Füze Kalkanı

Füze Kalkanı
17 Ekim 2011 15:26

Malatya’nın Kürecik ilçesine kurulması kesinleşen füze kalkanı geçen haftaların en çok tartışılan konusu oldu.


 


Daha önce bir Balkan ülkesine konuşlandırılması düşünülen füze kalkanı o ülke halkının tepkisi üzerine bizin ülkemize kaydırıldı. Gerçi bizim Başbakan ilk zamanlar çok haklı olarak yönetim yetkisi bizde olursa kabul ederiz demişti ama sonra bu koşuldan bizim anlamadığımız kendisinde saklı nedenlerden dolayı vazgeçti.


 


Bizde de bazı homurtular olunca hükümet yetkililerimiz füze kalkanının hiçbir ülkeye yönelik olmadığını açıklayıverdiler. Biz de hemen inanıverdik. Biliyorduk ki ABD hiçbir ülkeyi tehdit etmiyordu, etmezdi! Dünyanın gelişi güzel yerlerine amaçsız füze kalkanı yerleştirirler. Bu onların özel hobilerindendir. Bizim fobiye kapılmamız yersizdir. Hemen iyi de Afganistan’da, Irak’ta ve başka yerlerdeki işgalcı Amerikan askerleri ne oluyor diye sormayın. Onlar Amerikan askeri kılığına girmiş uzaylılardır! Anladınız mı?


 


Gerçi bazı münafıklar rahat durmuyor. Füze kalkanının İsrail’i savunmak amaçlı, Iran’a yönelik olduğunu israrla ve inatla tekrarlayıp duruyorlar ama biz bu münafıklara mı yoksa bizim çıkarlarımızı her şeyden üstün tuttuğunu son zamlarla da gösteren hükümet yetkililerimize mi inanacağız. Elbette hükümetimize… Baksanıza sağlığımız için sigara ve içki içmememiz için ne zamlar –af edersiniz- güncellemeler yapıyorlar.


 


Neyse biz yine konumuza dönelim. Eğer münafıklar haklı çıkar da füze kalkanı bir İsrail- İran savaşı için kullanılırsa bu savaşın kara savaşı bölümü İsrail topraklarında olmayacaktır. Doğal olarak İran düşmanına karşı kendi gücünü kesen ülkeye de saldıracaktır. İran’a karşı Kürecik’teki füze kalkanını kullananlar İncirlik üssünü atıl bırakmayacaklardır. İran kendisine gelen saldırılara karşılık verirken arasında iki ülkelik mesafe bulunan İsrail’le kara savaşı yapamaz. Kendi sınırından gelen saldırı ve ya savunma noktalarını hedef alacaktır ki böyle bir durumda İsrail-İran savaşı, İran-Türkiye savaşına dönüşecektir.


 


Komşularla sıfır sorun diyerek işe koyulan Dışişleri Bakanımız en eski çizilen sınırımızı bozdurma aşamasına gelmiştir. İran’la tarihsel, kültürel derin bağlarımız vardır. Bu bağların bizim irademiz ve çıkarlarımız dışında bozulmasına hükümetimiz izin vermemeli, eğer o veriyorsa biz toplum olarak buna seyirci kalmamalıyız. Unutmayalım ki ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyen bir Atatürk’ümüz var.