Fikri Sağlar: Türkiye ne günlere kaldı?

Fikri Sağlar: Türkiye ne günlere kaldı?
19 Şubat 2019 12:33

Geçenlerde İstanbul’dan Ankara’ya dönerken THY’nin koltuk önlerinde İngilizce yazılmış bir broşür gördüm. Kapağında Türk Bayrağı ile takdim edilen kırmızı broşürde “daha da gelişmek için düğmeye basın” sloganı vardı.

 

 

Fikri Sağlar / Birgün

 

 

Merakla kapağını çevirdim. Türkiye’nin 2030’da dünyanın 5. büyük ekonomisine sahip olacağı, hatta Almanya ve Japonya’yı dahi geçeceğini gösteren bir grafikle karşılaştım. Oysa bir gece önce HaberTürk TV’de Türkiye’nin tarım ürünlerinde düştüğü sıkıntıyı gidermek için açılan tanzim satış çadırlarını konu etmiştik. Fiyatları giderek yükselen salatalık, domates, biber, patlıcanın kısaca, tarım sektörünün içler acısı halinden bahsetmiştik. 17 yılın sonunda AKP iktidarının yurttaşlarına kota ile tarımsal ürün satmasını tartışmıştık.

 

 

Çöken ekonomi ile ilgili bir dizi raporlar ortada dolaşıyor. Son derece vahim olan bu raporlar Türkiye’nin tarımdan nasıl çıkarıldığını da acı bir şekilde önümüze seriyor. Oysa toprak yapısı ve iklimi ile kuzey yarım kürede tarıma en elverişli coğrafya üzerinde yaşıyoruz Ama son 17 yıl boyunca tarımı yok eden kararlar aldık.

 

 

Tarımda tekellerin önünü açtık. Üretici girdilerini tamamen ithalata bağladık. Ürünün pazarlamasını sağlayan zincirler yok edildi. Ziraat Bankası çiftçiden vazgeçti. Köylünün toprak mülkiyeti ile oynandı. Kadastro düzenlemeleri düzen değil karmaşa getirdi. 2B arazileri tekrar çiftçiye satılamaya çalışıldı. Finansman bulamayan çiftçi toprağını kaybetti. Toprak büyük sermayenin eline geçti. Ürün büyük AVM’lerin istediği fiyattan pazarlandı…

 

 

Yerli tohum yasaklandı. Genleri ile oynanmış tohum zorunlu hale getirildi.

Ve de en vahimi tarımsal verilerle oynandı. Artık ülkemiz tarımsal ihracatının yaklaşık bir mislini ithal ediyor!… Çöken ekonomi içinde tarım da önemli yer tutuyor.

Sonuç; tarımla uğraşan 2 milyon yurttaşımız 80 milyonu doyurmak bir yana kendisinin açlığına çare olamıyor.

Şimdi AKP iktidarı açlığa çare olarak 1970/1980 yıllarında CHP/SHP belediyelerinin en etkin hizmet projesi olan “tanzim satış” çadırlarını kullanıyor.

 

 

Tanzim satış projesinin başarılı ve kalıcı olabilmesi için çok iyi çalışılması ve de planlaması gerekir.

Henüz ortada ciddi bir çözüm yok. AKP’nin Yerel Seçim öncesi oy almak adına kullandığı geçici bir çözüm olduğu biliniyor.

Bakın, tarım ekonomisi uzmanı, TKK bölge önceki Md Ali Ekber; “Sebze ve meyve tanzim satışı iyice düşünülmeden yapılamaz!” diyor. Açıklamasını da şöyle yapıyor:

 

“Büyük organizasyon isteyen ve üretimin çok olmadığı bir ülkede sebze ve meyve tanzim satışı ülkenin her yerinde yapılamaz. Devlet sürekli ve hemen tedarik edemez. Domates biber patlıcan gibi sera üretimi ile depolanabilir patates soğan gibi ürünleri ve pırasa, karnabahar, lahana, turp gibi ürünleri ayni zamanda sunulamaz.

Siyasilerin Sebze ve meyve Üretimi konusunda bilmeden beyanda bulunmaları örgütlü olmayan üreticiyi korkutmaktadır. Üreticinin haksızlığa uğraması, elindeki ürününü devlet zoruyla çıkarmaya zorlanması çiftçiyi üretimden çıkarır. İthal edilen Sebze ve meyve fiyatları dövizin değer kazanmasıyla sürekli artmaktadır. Devlet aradaki zararı yine vergi yoluyla tüketici ve üreticiye bindirmektedir. İthalatın asıl zararı seracılığa olmaktadır. İthalat korkusu seracılığı yok etmektedir.”

 

Türkiye, yerli gübre üreten beş ülkeden biriydi. Aynı şekilde kendisine yeten yerli tohumunu da devletin araştırma enstitüleri aracılıyla elde ediyordu. Ancak bu gün AKP’nin yanlı ve yanlış politikası nedeniyle dış kaynaklı hibrit tohuma ve ithal gübreye ülke mahkûm edildi.

Yazının özü, Türkiye’yi yönetenler sadece demokrasi, eşitlik, hak, hukuk, adaletten yoksun bırakmadılar, giderek aç ve açıkta da bırakacaklar.

Göstermelik çözümlere aldanmayalım!

 

https://www.birgun.net/haber-detay/turkiye-ne-gunlere-kaldi.html