorunda kalıyorlar.

 

Ailesi üç yıl İngiltere’de yaşayan Hennessy, belirgin Londra aksanıyla önce Mısır’a ulaştığını, daha sonra da buradan sınırı geçip doğusundan Libya’ya girerek, İngiltere’ye dönmeye çalıştığını ancak yolda silahlı çetelerce kaçırıldığını anlatıyor.
Silahlı bir grubun onu, yaklaşık 40 kişiyle beraber kamyonetlere bindirdiğini söylüyor:
“Araçtan atlamaya başladık. Aramızdaki Çadlı yaşlı bir adam vuruldu. Onun kanı üstüme sıçradığından, benim de vurulduğumu sandım ve koşmaya başladım.”

 

Yol karşılaştığı bir köylüden yardım istedi. Köylü ise Hennessy’i onu kaçıran çeteye mensup birine geri götürdü:
“Bana tokat attı ve karnıma vurdu. Neden kaçtığımı sordu. Çok şükür, üçüncü gün insan kaçakçıları geri dönüp bizi serbest bıraktılar.”

 

Genç adam, Trablus’a uçmak için sahte vize çıkardı ancak havaalanı yakınlarında yakalanarak gözaltı merkezine götürüldü.
Burada tutulanlar neredeyse hemen her gün gardiyanların su borularıyla işkencesine ve hatta bazıları cinsel istismara maruz kalıyordu:

 

“Gürültü yapan ya da yemek sırasında kargaşa çıkaran olursa dayak yiyor.”
Milisler, burada tutulanları bazılarını köle işçi olarak satıyor, bazıları ise buradan kurtulmak için gardiyanlara rüşvet vermeye zorlanıyordu.

 

 

Kaynak: Sözcü