Füsun İhsanoğlu: Türkiye’nin ‘Füsun Annesi’ olmak istiyorum
20 Temmuz 2014 10:45
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun eşi Füsun Hanım, “First Lady” yakıştırmasına sıcak bakmadığını söylüyor. Füsun İhsanoğlu otobüse bindi, pazara gidip ev alışverişini yaptı…
SÖZCÜ RÖPORTAJ
“Füsun Anne” o. Bu bir imaj filan değil, Füsun İhsanoğlu’nun gerçeği. Öyle anaç ki. Daha ilk anda kanım kaynadı. Türkiye’nin First Lady adayı ile röportaja gidip, Türkiye’nin “Füsun Annesi” olmak istediğini söyleyen bir hanımefendi ile karşılaştım. Bütün ezberlerim alt üst oldu. Üzerinde bembeyaz tiril tiril bir tunik, kolunda pazar çantası ile karşıdan bana doğru yürürken tanımadım ilk önce. Çünkü böyle hayal etmemiştim. “Bugün Yeniköy’ün pazarı var” dedi. Röportajdan sonra pazara gidip, meyvesini sebzesini alacakmış! Bırakır mıyım; “Birlikte gitsek” dedim. “Arada bir durak var, otobüse bineceğim” dedi! Böylece bizim First Lady röportajımız da otobüste başladı.
- Sıradışı bir First Lady adayı ile karşı karşıyayım. Şaşırdım…
Vallahi ben neysem oyum. Hiç değişmedim. İnsanlara çok değer veririm. Herkes eşittir benim gözümde. Bundan sonra da değişmem. Bir de ben bu First Lady tanımlamasına çok sıcak baktığımı söyleyemem. Cumhurbaşkanı devletin babasıysa, Cumhurbaşkanı’nın eşinin de devletin bir annesi olması gerektiğini düşünüyorum.
‘Yemeği kendim yaparım’
- Siz, Türkiye’nin Füsun Annesi mi olacaksınız?
Türkiye’nin ‘Füsun Annesi’ olmak istiyorum. Bize yakışan budur.
- Füsun Anne Çankaya’ya çıkarsa hayatında neler değişecek? Herhalde pazara gitmeyecek…
Niye gitmeyeyim? Pazardan alışveriş yapan biriyim. Kendim pişirdiğim için, sebzelerimi de kendim seçiyorum. Bu yaşıma kadar öyle geldim. Bunu Suudi Arabistan’da da yaptım. Türkiye’de bulunduğum dönemlerde de bu böyleydi.
- Çankaya Köşkü’nde de yemekleri Füsun Anne mi pişirecek?
Allah kısmet eder de Çankaya’ya çıkarsak, yemeklerimi kendim pişiririm. Suudi Arabistan’da aşçımız vardı. Mutfakta bir personelimiz vardı. Onlarla alışverişe giderdim. Yapılacak yemekler, gelecek misafirlerin menüsünü filan ben yaptığım için, alışverişimin de başında bulunurdum. Aynen sürecek.
- Ne tür yemekler yaparsınız? Türk Mutfağı mı, yoksa dünya mutfaklarından seçmeler mi?
Hepsini güzel yaparım. Tatlısından tuzlusuna hemen hemen bütün yemekleri bilirim. Ama tercihim Türk yemekleri.
‘Ailece espriyi severiz’
- Ekmeleddin Bey en çok hangi yemeği sever?
Yemek seçmez. Ama pilavı biraz fazla sever.
- Bu kadar yemek muhabbeti yapmışken merak ettim; bu akşam iftarda ne var?
Mercimek çorbam var. Biraz et yaptım. Taze fasulye, salatalarım ve iftariyelikler.
- Ekmeleddin Bey’in ince bir mizah anlayışı var. Bu siyaset dışında da geçerli mi?
Mizahı severiz. Ailece espriye önem veririz. Ekmel Bey, yapı olarak çok espritüel bir insandır. Hele keyfi yerindeyse çok da neşelidir.
- Peki Ekmeleddin Bey’i en çok ne güldürür?
İkimiz birden en çok eski Türk filmlerini seyrederken güleriz. Çok severiz eski filmleri ve aynı filmi defalarca izleyip, aynı keyfi alabiliriz. Hani o eski Ayhan Işık’lı, Sadri Alışık’lı, Belgin Doruk’lu filmler var ya, işte onları defalarca izleriz.
- Dizi de izler misiniz?
Suudi Arabistan’da uydu aracılığıyla buradaki bazı dizileri izleyebiliyorduk. Ekmel Bey çok fazla izleyemese de, Cidde’deyken ben takip edebiliyordum.
- Şimdi tam tersi bir soru; Ekmeleddin Bey’i ne sinirlendirir? Ya da hiç mi sinirlenmez. Çünkü çok sakin bir görünüm sergiliyor. Özellikle siyasi arenada pek alışık değiliz bu profile…
Genelde sakin bir insandır. Aslında normal hayatta da sizin gördüğünüzden farklı bir kişi değil Ekmel Bey. Ama elbette onu da sinirlendiren şeyler olabiliyor. Yine de sinirlendiğinde bağırıp çağırdığını hiç görmedim. Tanıdıkça siz de göreceksiniz; vakur, olgun, saygılı, kibar ve vizyonu olan bir insandır.
