Eşim Serap bildiğiniz gibi bir sanatçı.Türk tiyatrosuna 40 yılı aşkın süredir emek verdi. Geçen ay Ankara Sanat Kurumunun, “Yılın en başarılı Kadın sanatçısı” ödülünü aldı.

 

Fikri Sağlar / Birgün

 

Sahne üzerinde kırk yıl boyunca canlandırdığı başarılı karakterler nedeniyle daha öncede sayısız ödüllere layık görülmüştü.

Ödül Törenlerinde yaptığı tüm konuşmalarda “antik çağdan bu yana tiyatronun önemi üzerinde “ durdu. Tiyatronun yaşamın kaynağı olduğu gerçeğini anlatı.

Hep, ”Tiyatro tüm sanat dallarının anasıdır” dedi.

Siyasetçilerin “olaylar karşısında yaptıkları düzeysiz hamasetlerinde kullandıkları “ bu bir tiyatrodur” sözlerine daima tepki gösterdi.

Serap Sağlar; Tiyatronun toplumları ileriye taşıyan çok önemli ve bir o kadar da değerli bir sanat dalı olduğunun bilinmesini ister, siyasetçinin kifayetsiz kaldığı olayları basitleştirerek tiyatroyla bir tutmasını da en hafif deyimle hep muhterislik” olarak değerlendirdi.

 

Bu nedenle İstanbul seçimleriyle ilgili gelişmeleri bazılarının söylediği gibi tiyatro olarak göremiyorum.

 

Çünkü “Oynanan oyun” o denli alçak, kötü ve rezildir ki, Tiyatro kelimesinin anlamının kirlenmesini sadece sanatçılar değil, dürüst yurttaşlarda müsaade etmez.

 

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini, seçmenlerin verdiği oylarla, CHP’li Ekrem İmamoğlu kazandı.

Ancak mazbatasını hala alamadı.

Çünkü AKP İstanbul’u vermemek için her türlü yolu deniyor.

Kurduğu düzenin kaybolmaması için zapt edilmez bir telaşla akla ziyan sözler ediyor.

 

 

Önce sandıklarda geçersiz oylar saydırıldı sonuç çıkmadı. Sonra sandıklarda yolsuzluk yapıldı savları ileri sürüldü.

Sandık kurullarında FETÖ’cülerin olduğu söylendi. Kurulların devlet memuru olduğu ve AKP iktidarı tarafından atandığı unutuldu. Ardından İlçelere taşınan seçmen listeleri yayınlandı. Evlere baskınlar düzenlendi.

AKP, Büyükçekmece’deki seçimlerin iptali için İstanbul İl Seçim Kurulu’na başvurdu. Olağanüstü itiraz dilekçesinde verilen mazbatanın iptal edilerek seçimlerin yenilenmesi istendi.

AKP’nin daha sonra ki adımında İstanbul Büyükşehir seçiminin iptali için YSK’ya başvuru hazırlığı yapıldığı açıklandı!..

 

 

Dünyanın gözü önünde günlerdir ahlaksız bir dolap çevriliyor!..

Türkiye’de demokrasinin ortadan kaldırıldığının görüntüsü acı bir şekilde el âleme ilan edilmiş durumda.

 

İktidar, yasaları işine geldiği gibi kullanıyor. İstediği gibi halka anlatıyor.

Olayları, kendi çıkarına göre yorumluyor. Kuralları, çıkarı için usulsüzce değiştiriyor.

Karşısındakilerin en temel haklarının dahi olmadığı pervasızca açıklanıyor.

 

Düşünün; Evrensel demokrasi ilkesi, dünya hukuku ve Türkiye’nin yasaları “seçimlerin galibi 1(bir!) oy fazla alandır.” Demesine karşın AKP genel Başkanı, 13-15 bin oyla seçim kazanılır mı? Diyebiliyor.

Üstelik “kaç oyla seçim kazanılmış kabul edilir?” sorusuna yanıt vermeden bu sözleri edebiliyor!

 

 

Ya Devlet Bahçeli ne diyor?

124 bin 489 oy farkı ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan “Mansur Yavaş’ı başkan olarak kabul etmediğini“ söyleyerek gö

rülmemiş bir aymazlık gösterebiliyor. Bu çarpık sözler, iki ayrılmaz ortak arasında da büyük bir çelişki olduğunu gösteriyor.

 

AKP Genel Başkanı; “Gelin tam manasıyla itirazları ortadan kaldıralım, şaibe şu bu kalmasın, YSK da noktayı koysun.” diyor, Ve ekliyor;” YSK kararını verdikten sonra da iş biter.”

Doğrudur!

YSK son ve kesin kararı veren anayasal tek kurum.

Ancak, 16 Nisan Referandumundan kalan bir sabıkası var.

Hiçbir hukuk devletinde olmayan bir kararla mühürsüz zarf ve oy pusulalarını kabul ederek referanduma gölge düşürdü.

Bu durum uluslararası bir kurum olan AGİT’in; “referandum seçiminin baştan sona eşit koşullarda yapılmadığı ve sonucun şaibeli olduğuna dair YSK hakkında hazırladığı raporla” tescil edilmişti.

 

Şimdi AKP, İstanbul seçiminin iptal edilmesini tartışılan YSK’dan istiyor.

Ne dersiniz YSK’nın alacağı karar vicdanları sızlatmadan kabul görebilecek mi

 

 

https://www.birgun.net/haber-detay/vicdanlar-sizlayacak-mi.html