Şehir içinde metro ve metrobüsü kullanıyor
2000 yılında emekli olmuş Füsun İhsanoğlu… “Emekli kartım var. Her yere otobüs, metro ve metrobüsle gidiyorum” diyor. Arabası da yok, şoförü de… Hiç gerek duymamış. Şehir trafiğinde tercihi metro ve metrobüsten yana. Aynı tercih Ekmeleddin Bey için de geçerliymiş!
Sebze meyve fiyatlarını biliyor
11.jpg160Yeniköy’ün Cuma Pazarı küçük… Esnaf tanıyor Füsun İhsanoğlu’nu. Fiyatları ezbere biliyor. Kiraz 8 TL. “Pahalı” diyor. Ama genel olarak fiyatların uygun olduğunu söylüyor. Kırmızı biber alacak, esnaf seçtirmiyor. Hiç itirazı yok. Avuçla alıp, poşete dolduruyor. Meğerse dolmasını yapıyormuş. Ekmeleddin Bey çok severmiş. Az ilerden esnaf sesleniyor: “Füsun Anne, reçellik vişne istiyordun, geldi…”
İhsanoğlu Ailesi’nde iftar sofralarının vazgeçilmezi tatlı sivri biber. Oruç sivri biberle açılıyor. “Özel bir nedeni yok, damak tadı” diyor. Büyükçe bir pazar çantası var. Aldığı sebze ve meyveleri tek tek itina ile yerleştiriyor. Ailenin ramazan sofralarında bu sene kayısı kompostosu yok. “Çok pahalı” diyor. Kuru kayısının kilosu tezgahta 35 TL. “Alan var mı?” diye soruyor.
“Ekmel Bey’in kibarlığından etkilendim…”
Ekmeleddin Bey, görür görmez ahu gözlerinize vurulmuş. Peki siz Ekmeleddin Bey’de en çok neden etkilendiniz?
Fevkalade saygılı ve kibar olması beni çok etkiledi. Çok küçüğüm o zamanlar. O yaşlarda böyle biri sizi çok daha fazla etkiliyor.
- E yakışıklı da…
(Gülüyor) Etkileniyorsunuz doğal olarak…
- Aynı gün doğmuşsunuz…
O da çok enteresan. Takdir-i ilahi dememiz lazım. Her yıl doğum günlerimizi birlikte kutluyoruz. Ama havai fişekle filan değil tabii…
- Evde birbirinize nasıl hitap edersiniz?
Ekmel Bey, “Füsun Hanım” der. Ben de “Ekmel Bey” diyorum. Bu hitap şekli, ailelerimizden kazandığımız terbiyeden.
- Gelininizle aranız nasıl?
Gelinim de evladım benim. Üç oğlum var. Kızım olmadığı için, ona kızım diyorum. Yani dört evladımız var bizim. Çok iyi yetişmiş, çok güzel terbiye almış bir kız Başak.
- Ailenizin tatil günleri nasıl geçer?
Bizde tatil demek, kahvaltı demek. Hele tüm aile bir aradaysak, o kahvaltı uzar da uzar. Neredeyse tüm güne yayılır. Zaten çocuklar da gelecekse, ben birkaç gün önceden kahvaltılıklarımı hazırlarım. Bir de sadece pazara özel pastırmalı yumurtamız olur.
“Ülkemizdeki kadın sorununun başında eğitimsizlik geliyor”
- Çankaya’da kadın sorunlarıyla bire bir ilgileneceğinizi açıkladınız. Türk kadını için planlarınız nedir?
Türk kadını için yapılacak çok şey var. Bir kere en büyük görev: eğitim. Çünkü eğitimli annelerin yetiştireceği evlatların, gelecek nesiller için çok büyük etkisi olacaktır. İkinci olarak; artan kadına yönelik şiddet var. Buna da çok ciddi şekilde eğilmek gerekiyor. Kadın sığınma evlerimiz de yetersiz. Küçük bir araştırma yaptım ve gördüm ki; sığınma evlerimizin çoğaltılması ve geliştirilmesine ihtiyaç var. Bir de engellilerimiz var. Onlar için de yapılacak çok şey var.
- Siz her ne kadar, “Türkiye’nin Füsun Anne’si olmak istiyorum” deseniz de, Çankaya’ya çıkarsanız giyiminiz kuşamınız, saçınız makyajınız çok konuşulacak. Buna hazır mısınız?
Ben zannetmiyorum bu konuda çok fazla ilgi odağı olacağımı. Çünkü hiç öyle iddialarım olmadı bugüne kadar. Kaldı ki uluslararası diplomaside de Ekmel Bey’in eşi olarak her zaman yer aldım.
- Modayı takip eder misiniz?
Hayır. Kendime yakışanı giyiyorum.